Mustafa Özyurt

Yaralı Kalplerin Ve Hasta Ruhların Tabibleri

Mustafa Özyurt

Peygamberlerin vazifelerinden olan kalpleri kendine çekme, kalplere feyiz akıtma işi ve Hz. Allah’ın şer’î şerifini yayma mükellefiyeti, büyük âlim, arif ve mürşitlere verilmiştir. Yani hakiki bir mürşidin sohbeti, dertlere deva, bakışı hastalıklara şifa, kelamları ölü kalplere hayat verir. Bu İslam güneşleri herkese muhabbetine göre parlamaktadır. Yüksek ve hususi makam sahibi kimseler, yaralı kalplerin ve hasta ruhların tabibidirler.
Aziz okuyucu, Ehlullahın, irfan ve izzet sahiplerinin hallerini ve kaillerini (sözlerini) okurken anlayamadığın manalarda, bu hal ve sözleri sahiplerine havale edip hüsnü zandan ayrılma. Bu hüsnü zannın, saadetine vesile olabilir. Aksi de helakine sebep olduğu gibi. Yüce Rabbi’miz, saadeti ebediye ile bizleri şereflendirsin. Dareyn de (dünya ve ahiret) de sevdikleriyle beraber kılsın.
Manevi büyükler hakkında konuşmak, onların faziletlerini anlatmak çok zordur. Çünkü onların halleri söze ve yazıya sığmaz. Onları anlayabilmek için onlara iktida etmek lazımdır. Onlar, Nuru Muhammedi’yi yaymak ve dini mübin’in inkişafı için varisi resul’dürler. Zahirleri Halk ile batınları ise Hak iledir. Ve yine onun içindir ki ”Onların yüzüne bakınca Allah hatırlanır.” Onları sevmekle imanın lezzeti tadılır.
O, manevi büyüklerden birisi de Ebu Said Muhammed el-Hadimi merhumdur. Hz. Hadimi, zahiri ve batini ilimlerle mücehhez büyük bir İslam âlimidir. Ve ömrünün sonuna kadar HADİMİ medresesinde müderrislik yapmış, Osmanlı tarihinde müstesna yeri olan irfan sahibi bir Velidir.
Burada şunu iyi bilmelidir ki insanoğlunun tanıması icap ettiği, hayatının en ince noktalarına varıncaya kadar bilmesi ve onları kendi hayatında tatbik etmesi icap eden yegâne insan; On sekiz bin âlemin kâffesine rahmet olarak gönderilen, Peygamberler Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa S.A.V.) dir.
Peygamber Efendimiz s.a.v. den sonra Peygamber gelmeyeceğine göre, Peygamberimizin, “benim varislerim “ buyurduğu ve onun sünnetine tabi olan İslam büklerini iyi anlamak ve tanımak kişinin necatına (kurtuluşuna) vesiledir. Bizlere yakışan, büyüklerin eserlerine sahip çıkmaktır. Yoksa raflarda ve masaların çekmecelerinde mahkûm etmek değildir.
Bu eserde de: Ebu Said Muhammed el-Said (K.S.) nun hayatından, şeceresinden ve memleketinden, İlmi dirayetinden, yaşamış olduğu asırda Osmanlı devletinin yani Devleti aliyenin İlmiye teşkilatındaki yerinden, Osmanlı Müelliflerindeki vaz’îyyetinden, kendisinin Osmanlı Hukuk müessesesine hizmette katkılarından ve İmi şahsiyetine tesir eden amillerden bahsedeceğim.
BERİKA isimli şaheserinin birinci cildinden tercüme ederek seçtiklerimden ve mektuplarından, Hadimi mesnetli malumat vs. den Ve bazı risalelerinden tercüme edilerek ve günlük hayatımızda bizleri daha çok alakadar eden kısımlardan seçtiğimiz notlardan. Manevi hallerinden Ve büyüklerimden, halen merhum babam ve hayatta olan ve sözüne güvenilir kişilerden dinlediklerim ve sağlam kaynaklara dayanarak yaptığım araştırmalarla tesbit edebildiklerimi sizlerin istifadesine sunacağım İnşallah.
Hatalarımın affını ümit ederken, Mevla-i Müteâl’den hayırlı muvaffakiyetler temenni ederim. (Devam edecek)

 

Yazarın Diğer Yazıları