Nefise Gürbüz

Şerefu'd Din Ve Mille: Davud-İ Kayseri

Nefise Gürbüz

Osmanlının İlk Medresesinin Baş Müderrisi

Orhan Gazi dönemi âlimlerinden biri olan Davud-ı Kayseri, Kelam, Tasavvuf ve Felsefe alanında önemli çalışmaları olmuş ve bu alanlarda değerli eserler vermiştir. İlk Osmanlı medreselerinin kurucusu ve baş müderrisidir. Dâvûd-i Kayseri, İran sınırları içindeki “Save’’ den Moğol istilası sırasında göç ederek, Kayseri’ye yerleşmiş olan bir aileye mensuptur. 1258-1261 yılları civarında Kayseri’de doğmuştur. Kayseri’nin ilmi kültürel durumu o yıllarda oldukça gelişmişti. Burada dönemin tanınmış âlimlerinden Kadı Sirâceddin el-Ümrevi’den dersler almıştır.

Kayseri’de ilmi eğitimini tamamladıktan sonra, Mısır’a gitmiş ve tefsir, hadis, usul, bedi ve akli ilimler okumuştur. Mısır’da bulunduğu sırada oradaki âlimlerden Tefsir, Hadis ve Usul dersleri dışında, akli ilimlerde büyük başarı göstererek, tasavvuf ilmi de tahsil etmiştir. Kayseri’li Davud, Konya’da da Sadreddin Konevi’ nin halifelerinden Kemaleddin-i Kaşani’den tasavvuf alanında dersler almıştır.

Davud-ı Kayseri’nin ilim öğrenme çabası, O’nu dönemin şöhretli âlimi Abdürrezzak Kaşani ile görüşmek için İran yollarına düşürdü. Orada O’ndan tasavvuf dersleri aldı. Böylece hem din ilimlerinde hem de dünya ilimlerinde büyük şöhret oldu. Sonra Konya, Aksaray ve Bursa’ya gitti. Yazdığı “Matla’u hususi’ l Kelim filmaani Fususi’l Hikem” adlı eseriyle Osmanlı Sultanı Orhan Gazi’ye kadar ulaştı. Davud-i Kayseri “Nihayet-ül Beyan fi drayetiz Zaman” adlı eserini de bitirdikten sonra, şöhreti Anadolu sınırlarının dışına taşmaya başlamıştır.

Mısır’dan Anadolu’ya döndükten sonra, yeni zapt edilen Bursa’ya yerleşen Davud-i Kayseri’yi 1336 yılında Orhan Gazi İznik’e çağırdı. Günlük 30 akçe maaşla burada kurduğu Osmanlıların ilk medresesine baş müderris tayin etti. İznik’te kurulan ilk Osmanlı medresesinin müderrisliğine tayin edilmiştir. Çalıştığı bu medresesinin sistemini kurmuş, böylece Osmanlılarda medrese eğitiminin temeli fiziki olarak Orhan Gazi, ilmi olarak da Davud-i Kayseri tarafından atılmış oldu. Burada yirmi seneye yakın müderrislik yapman Davud-i Kayseri, zamanla nakli, akli ilimler ve tasavvufi eserler vücuda getirmiştir.

Ölümüne kadar on beş yıla yakın bir süre medresede görevde kalan Dâvûd-i Kayseri bir yandan öğrenci yetiştirirken bir yandan da eserlerini kaleme almıştır. Onun İznik medresesinde okuttuğu dersler hakkında bilgi yoktur. Fakat hadis ve fıkıh gibi dinî ilimlerin yanı sıra felsefe ve mantık gibi aklî ilimler okuttuğu bilinmektedir.

Davud-i Kayseri’nin Osmanlı medrese eğitim sistemine verdiği disiplin asırlarca devam etti. Dünya çapında binlerce ilim adamı, sanatkâr ve edebiyatçı yetiştirdi. Bu bakımdan Davud-i Kayseri’ye o dönemlerde din ve milletin şerefi anlamına gelen “Şerefu’d Din ve Mille” lakabı verilmiştir. Tasavvuf yönündeki bilgisi ve hayat tarzından dolayı kendisine “ Şeyh” ve Hanefi mezhebinden olduğu için de  “El Hanefi” gibi unvanlar verilmiştir.

Kaynaklardaki bilgiler ışığında Davud-i Kayseri, Şeyh Edebâli, Yûnus Emre, Geyikli Baba ve Hacı Bektaşi-ı Velî ile aynı dönemde yaşadığı gösterilmiştir. Kaynakların birçoğunda, 1350 de İznik’te vefat ettiği bildirilirse de kendisinden bahseden bazı eserlerde 1344, Sicill-i Osmani’ de 1335 gibi farklı tarihler de verilmiştir. Mezarının İznik’te Çandarlı Halil Paşa Camii’nin karşısında, bugün “Çınardibi” denilen yerde olduğu bilinmektedir. Dâvûd-ı Kayseri’nin vefatından sonra yerine öğrencisi olan Taceddin Geredevî tayin edilmiştir.

Davud-ı Kayseri’nin on üç kadar eseri vardır. Bunların birçoğu düşünce ve felsefe alnındadır. Kendisi Muhyiddin Arabi’nin Vahdet-i Vücut denilen “sufi” öğretisinin Osmanlı İmparatorluğu’ndaki ilk temsilcilerinden ve yorumcularından biridir. Felsefe alanında olan teliflerinden en ünlüsü Muhyiddin Arabi’nin “Fusûsü’l Hikem” adlı eserinin şerhi olan “Matlauhususi’l –kilem fi meanii Fusûsü’l Hikem” dir.

Davud-i Kayseri’nin Meraga’da bulunan matematik-astronomi okulunun, Nasirüddin Tusi’nin ikinci oğlu olan Asilüddin Hasan idaresindeki, ikinci döneminde faal olarak rasathane ile medresede çalışan hocası İbn-i Satrak vasıtasıyla Meraga Okulunun fen ilimleri sahalarındaki birikimini tevarüs ettiği de söylenebilir.

Kaynaklar:

Prof. Dr. Mehmet Bayraktar “ Davud el- Kayseri’nin Felsefesi”, Dr. Osman Nuri Küçük, “ Davud el- Kayseri’ye Göre Gerçek Sevgi”; İsmail Özçelik, “ Orhan Gazi Dönemi Ali ve Mutasavvıfları Üzerine Bazı Değerlendirmeler”.

Yazarın Diğer Yazıları