Bugün, İsrail’in Gazze’de başlattığı ve tarihe kara bir leke olarak kazınan soykırımın birinci yılı. Bir yıldır Filistin halkı, dünyanın gözleri önünde katlediliyor, evleri yerle bir ediliyor, kadınlar ve çocuklar acımadan öldürülüyor.
Biz, bu zulmün karşısında duranlar olarak sesimizi yükseltmek zorundayız. Çünkü biliyoruz ki susmak, suça ortak olmak demektir. İsrail’in işlediği insanlık suçlarına karşı sessiz kalmak, zulmün ve adaletsizliğin yanında yer almakla eşdeğerdir.
İsrail ordusunun saldırıları sadece bir devlet politikası değil, tüm uluslararası hukuka ve insani değerlere meydan okuyan bir soykırım hareketidir.
Okullar, hastaneler, ibadethaneler hedef alınarak, sadece Filistin halkına değil, insanlığın vicdanına da saldırılmaktadır.
İsrail’in bu vahşetine göz yumanlar, bu politikayı açıkça destekleyenler, tarihi en büyük insanlık suçlarından birine ortak olmaktadır.
Unutulmamalıdır ki bu sadece Filistin’in değil, insanlığın meselesidir. İşgal, soykırım ve adaletsizliğin kabul edilebilecek hiçbir yanı yoktur.
Tarih boyunca direnişin ve özgürlüğün simgesi olan Filistin toprakları, bugün de Gazze’de, Batı Şeria’da ve tüm Filistin’de dünyanın en onurlu mücadelesi olarak devam ediyor.
Ben kendi adıma bu mücadelede Filistin halkının yanında olduğumu açıkça beyan ediyorum. Bir yıllık süreçte ve sonrasında da zulme karşı her platformda, her alanda dur diyeceğim.
Unutmayalım ki, Filistin davası sadece bir toprak meselesi değil, insanlığın vicdan sınavıdır. Bosna’da, Doğu Türkistan’da, Hocalı’da dünyanın birçok yerinde olduğu gibi, Filistin’de de bu soykırım unutulmayacak.
Direnişin ve adaletin yanında durmak, insan olmanın gereğidir. Ben yine kendi adıma bu davada tarafım ve Filistin’in yanındayım. Yazımı Aliya İzzetbegoviç’in bir sözünü hatırlatarak bitirmek istiyorum “Ne yaparsanız yapın soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.” Görüşmek üzere…
