
İstanbul'un Fethinde Molla Gürani'nin Etkisi
Nefise Gürbüz
Bu haftaki yazı da Molla Gürani’nin Fatih Sultan Mehmet ile ilmi ilişkisine yer verilmeye çalışılmıştır.
Fatih Sultan Mehmed’in çocukken ilme pek ilgisi yoktu. Hatta taşıdığı ün, onu öğretmenlerine boyun eğmesine engel olduğu için Kur’an-ı Kerim’i bile doğru dürüst öğrenememişti. 1443’te Sultan II. Murad, otuz üç yaşındaki Molla Gürani’nin medresedeki talebelere iyi bir eğitim verdiğini haber alınca onu on bir yaşındaki oğlu Şehzade Mehmed’in hocalığına atamıştır. Sultan II. Murad, Molla Gürani’den Şehzade Mehmed’i iyi bir eğitimden geçirmesini istemiş hatta gerekirse dövebileceğine işaret olsun diye Molla Gürani’ye bir sopa vererek (kimi kaynaklarda bu durumun II. Murad’ın her türlü yetkiyi Molla Gürani’ye vermiş olduğu şeklinde yorumlanmıştır.) O’nu Manisa’ya göndermiştir. Manisa’da Şehzade Mehmed’in ilk dersine giren Molla Gürani, Şehzade Mehmed’in okumaya niyeti olmadığını görünce, öğretmenlik sıfatıyla gerektiğinde, dayakta atabileceğini anlatıp onu ürkütmeye çalıştı. Bu sözler yarar sağlamayınca padişahın verdiği sopayı eteği altından çıkartarak “darabtuhu tediben/eğitmek için ona vurdum” tümcesini ona incelettirdi. Bugüne kadar görmediği bir tavırla karşılaşan Şehzade Mehmed, o vakitten sonra okumamak ve hocalarına kulak asmamak düşüncelerinden vazgeçtiği rivayet edilmiştir. Molla Ayas gibi ilk hocaların yola getiremediği Şehzade Mehmed’i Molla Gürani yola getirmiştir. Öyle ki Molla Gürani’nin disiplinli eğitimi sonucu Şehzade Mehmed kısa bir sürede Kur’an-ı Kerim’i hatmetmiştir. Bunun yanında kıraat, temel ilimlere dair dersler ve hayat derslerini de Molla Gürani’den kavrayan Şehzade Mehmed, fethe giden süreçte büyük bir bilgi birikimine sahip olmuştur. Oğlunun Kur’an-ı Kerimi hatmettiğini ve birçok ilimde başarılı olduğunu öğrenen Sultan Murad ise Molla Gürani’ye değerli hediyeler göndermiştir.
Dürüst bir yapıya sahip olan Molla Gürani, maddi çıkarlar için tutumunu değiştirmeyen, yüksek makamlara heves etmeyen, adaletli tavrıyla öğrencisi Şehzade Mehmed’i zihnen ve ruhen yetiştirmiştir. Şehzade Mehmed, 1444’te ilk defa tahta çıkınca Molla Gürani’ye vezirlik vermek istemiş fakat o bunca beyler vezirlik için çalışırlar, onların ümitlerini kırmak olmaz diyerek bu makamı red etmiştir. Ayrıca öğrencisi Şehzade Mehmed’e sultanlığında bile Mehmed demeye devam etmiştir. Daha sonra kendisine padişah tarafından yapılan kazaskerlik teklifini kabul ederek bir süre kazaskerlik görevinde bulunmuştur. Şehzade Mehmed ilk hükümdarlık dönemi olan 1444-1446 yılları arasında Edirne sarayında Molla Gürani tarafından organize edilen ilmi toplantılara da katılmıştır. Bu yolla genç padişah hem ulemaya kendi hâkimiyetini benimsetmiş hem de ilmi olarak kendisini geliştirmeye devam etmiştir.
1446-1451 yılları arasında da Şehzade Mehmed’in eğitimiyle ilgilendiği tahmin edilen Molla Gürani, talebesi Mehmed’in 1451’de tahta çıkmasıyla Rumeli Kazaskerliği makamına getirilmiştir. Böylece Molla Gürani sekiz yıl hocalık daha sonra da Rumeli Kazaskeri olarak talebesinin yanı başında bulunmuştur. Talebesi Sultan Mehmed’in İstanbul’u kuşattığı sırada sadece Rumeli Kazaskeri olarak kalmamış ilk günlerden itibaren Edirne’de katıldığı fetih ordusunda Sultan II. Mehmed ile beraber Osmanlı ordusunu fetih için gayretlendirmiştir. İstanbul’un kuşatmasından fethine her safha da Sultan ve ordu üzerindeki desteğini esirgemeyen Molla Gürani, bu destek ve gayretlendirmelerini resmi görevi olan kazaskerlik rütbesiyle yapmıştır.
Osmanlı donanmasının başarısızlığa uğradığı 20 Nisan 1453’deki deniz savaşının akabinde bir toplantı düzenlenmiş burada Halil Paşa ve ekibi kuşatmaya karşı çıkarak Bizans imparatorluğu ile bir an önce sulh yapılması fikrini savunmuşlardır. Fakat Molla Gürani kuşatmanın devam etmesini isteyen Zağanos Paşa gibi devlet adamlarının safında yer almıştır. Fetihten iki gün önce genel bir hücum için alınacak kararlara dair yeni bir toplantı düzenlenmiş, bu toplantıda da Halil Paşa ve ekibi kuşatmaya karşı çıkmış fakat Molla Gürani, yine kuşatmanın devam etmesini şiddetle savunan Şeyh Akşemseddin ve Zağanos Paşaların yanında yer almıştır. Netice de Molla Gürani, Şeyh Akşemseddin ve Zağanos Paşa’nın destek ve kararlılığıyla Sultan II. Mehmed genel bir hücum emri vermiş ve Kostantıniyye 29 Mayıs 1453’te feth edilmiştir.
İstanbul’un fethinden sonra Memlük Sultanı Melik İnal’a gönderilen fetihnameyi Molla Gürani kaleme almıştır. Fetihnamesine Allah’a hamd-u sena ile başlayan Molla Gürani, İstanbul’un fethinin en büyük mimarı olan talebesi Sultan II. Mehmed’e: “Yüce Allah ülke ve hükümdarlığını iki kat etsin” şeklinde dualarla sürdürmüştür. Daha sonra Fetihnamesine devamla İstanbul’u kuşatma sebeplerinin dayanağı olan Yüce Allah’ın: “Kafirlerden size komşu olanlar ile savaşınız” (Tevbe: 9/123) emrini dinleyip, İslamiyet’teki gaza farzını yerine getirmeğe çalıştık. Denizden ve karadan, gaziler ile mücahitleri, şerefmiş gibi küfrü ile öğünen, kötülük ve küfür ile dolu, İslam ülkeleri ortasında kalmış bir şehrin açılması için teçhiz ettik” diyerek cihad ayetine vurgu yapmıştır. Devamında “Onlar kılıçlarını zeytin ağaçlarına asmış oldukları halde ganimetleri bölüşürken Kostantiniye’yi fethederler” hadisi ve bundan başka meşhur doğru hadisler gibi Peygamberin doğru sözlerinde, Muhammed Mustafa’nın-ona ve evladına en tam selat ve selamlar olsun!- haberlerinin bahsettiği şehrin o olması imkansız değildir” diyerek yakın zamanda fethettikleri Kostantıniyye’nin hadislerde belirtilen ve fethedileceği müjdelenen şehir olduğunu belirtmiştir.
Molla Gürani talebesi Sultan II. Mehmed’i, İstanbul’u fethinden sonra bile uyarmaktan ve tavsiyelerde bulunmaktan çekinmemiştir. Bir rivayete göre, Molla Gürani, Sultan Mehmed’e öteden beri sert söyler, doğru öğütlerde bulunurdu: “Yediklerin ve giydiklerin haramdır. Haramdan kaçın” diye salık verirdi. Bir gün Padişah hazretleriyle birlikte yemek yemek olanağı çıkmıştı. Yemek sırasında Padişah demişti ki, “işte siz de haramdan yemiş oldunuz”. Molla, “sizin yanınızda olan haramdır. Benden yana helaldir”. Padişah da tabağı çevirip önünde olanı Molla’dan yana koymuş. Molla yemeğe devam etmiş. Padişah, bu kez “haram olduğu kesinlikle bilinenden aldınız deyince”, Molla, “sizin yanınızda haramı tükenmiş helali kalmış, benden yana olandaysa helali bitmiş haramı kalmış, onun için siz tabağı çevirdiniz yanıtını vermiştir”. Bu rivayet aynı zamanda Sultan II. Mehmed ile Molla Gürani arasındaki muhabbetin bir hoca-talebe muhabbetinde daha fazlası olduğunu göstermektedir.
Kaynaklar: ATEŞ, Ahmed (1953), “İstanbul’un Fethine Dair Fatih Sultan Mehmed Tarafından Gönderilen Mektuplar ve Bunlara Gelen Cevaplar” YAŞAROĞLU, Kamil,” ŞAHİNER ,Yakup,” Molla Gürani’den Akşemseddin’e Fethin Hocaları:1432-14531”, Molla Gürani”, ŞEHSUVAROĞLU, Bedii N. (1968), “Fatih ve O’nu Yetiştiren Muhit, YAZICI, Nesimi (2008), “Fatih’in Yetişmesi Üzerine Bazı Değerlendirmeler”