Mustafa Özyurt

Yusuf'un a.s. Kabri

Mustafa Özyurt

Ya rab lutfeyledin ikram buyurdun bu dünyada, Yusuf as.ı kabrini  ziyareti nasib eyledin, ahıretde de civarında olmayı komşu olmayı cümlemize nasibeyle. ya rab evladlarımıza da yusuf as.ın meziyyetlerinden nasib eyle ihsan eyle.onların güzel ahlaklarıyle kıyamete kadar gelecek olan nesillerimize güzellikleri evladlarımıza nasibeyle. Ya rab nefsimizi neslimizi asrımıza uydurma, neslimizi ehli Kuran eyle. Neslimizi hz. Muhammed Mustafanın s.a.v.sünnetinden ayırma. Bu ziyaretimiz vesilesiyle hasta kullarına şifa dertli kardeşlerimizin dertlerine deva nasib eyle. Buralara hatim gönderen kardeşlerimizin hatimlerini kabul eyle. Hassaten Yusuf a.s.ın ruhu makamlarına kendi ruhlarımızın makamlarına hediyye eyledik sen vasıl eyle, dualarımızı kabul eyle. Ya rab bu ziyaretimiz son ziyaretimiz eylem, miraran kiraran bu kapılara yüz sürmemizi nasibeyle.essalatü vessaelamü…
Hz. Yusuf’un a.s. naaşı mermer bir sandukaya yerleştirilip Nil kıyısına defnedilmiştir. (Taberî, Târîħ, I, 364, 386) Hz. Yusuf, (Yeşû, kabri Filistin’in el-Halîl şehrindedir(sonradan nakıl).
İbrahim Halilüllahı ziyaret ettikten sonra Hz. Yusuf peygamberi Mescidin dışında ve bitişiğindeki sokakta ve ziyaretimiz şöyle oldu: Binanın dış kapusuna vardığımız zaman ne yazıkki kapalı! Hoca efendi arkadaşımız, biz daha evvelde bir grubla geldiğimizde aynen böyle bulmuştuk. Ama birde baktık ki hemen bir Filistinli kardeşimiz beliriverdi. Kapusunu açtı. Ve biz Yusuf a.s.ı ziyaret etmiş olduk dedi. İşin entersan tarafı! Bize o arakadaşımız bu hatırasını anlatırken dış kapının önünde beklemekteyken, Filistinli bir kardeşimiz hemen kapuyu açtı ve elhamdülillah ziyaret bizlerede nasip oldu. Vallahüalam hz. Yusuf kapısından dönüb gitmemize gönlü razı olmadı ki sonradan kapısını bizlere açtı şahit olduğumuz budur!!                   
YAKUP’UN A.S. KABRİ
147 yaşında vefat eden Yakup Peygamber vasiyeti gereği el-Halil’de Makpela, İbrâhim a.s. ve karısı Sâre, İshak a.s. ve karısı Rebeka ile kendi karısı Lea’nın defnedildiği yere defnedildi. 
DAVUT’UN A.S. KABRİ   
Babu Nebi Davud: Çünkü Davud as.ın kabri şerifine açılır ve gidilir bu kapıdan. Fakat bu kapıya baktığınız zaman bir şey dikkatinizi çekiyor? Kapı normal bir vaziyetde değil. İnsan üstü kurşunlanmış. Bu kurşunun sebebi ne? 6 haziran 1967  altı yıl savaşlarıdır. Burası harbin en yoğun yaşandığı yerlerden biridir.  Kurşun izlerinin çokluğu bunu size bize gayet açık bir şekilde anlatmaktadır. Ama bu kapunun üzerinde dikkat çeken bir şey var!! oda ALLAH lafzıdır(kurşunlar etrafındaki yazılara isabet etmiş, ama Lafza-i celale isabet edememiş) olduğu görülmektedir ve bizde buna şahit olduk.. Kudüs savaştan evvel Ürdüne bağlı idi… 
Davut a.s. rivayetlere göre otuz yaşında kral olmuş ve kırk yıl altı ay yedi yıl altı ay el-Halil’de, otuz üç yıl Kudüs’te saltanat sürdükten sonra yetmiş bir yaşında vefat etmiştir. Hz. Davut’un a.s. kabri Kudüs’te Mescid-i Aksa’nın güney batısında kendi adıyla anılan Davut şehrinde, Sion tepesinin üzerindedir. 
SÜLEYMAN’IN A.S. KABRİ
Süleyman’ın a.s. kırk yıl saltanat sürdüğü ve elli üç yaşında (bazı kaynaklarda elli iki yaşında) vefat ettiği nakledilmektedir. (Mes‘ûdî, I, 58; Sa‘lebî, s. 328)   Süleyman’ın a.s. kabri, Kudüs’te Kubbet'üs-Sahra ve Mescid-i Aksa Kıble Camiî’nin de bulunduğu Beytül Makdis denilen mukaddes alanın içerisinde bir binanın içindedir.
19. Yüzyılın sonlarına doğru, dönemin önemli devletleri (İngilizler, Fransızlar ve Almanlar) adeta Osmanlı’dan imtiyaz alma yarışına girmişlerdi. Demiryollarının yapımına başlanmasıyla birlikte, herhalde oldukça kârlı olması dolayısıyla bu projeye devletler talip oldular. Suriye/Filistin bölgesi de keza demiryolu imtiyazı için çekişme bölgelerindendi. 
Hz. Cabrailin, süleyman as. a cennetten getirdiği yüzüğün kaşında: Lailahe illallahü vahdahü laşerikelehü Muhammedün abdühü ve Rasülühü" kelime-i tayyibesi yazılı idi. Hz. Süleyman, miskinlerle yemek yer”Miskin, miskinlerle beraber olur” derdi.
MÜHÜR KİMDE İSE SÜLEYMAN ODUR
Süleyman Peygamber Beyti Makdis-i yaptırırken, bazı şeytan ruhlu kişilerin, hile ile yaptığı ihtilal yüzünden bir müddet nüfuzunu kaybetmiş. Bu arada Hz. Süleyman’ın mührünü eline geçiren sahtekârın yani ihtilalcinin sahtekârlığı kırk gün sürmüştü. Sonunda, mührün maddi ve manevi heybetine tahammül edemeyerek onu atıp kaçmıştı. Tahtını ve mührünü kaybeden Süleyman a.s. Önce mührüne sonra tahtına tekrar kavuşarak, bu fitne ve ihtilal hadisesini halka da açıklamıştır. Günümüze kadar söylenen “Mühür kimde ise Süleyman odur” darbı meseli buradan gelmektedir.

(Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları