
ZEMZEM
Mustafa Özyurt
Arab dilinde “ bol, bereketli, doyurucu ve kaynağı zengin su” manasına gelir. Mucizevî bir şekilde İsmail a.s.ın tepinmesiyle ayağının dibinden kaynayan suyun aktığını görünce Hacer validemi Allaha şükretmiş ve suyun dağılmaması için etrafını toprakla çevirmiştir. Rasülü Ekrem “Allah İsmailin annesine rahmet etsin. Eğer suyun önünü kapamasaydı zemzem akıp giden bir ırmak olurdu” demiştir.
Rasülüllah Efendimiz, zemzemin bol bol içilmesini ve memleketlerine ümmetinin götürmesini tavsiye etmiştir. “ Yeryüzünde bulunan suların en hayırlısı Zemzem suyudur. İçilmesi açlığı giderir, hastalığa şifa olur” h.ş. “zemzem suyu hangi niyetle içilirse ona çare olur” h.ş). İçerken bol hamd edilir, çokca dua edilmelidir. İbni Abbasdan nakledilen “Allahım! senden faydalı ilim, bol rızık ve her dertten şifa niyaz ediyorum” duası okunur. Zemzem kuyusu Kabenin 18 m’ güneydoğusunda Hacerulesvedin tam karşısında idi. Daha sonra bu hale getirildi.
Dünyanın En Güzel İçeceği Zemzem’in Kısa Hikâyesi:
Zemzem’in Hazret-i İbrahim ve Hazret-i İsmail’e kadar uzanan hikâyesi mâlumdur. Hazret-i İbrahim, Allâh’ın emriyle eşi Hazret-i Hacer ve yeni doğan bebeği İsmail’i Mısır’dan Mekke’ye, şimdiki Kâbe’nin bulunduğu götürüp bırakmış ve tekrar Mısır’a dönmüştü. Onları ıssız ve kupkuru bir çölde, azıcık bir erzakla yalnız başına terk etmişti. Görünüşte bu, onları ölüme terk etme demekti. Ancak ilâhî emir böyleydi ve Cenâb-ı Hak, onları zâyî etmeyecekti.
Ellerindeki su ve erzak tükenince, küçücük bebeği ile kalıveren Hacer vâlidemiz, bir kervan veya bir insan görebilmek ümidi ile Safa ile Merve tepeleri arasında koşup durmaktaydı. Bir yandan da kulağı İsmail’in feryatlarındaydı. Bir insan olarak acziyetini bütün varlığıyla hissettiği ve Cenâb-ı Hakk’a iltica ettiği bir esnada, İsmail’in sesi kesiliverdi. Ne olmuştu? Yoksa yoksa…
Tepeler arasında koşmayı bıraktı ve yavrucuğuna yöneldi. Büyük bir endişe ile geldiği yavrusunun ayakucunda bir su fışkırdığını görünce, hayretler içinde seslendi:
“–Zem! Zem!” (Dur! Dur!
Hacer, hemen suyu havuz gibi yaptı, kana kana içti, kırbasını doldurdu. O doldurdukça su kaynamaya devam etti, içtikçe de hem susuzluğu, hem de açlığı gitti. Allâh’a sonsuz hamd ü sena etti.
İşte zemzem, bugün Mekke’de, Kâbe’nin yanında bulunan «İsmail Kuyu»su denilen o kuyunun suyudur. Zemzem, İbrahim -aleyhisselâm’ın duâsı, Hacer vâlidemizin teslimiyeti ve bebek İsmail’in hâtırası olup yüce Rabbimizin hayat izi olmayan bir çölden çıkardığı mübarek bir sudur.
Ancak Cürhümîler Kabilesi’nin hâkim olduğu dönemde, Allâh’a isyan sonucu zemzem kuyusu bir ara kurumuştur. Tâ ki, Peygamber Efendimiz’in -sallallâhu aleyhi ve sellem- dedesi Abdülmuttalib, rüyasında zemzem kuyusunun yerini görene kadar... Bu sâlih rüya sonucu gösterilen yeri kazan Abdülmuttalib, zemzemin çıkmasına vesile olmuştur. O günden sonra zemzem kuyusunun suyu, dünyanın hemen her yerine, hacılar tarafından ulaştırılan tek su olma özelliğini kazanır. (Devamı edecek)