Gıybet, bir kimsenin arkasından hoşuna gitmeyecek şeyleri söylemek, başka bir deyimle, kendimize söylendiği zaman hoşlanmayacağımız bir şeyi, din kardeşimiz hakkında arkasından konuşmamız anlamına gelir.
Halk arasında dedikodu, gıybet ile aynı anlamda kullanılır.
Gıybet, insan veya insanla ilgili birtakım şeyler üzerinde olur.
Kişinin bedeni, nesebi, ahlâkı, işi, dini, dünyası, elbisesi, evi, bineği dedikodu konusu olabilir.
Gözün şaşılığı, saçların döküklüğü, uzun veya kısa boyluluk, siyah veya sarı renkte olmak...
Bunlardan alaylı bir şekilde bahsedilmesi söz konusu kişinin kalbini kırar.
Kur'an ve sünnet, gıybeti yasaklamıştır:
Bir kısmınız diğerlerinizin gıybetini yapmasın.
Sizden biriniz ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi? Bundan tiksindiniz değil mi?
Gıybet, kardeşini hoşuna gitmeyecek şekilde anmandır.
Başkalarına kardeşinin ayıplarını anlatmak, onun hoşuna gitmeyecek şeyleri söylemek demek olduğundan, ancak dil ile söylemek haram olmuştur.
Meselâ, bir şahsın ayıpları hakkında yazı yazmak gıybettir.
Gıybeti tasdik etmek de gıybettir.
Gıybet yapılan yerde susan kişi gıybete ortak olmuş olur.
Diliyle gıybetçiye karşı duramayanın kalbiyle inkâr etmesi gerekir.
Allah Resulü şöyle buyurur:
“Bir kimse yanında hakarete maruz kalan bir mümine gücü yettiği hâlde yardım etmezse, Allah o kimseyi kıyamet gününde insanların önünde rezil eder.”
“Her kim gıyabında kardeşinin kusurlarını söyletmezse, kıyamet gününde Allah da onun kusurlarını örtmeyi tekeffül eder.”
“Ey kalbiyle değil, sadece diliyle iman edenler topluluğu! Müslümanların gıybetini yapmayınız, ayıplarını araştırmayınız. Zira kim kardeşinin ayıp ve kusurlarını araştırırsa, Allah da onun kusurlarını araştırır. Allah, kimin kusurunu araştırırsa, onu evinin içinde bile olsa rezil ve rüsva eder.”
İslam dininde kardeşlik olgusunun,
“Müminler ancak kardeştir. İhtilaf ettikleri zaman, iki kardeşinizin arasını düzeltin ve sakının ki, merhamet olunasınız.”
İlâhi buyruğu ile kurulmuş olması, İslâm toplumunu bu iman kardeşliği üzerinde yükselen güçlü bir toplum yapmaktadır.
Böyle bir toplumda gıybet yoktur.
Çünkü, Hz. Peygamber (asm)'in buyurduğu gibi,
“Mümin müminin aynasıdır. Mümin iki el gibidir, birisi diğerini temizler.”
Bu ölçüler, toplumu fitne ve bozgunculuktan uzak tutar.
Gıybetçinin günahtan kurtulması için pişmanlık duyması, tövbe etmesi, gıybetini yaptığı kimse ile helâlleşmesi gerekir.
Gıybeti yapılan da merhametli davranır, affeder.
“Sakın incitme bir canı. Yıkarsın arş-ı Rahmân’ı.”
Müslüman ise, “Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsrâ, 17/36) uyarısının bilinciyle hareket eder.
Ve kendisine her şeyden daha yakın olan Rabbinin her an onu görüp duyduğunun farkındadır.