Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi İsrail devlet gibi değil örgüt gibi davranırsa öyle de muamele görür dediği sözünün arkasından.
Gazze Şeridi’nde yönetimi elinde bulunduran Hamas’ın, İsrail’e son saldırısını iyi analiz etmek gerekiyor.
Çünkü Ortadoğu’da, Türkiye’yi de içine çekecek büyük bir krizle karşı karşıyayız.
Aralarında bakanların da bulunduğu İsrailli aşırı dinci ve sağcıların, Müslümanların kutsal mekânı Mescid-i Aksa’ya yönelik tahrikleri Filistinliler arasında büyük tepki topluyordu.
Bu nedenle Gazze-İsrail sınırı boyunca Filistinli gençler ile İsrail askerleri arasında arbede ve çatışmalar bitmiyordu.
“Tüm bu sorunlar birikti ve Hamas birden saldırdı” şeklindeki bir düşüncenin yanlış olduğunu konuyla ilgilenen herkes bilecektir.
Hamas’ın saldırısına zemin hazırlayan konuları birkaç madde;
* İsrail’de, Netanyahu Hükümeti’nin planladığı yargı reformuna karşı yaklaşık bir süre önce kitlesel protesto gösterileri başladı.
Söz konusu gösteriler, İsrail toplumunda ciddi bir ayrışmaya yol açtı.
Bu ayrışma orduya, polis teşkilatına ve hepsinden önemlisi İsrail’in iç (Şabak) ve dış istihbarat (Mossad) servislerine de yansıdı.
* Yeni yerleşimlerin kurulduğu Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te yükselen tansiyon nedeniyle İsrail ordusunun en iyi birliklerinin önemli bir bölümü bu bölgelere konuşlandırıldı.
* Mescid-i Aksa’da fanatik Yahudilerin yol açtığı olaylar yüzünden Filistinlilerin artan tepkisini önlemek amacıyla polis teşkilatının önemli bir bölümü burada seferber edildi.
Hamas ise geniş çaplı bir saldırı için hazırlık yapıyordu.
İsrail, hazırlığı yapılan saldırının her zaman olduğu gibi roket atışları şeklinde düzenleneceğini öngörmüştü.
Ama bu roketlerin, İsrail’in hava savunma sistemi Demir Kubbe’de etkisiz hale geleceği yönünde görüş bildirilmişti.
Türkiye kökenli bir Yahudi ailenin çocuğu olan İsrailli generalin, “Netanyahu hükümetine tepkili yaklaşık 1350 asker (subay, astsubay) istifa etti.
Bu ordu için önemli bir rakam.
Ayrıca polis teşkilatının birçok mensubu görevden ayrıldı.
Ama hepsinden önemlisi ise iç ve dış istihbarat servislerimizde istifa olmadığı için ciddi sayılarda istihbarat mensubu Netaanyahu’ya tepki için ‘görevsizlik’ konumunu seçti.
Buraya kadar anlattıklarım, Hamas’ın zaten hazırlığını yaptığı geniş çaplı saldırısı için şartları fazlasıyla olgunlaştıran gelişmelerdi.
İsrail, cuma günü başlayan ve cumartesi sabah da devam eden büyük çaplı roket saldırısıyla meşgul edilmişken, Hamas’ın özel eğitimden geçmiş ve hepsi uzun süre önce şehitlik yemini etmiş toplam 150 üyesi, 10 ya da 11 gruba ayrılarak, İsrail’in güney kesimine sızdı.
Çok kayıp verileceği bilinen bu saldırının, mümkün olduğunca uzun tutulması, her yere ateş açılması, İsrail güvenlik güçlerinden esirler alınıp, Gazze’ye götürülerek pazarlık için kullanılması da planın bir parçasıydı.
Hamas, Filistinlilerin tamamının desteğini ve sempatisini toplayacak bu son saldırıyla, kahramanlaşıp, Batı Şeria’da da etkin olmayı ve El Fetih’i zayıflatmayı hesaplıyor.
Bu kez Ortadoğu, uzun süre devam edecek kanlı bir kriz yaşayacak.
ABD ve İsrail’in, Hamas ve Hizbullah’a silah başta olmak üzere her türlü yardımı veren İran’a hava saldırıları yapması ise sürpriz olmayacak gibi görünüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Üç semavi dinin kutsal mekanlarını bünyesinde barındıran Kudüs'ün mahremiyetine, Mescid-i Aksa'nın içinde yer aldığı Harem-i Şerif'in statüsüne saygı göstermeyen hiçbir adımı ve tasarrufu kabul etmedik, etmeyeceğiz." dedi.
İsrail'in, bir devlet olarak varlığını sürdürebilmesi ve vatandaşlarının güvenliğini güvence altına alabilmesinin ancak bu şekilde mümkün olacağını kaydeden Erdoğan, "Aksi takdirde, geçtiğimiz cumartesi gününden beri yaşanan hadiseler son olmayacağı gibi bunu çok daha büyük trajedilerin izlemesi de kaçınılmaz hale gelir. Biz ne İsrail'in ne Filistin'in ne de bölgemizin böyle bir kısır döngüye sürüklenmesini asla arzu etmiyoruz." diye konuştu.
Bizlerde Allah tüm Müslümanları, Gazze ve Filistin’deki kardeşlerimize yardım etsin diye dua ediyoruz.