
Veliler Aleminin Sultanı: Emir Sultan -2
Nefise Gürbüz
Rum’un Işığı ve Ruhu : Emir Sultan
Geçen Haftaki konumuzun devamı olan Emir Sultan’ın hayatına bu haftaki yazımda kaldığım yerden devam ediyorum. Şahsiyeti, ilim yolculuğuna temas ettiğimiz Emir Sultan’ın hayatında bu hafta dönemin padişahlarından Yıldırım Bayezid ile olan ilişkisi yani Şeyh-Sultan ilişkisine dair kesitler sunmaya çalışacağım.
Şeyhin tarikatı gibi evliliği konusunda da farklı görüşler ileri sürülmektedir. Yıldırım Bayezid'in bu evliliği istemediği, ya da bu evlilikten haberi olmadığı rivayet edilmektedir. Bununla birlikte bazı kaynaklarda ise Yıldırım'ın kızını isteyerek şeyhle evlendirdiği yazılıdır.
Emir Sultan Bursa'ya geldiğinde muhtemelen yirmi veya yirmi bir yaşlarındadır. Padişah ise o zaman yirmi dokuz yaşlarındadır. Halk arasındaki inanca göre, Hz. Peygamber "Rum'un ışığı ve ruhu" olarak nitelendirdiği Emir Sultan'a doğrudan doğruya devrin padişahını aydınlatma görevi vermiştir.
Padişahla şeyh arasında kurulan ilişki bir evliliğe dayanmaktadır. Emir Sultan devrin padişahının kızıyla evlenmiş ve saraya damat olmuştur. Emir Sultan’ın evliliği, Yıldırım Bayezid’in kızı Hundi Fatma Sultan ile gerçekleşmiştir Bu evlilikten bir erkek ve iki kızı dünyaya gelmiştir. Evliliğin nasıl olduğu hususunda farklı rivayetler mevcuttur. Bir rivayete göre, Hundi Fatma Sultan, rüyasında Hz. Peygamber'den aldığı manevi bir emir üzerine, Emir Sultan'la evlenmiştir. Bu durumda bir padişah kızının alim ve arif bir zatla evlenmesi Osmanlı Tarihi'nin ilklerindendir. Molla Fenari'nin ifadesiyle; “Osmanoğulları, Hz. Peygamberle dünürlük gerçekleştirmiştir” demiştir. Murad döneminde ilk Osmanlı Şeyhülislamı olacak Molla Fenari, dönemin Bursa kadısı olarak bu nikahı kıymıştır. Hatta kadı nikahı kıymakla kalmaz o dönemde sarayda Kur'an-ı Kerim hocası olan Emir Sultan'a karşı derin bir hürmet besler ve şeyhin Bursa'da bulunmasını Osmanlı Devleti adına bir şeref olarak görür.
Kaynaklardan edinilen bilgiye göre Sultan’ın yapılan bu evlilikten haberi yoktur. Dolaysıyla duyunca çok hiddetlenmiş ve hatta damadını öldürmek için askeri birlik hazırlatmıştır. Bu durum Yıldırım Bayezid, Edirne'de bulunduğu bir sırada, eşi Devlet Hatun Padişahın haberi olmadan kızını Şeyh ile evlendirdiği şeklinde bilinmektedir. Hatun’un bu nikahı eşi Sultan’dan habersiz gerçekleştirmesinin sebebi olarak da kendisinin rızası olmadan Sırp bir hatunla evlenmesine yoranlar da vardır.
Padişah’ın evliliği haber alır almaz şeyhi öldürtmek için bir birlik yollaması hadisesinde Emir Sultan’ın kerameti ortaya çıkar. Hadise ise, onu öldürmek için gelen kişiler Emir Sultan’ın manevi gücü karşısında başarısız kalır ve olay gerçekleşmez. Bursa'daki "Kadidler Mezarlığı" {kaskatı kesilmek, donakalmak) buradan kalmaktadır. Bu durumla ilgili bir diğer rivayet ise, Süleyman Paşa kumandasındaki kırk asker şeyhi öldürmek için Edirne'den Bursa'ya gelmiş ve emri yerine getiremeden orada can vermişlerdir. Hatta nikahın dönemin Bursa kadısı tarafından kıyılmasının tepkilerin azalması için gerçekleştirildiği görüşünü savunanlarda olmuştur. Tabiki nikahın kadı tarafından kıyılması doğaldır. Fakat işin içinde Molla Fenari’nin olması, Padişah’tan izin alınmadan yapılan nikaha tepkiyi azaltamaya yönelik olduğu düşünülebilir. Rivayetlerden edinilen bilgi doğrultusunda Molla Fenari, Padişah’ın öfkesini yatıştırmak amaçlı hem de dedikoduların önüne germek için Sultan Yıldırım Bayezıd’a bir mektup yazar. Mektupta şunları söyler:
“ Emir Sultan'ın Resul-i Ekrem'in {as} neslinden değerli bir kimse olduğunu bilesiniz. Hz. Peygamber'in neslinden Anadolu'ya bunun gibi değerli bir zat gelmemiştir. Buhara'dan Peygamber soyundan böyle bir kişinin buraya gelmesi büyük bir mutluluktur. Ne mutlu size ki, Peygamberlerin Sultanı ile dünür oldunuz. Dünya ve ahirette mutluluğunuza vesile olacak işlerinizin giderek çoğalmasını Allah'tan dilerim. Şunu da bilmenizde fayda vardır ki, damadınız olan bu zat, Peygamber Efendimiz 'in, “Ümmetimin alimleri İsrailoğulları' nın peygamberleri gibidir” hadisinde işaret ettiği şahsiyetlerden biridir. Hele hele Hz. Peygamber'in soyundan olması onun değerini bir kat daha artırıyor. Biz Hz. Resul’den sonra bunlardan gördüğümüz eser ve tecellilerin başka hiç kimseden naklolduğunu görmedik…”
Mektubun devamında Molla Fenari eğer bir daha benzer bir suikast girişiminde bulunulursa şehrin tamamının helak olacağını ifade etmiştir. Mektubu okuduktan sonra Padişah’ın adamlarını göndererek özür dileğini söylenir. Bir padişahın özür dileme durumu bir mübalağa olabilir ki bu durum devlet geleneğiyle ters düşer. Fakat bir özür olmasa da Sultan Yıldırım Bayezid’in bundan derin pişmanlık duyduğu kesindir.
Bazı tarihçiler evliliğin bizzat Sultan’ın emri dahilinde gerçekleştiğinden bahsederler. Hatta Evliya Çelebi, Bursa ahalisinin emirin ayağına yüz sürüp müridi olduğunu, bizzat Yıldırım'ın dahi emirin atının yanında yaya yürüyüp, ona biat ettiğini ve terterniz kızını onunla nikahladığını anlatır.
Bir diğer söylentiye göre ise, Emir Sultan bizzat kendi isteği doğrultusunda Sultan’ın kızını istemiştir. Padişahın kızıyla evlenme isteğini Sadrazam Çandarlı Ali Paşa’ya müracaat ederek bildirmiş ve bu konuda onun aracılığını istemiştir. Çandarlı ise bu talebe karşın, "Sen fakir bir dervişsin. Soyunuzu ve haddinizi neden bilmezsiniz?" diye azarlamış, bu olayı duyan Padişah Sadrazamı huzuruna çağırıp, şarkın en büyük alimine çok ayıp ettiğini söylemiş ve şöyle demiştir: "Biz asalete önem veririz. Bu sebeple biz kerimemizi ilim sahibi, şarkın tanınmış alimine vermek isteriz. Onu kendimize damat edinmeyi münasip buluruz.”
Evlilik meselesinde Padişahın karşı çıkmasındaki sebep habersiz olması diyebiliriz. İlim sahibi Sultan’ın Sadrazam Çandarlı Halil Paşa’ya söylediği şu kısacık cümle bile düşünüp akıl etmesi gereken biz insanoğlu için sayfalar dolusu nasihat bulunmaz mı?
Sultan ve Şeyh bağlamında bu nikahın toplum nezdinde olsun Padişahın kendi şahsın da olsun manevi anlamda büyük gelişmelerin yaşandığı bir dönemi getirmiştir.
Kaynaklar: Hüseyin Alagül, Bursa’da Medfun Osmanlı Sultanları ve Emir Sultan, Ömer Yılmaz, “ Osmanlı’da Padişah Sufi İlişkisi Yıldırım Bayezid ve Emir Sultan Örneği”, İrfan Gündüz, Osmanlılarda Devlet-Tekke Münasebetleri. Algül, Hüseyin- Azamat, Nihat, “Emir Sultan”, DİA.
Değerli okurlarım yazımızın son bölümünü haftaya paylaşacağım.