Nefise Gürbüz

Osmanlı Dönemi Âlimi Ve Vaizi: Molla Arap-II

Nefise Gürbüz

Geçen haftanın devamı konumuz,  Osmanlı Dönemi alimlerinden olan Molla Arap’ın şahsiyeti ve ilmi hayatına bu haftaki yazımızda da devam ediyoruz.

Molla Arap, Şah İsmâil’in Memlük Sultanı Kansu Gavri’ye gönderdiği elçinin maiyetindekilerden biri olup, Halep Ulucamii’nde Şah İsmâil ve Şiîler aleyhine yaptığı vaazı duyduğunda kılıcını çekip onu öldürmek istediyse de bu kişi Halepliler tarafından öldürüldü; siyasî bir krize sebep olan Molla Arap da Hayır Bey’in emri üzerine Osmanlı ülkesine döndü. Molla Arap, Yavuz Sultan Selim’i kızılbaşlara karşı uyararak İran’a sefer düzenlemeye teşvik etti ve bu amaçla es-Sedâd fî fażli’l-cihâd adlı bir eser kaleme aldı. Sefer esnasında sultanın yanında bulundu ve askerlere cihadla ilgili vaazlar verdi. Yavuz Sultan Selim, Şah İsmâil’i bozguna uğratıp Tebriz’e girdiğinde Molla Arap bu şehirde Şîa karşıtı vaazlarına devam etti. Memlük Devleti’nin ortadan kaldırılması üzerine tekrar Halep’e gelerek vaazlarını sürdürdü. Burada, sultanın kendilerine eman vermesi sebebiyle artık Şiîler’in mallarının ellerinden alınamayacağını söylemeye başladı.

Tefsir ve hadis ilimlerine vukufu ile tanınan Molla Arap’ın güçlü bir ezber kabiliyeti bulunduğu ve sahih hadislerin tamamına yakınını ezbere bildiği nakledilir. Vaazlarında doğru bildiklerini pervasızca söylediği, halkı sapkın fikirlere, özellikle Şîa ve Erdebîliyye (Safeviyye) taraftarlarına  karşı uyardığı ve bid’atlarla mücadele ettiği belirtilir. Bu sebeple Erdebîliyye taifesinin mescidlerinde Molla Arap’a da lânet edildiği nakledilir.

İstanbul’daki vaazlarında semâ ve raks aleyhine konuşmalar yapan ve Halvetiyye tarikatı mensuplarının camilerde semâ yapmasına karşı çıkan Molla Arap, raks ve devranın haramlığı hakkında kaleme aldığı bir mektubu İstanbul’daki Halvetiyye mensuplarına göndermiştir. Tarikatın şeyhlerinden Cemâleddin İshak Karamânî (Cemal Halîfe) bu mektuba cevap vererek raks ve devranın ehli olan kimselere helâl ve câiz olduğunu söylemiştir. Molla Arap, Bedreddin es-Süyûfî tarafından bilgisizlikle suçlanmışsa da Radıyyüddin İbnü’l-Hanbelî, Süyûfî’nin sözünün muteber olmadığını belirtmiştir.

Molla Arap’ın kimya ilminde derin bilgisi bulunduğu halde bunu kullanmadığı bilinmektedir. Geçimini ticaretle sağlamış, sultan ve emîrlerin gösterdiği teveccühe ve gönderdiği ihsanlara rağmen kendi kazancı dışında herhangi bir şeye iltifat etmemiştir. Ayrıca birçok öğrenci yetiştirmiş, Arapzâde olarak tanınan oğullarından Muhyiddin Muhammed (ö.1562) ve Abdürraûf (ö. 1600-1601) çeşitli yerlerde kadılık yapmış ve her ikisi de ilmî eserler kaleme almıştır.

Hayır müesseseleri de kuran Molla Arap, Rumeli’de kaldığı süre içinde Saraybosna’da bir cami ile mescid, Üsküp’te de bir mescid yaptırmıştır. Bursa’da inşa ettirdiği Molla Arap Camii, XVIII. yüzyıl sonlarına kadar faaliyet göstermişse de civarındaki yerleşimin dağılması yüzünden harap kalmıştır. 1271’teki depreminin ardından Vali Ahmed Vefik Paşa tarafından etrafına Tatar muhacirleri yerleştirilerek tamir edilip ibadete açılmıştır.

18 Ağustos 1531 yılında vefat eden Molla Arap, Bursa’da kendisinin yaptırmış olduğu camiinin haziresine defnedildi. Bugün hazireden yalnızca günümüze Molla Arap Camisi kalmıştır. Molla Arap seyahate ilgi duyan meraklı bir kişiliğe sahipti. Sevimli, tatlı ir ifadeye sahipti. Birçok öğrenci yetiştirmiş ve hayır müesseseleri kurmuştur. Bugün merkez Yıldırım ilçesinde kendi adıyla anılan mahallede bulunan ve aslının dokuz kubbeli olduğu belirtilen yapı 1953 yılında iki kubbeli olarak yeniden inşa edilmiştir.

Eserleri. 1. Tehẕîbü’ş-Şemâʾil fî men ḥaṣṣa’llāhu bi-ekmeli’l-feżâʾil. Tirmizî’nin Şemâʾilü’n-nebî’sinin ihtisar edilip yeniden düzenlenmesiyle meydana gelen eser Sultan II. Bayezid’e ithaf edilmiştir (Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 1547). 2. el-Maḳāṣıd fî feżâʾili’l-mesâcid. II. Bayezid’e ithaf edilen kitap yedi bölümden oluşmaktadır. Yine II. Bayezid’e ithaf edilen ve çeşitli konularda kırk hadis içeren eserde bunlarla ilgili bazı âyetlere ve hikâyelere de yer verilmiştir. Molla Arap’a ait eserler Süleymaniye Kütüphanesinde bulunmaktadır.

Yazarın Diğer Yazıları