Yargının Terazisi
Mustafa Uğurlu
Cumartesi günü MHP Konya Milletvekili Sayın Faruk Bal gazetemizi ziyaret etti.
Ziyarette Suriye’deki olaylardan Gezi eylemlerine, Yerel seçimlerden yeni anayasa çalışmalarına bir çok konuda sohbet etme imkanı bulduk.
Sayın Bal, AK PARTİ’nin Suriye politikasında muhaliflere destek verilmesini eleştirirken yaklaşan yerel seçimlere hazır olduklarını, yapılan anketlerinhikaye olduğundan, AK PARTİ’ninciddi oy kaybettiğinden bahsetti.
Gezi eylemleri konusunda ise AKPARTİ hükümetinin 10 yıl iktidarda olmanın verdiği yorulmuşlukla halkın biriken tepkilerinin bir yansıması olarak görülmesi gerektiğini, protestoların İstanbul dışında da yapılmasının bunun bir göstergesi olduğunu, hükümetin bu konuda yapıcı mesajlar vermesi gerektiğini anlattı. MHP’nin de bu konudaki görüşünün yıkıp yakmaktan yana olmadığını belirtti.
MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin Bursa mitinginde “Vur de vuralım, öl de ölelim” sloganlarına; “Onun da zamanı gelecek” diyerek verdiği tepkiyi hatırlatmamıza da “O sloganın bir öncesi, birhazırlanmışlığı yoktur, oradaki coşkulu halkımızın o anda attığı bir slogandır” dese de biz: Sayın Bahçeli’nin Taksim projesine karşı çıkmasına rağmen, gerginliğe yol açacak davranışlarda bulunulmamasını, hatta “Eylem yerine gidip destek vermek isteyen, eylemcilerle yan yana gelmek isteyen varsa istifasını versin öyle gitsin" diyerek gerginliği yatıştırıcı mesajlarını Bursa mitinginde de görmek isterdik. Dolayısıyla sayın Başbakanın “Yüzde elliyi evde zor tutuyoruz” sözü ne kadar doğruysa! Sayın Bahçeli’nin bu tepkisi de ancak o kadar doğru.
Yeni anayasa çalışmaları konusunda her kesimin “Köşelerini düzeltmesi” gerektiği, yeni bir anayasanın 1-2 yılda tamamlanmasının mümkün olamayacağı, dünyada yeni anayasa hazırlayan ülkelerin bu süreci 5-6 yılda tamamladıkları sohbetin bir diğer konusu idi.
Sohbet sırasında Sayın Bal’ın “Yargının terazisi sarraf hassasiyetinde olması gerekirken, maalesef pancar kantarı gibi” sözü çok manidar ve üzerinde düşünülmesi gereken bir konu.Hukukçu bir milletvekili tarafından söylenmesi daha da önemli.
Maalesef son yıllarda hükümlü ve tutuklu sayısı ile adi suçlardaki artış, tutukluluk sürelerinin uzaması, yargı sistemimizin yeniden ele alınmasını gerektiriyor.
Düzenlenen yargı paketleri çözüm olamamıştır.
Suçun cezası toplum vicdanını rahatlatmıyor.
Her ortamda hırsızlık olaylarının arttığı, yakalananların salıverildiği sohbetlere konu olurken medyada 120. kez hırsızlık suçundan yakalananların, cezaevine girmek için suç işleyenlerin haberleri yer alıyor.
Yine medyada suçluya cezayı kendisi verenlerin haberlerinin sayısı hiç de az değil.
Böylesi bir durumun getireceği sosyal sorunlar çok daha büyük olacaktır.