
Mevlid-İ Şerif'in Mimarı: Süleyman Çelebi-2
Nefise Gürbüz
Peygamber Aşığı: Süleyman Çelebi ve Mevlid
Halk arasında Mevlid olarak tabir edilen Süleyman Çelebi’nin bu değerli eserine neden Mevlid denilmiş ve Mevlid’in kelime anlamı nedir? Merak ettiniz mi hiç?
Mevlid çoğulu Mevalid kelimesidir. V-l-d kökünden gelir. Yer ismi yani bir kimsenin doğduğu yer veya ismul zaman yani doğduğu zaman anlamlarını taşır. Halk arasında kullanılan “Mevlüd” şeklindeki kelimenin anlamı ise; yeni doğan küçük çocuktur. Fakat İslam geleneklerinde Mevlid tabiri ile Hz. Muhammed’in (SAV) doğum günü kastedilmektedir. Aynı tabir daha sonraları Hz. Peygamber’in doğum günü nedeniyle merasim haline gelmiştir.
Hz. Muhammed (SAV) döneminde de birçok sahabe de Peygambere olan sevgilerini anlatabilmek için birçok şiir kaleme almışlardır. Bunlardan biri Hz. Peygamber’in şairi olarak bilinen Hassan ibn Tabit’tir. Bu sahabe şiirlerinde Hz. Peygamberin güzel vasıflarına değinmiş ve düşmanlarını tahkir etmiştir. Hz. Peygamberin vefatı üzerine söylediği çok duygulu mersiyesi ile meşhurdur.
Hatta “Burda Kasidesi” olarak bilinen kaside, Kab. Zuhayr’ın Hz. Peygamber’e söylediği bir kaside ile adını ebedileştirmiştir. Bu şiir için Hz. Peygamber kendi hırka ( Burda)’sını şaire hediye ettiği için bu kasideye “Burda Kasidesi” ismi verilmiştir. Bundan başka, Mısırlı Şair Şarafuddin al- Büşri’nin “Kaşidatu’l Burda”, Osmanlı Devletinde çok okunan kasidelerden biri olmuştur.
Geçmiş dönemlerde Peygamber aşkı ile yazılan pek çok Kasideler olmasına rağmen günümüzde en çok bilineni Süleyman Çelebi’nin (1351–1422) Mevlid-i Şerifidir. Eser halk tarafından daha çok “Mevlit” olarak bilinir. Asıl ismi ise “Vesîletü’n-Necât” dır. Bu kıymetli eserin Türkçe, Arapça, Farsça, Arnavutça, Boşnakça ve Rumca olan ve her biri Fatih, Lâleli, Süleymaniye, Saliha Hatun, Millet, Nuruosmaniye ve Köprülü kütüphanelerinde muhafaza edilen birçok yazma nüshası mevcut olmakla birlikte bu nüshalardan istifade edilerek hazırlanan birçok modern dergide bulunmaktadır. Ayrıca bu çok kıymetli eser, yazıldığı ilk günden zamanımıza kadar, güzel sesli hâfız ve mevlithanlar tarafından çeşitli meclis ve merâsimlerde, değişik musiki makamları eşliğinde asırlardan beri icra edilmektedir.
Süleyman Çelebi, Mevlidinde; Allah-ü Teâlâ’nın mutlak iradesini, yoktan var ettiğini ve Hz. Muhammed (as) hiçbir mahlukta bulunmayan üstün, yüksek ve benzeri olmayan vasıflarını anlatır. Her kelimesinde, gönlü Resûlullah aşkı ile yanan bir müminin engin aşk ve muhabbet kokuları vardır. Hazret-i Muhammed'in diğer peygamberlere olan bütün üstünlükleri, en güzel kelimeler anlatmıştır.
Mevlid; münâcaat (Allahü teâlâya yalvarma), velâdet (Peygamberimizin doğumu), risâlet (Peygamberliğin bildirilişi), mîrâc (Göklere çıkışı, Cennet'i ve Cehennem'i görmesi), rıhlet (Peygamberimizin vefâtı) ve duâ bölümlerinden ibârettir.
Söze Allahü Teâlânın ism-i şerîfi ile başlayan Süleymân Çelebi, Âdem aleyhisselâmdan Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâma kadar bütün dedeleri olan Peygamberlerin alınlarında nûr parladığını ve bu nûrun Hz. Muhammede (as) intikâl ettiğini anlatır. Peygamber efendimizin doğuşuna geniş bir yer ayırarak, O doğarken annesinin neler duyup, neler gördüğünü, bu ânda bütün varlıkların engin bir neşe içinde kaldıklarını, bütün zerrelerin O'nu büyük neşe içinde karşıladığını söyler. Mevlid'de bundan sonra, Hz.Muhammede (as) peygamberliğinin nasıl bildirildiğini ve Mi'râc hâdisesinin nasıl olduğunu anlatır. Derin üzüntü içinde yazdığı rıhlet ve daha sonra dua ile Mevlid'ini bitirir. Peygamber efendimizin her varlığın yaratılışı sebebi, bütün yaratılmışların en şereflisi ve O'nu bütün peygamberlere üstün kılan Allahü Teâlâya şükürler etmektedir.