Mustafa Özyurt

Üsve-İ Hasene

Mustafa Özyurt

Hadimi merhum, risalelerinden de anlaşılacağı üzere, Efendimiz s.a.v.e karşı son derece samimi ve âşıktır. Ondan dolayı Efendimiz Muhammed Mustafa s.a.v.in üsve-i hasene oluşundan çok bahseder. Yani onda sayısız güzel örnek alacak numunerin varlığı üzerinde çok durur. Ve Ayeti celile ile delillendirerek mevzua şöyle devam etmektedir:
Ahzab s. ayet 21de: “ Sureti kat’iyyede, Rasülullah da üsve-i hasene vardır. Yani kendisine uyulacak, dinin nusretiyle, dine muhalefet olmayan şiddetli sabır sahibi, kendisine uyanlarda aynı güzellikler elde edeceği bir şeydir üsve-i hasene. Kendisinde uyulması güzelliklerle dolu bir hakikat vardır onda. Kim için?
Allah Tealayı ümid edenler, ahiret nimetlerini elde etmek isteyenler ve allahı zikredenler için..
Ahzap s.ayet.45,46 da: “Ey Peygamberim; Biz seni rasüllerin tebliği için kıyamet gününün de kaffei halk için ve vahdaniyetimiz için şahit olarak gönderdik. İman edenlere cenneti, muhsinler için rızamızı müjdeleyici gönderdik rahmetimizle. Cehennemi inkâr edenler için, isyan edenler için vs. korkutucu olarak gönderdik. Allahın izniyle, emri, ilmi ve Kuranı ile Allaha imana, Allaha ibadete, halkı Allahın kapısına davet edici ve seni, nurlandıran bir Siraç (kandil), varlığımızı izhar edici bir huccet ve insanları zulümatı nefisten çıkarıp, insanları nurlandıran, onları hidayete götüren bir münir(aydınlatıcı) kıldık” buyurmuktadır.
Aynı sürenin 71. ayetinde ise: “Kim Allah ve Rasülüne itaat ederse, dünyada hamd edici olarak yaşar. Ahirette ise saidlerden olur” buyurulmaktadır.
Yani seadete erenlerden olur. Dareynde (dünyü ve ahiret) muzaffer olur. Onun için de Hz. Allah bu saadet yolunu Kuranı kerim de bize göstermektedir.
İdari manada mü’minlerin kalbi birlik ve ruhi ahengini korumaları için de Rasülullah Efendimiz s.a.v.: Emiriniz, hakir ve zelil bile olsa mesela (Habeşi bir köle) ona itaat size vaciptir” buyurmuştur. Fakat bu, eğer onun emri şeriat üzere olursa böyledir. Yoksa Allah ve Rasülüne isyan eden amir için itaat yoktur. (b.s.76)
HULEFAİ RAŞİDİNİN SÜNNETİ
Dünya kurulalıdan beri, nedense insanoğlu, ilahi gerçekleri unutup, kimileri menfur emelleri uğruna can vermekte, kimileri hak bildiği davası uğruna ilahi çizgide gitmek için mücadele vermekte. Hakikatler, güneş kadar açık olduğunu gören bazı kimseler yinede bazı şerle iştigalden zevk alır.
Ama yüce yaratan, kurutuluş ve saadet için kurtuluş yollarını gösteren kılavuzları da hiç eksik etmemiştir. Zira toplumdaki fesat mihraklarının hiçbir zaman boş durmayacaklarını ve zaman zaman ümmeti Muhammedi ihtilaflara sürükleyeceklerini bilen Peygamber Efendimiz, o takdirde nereye başvurmamız icap ettiğini tarif buyurmuşlardır. Hadimî merhum bu mücadelede kurtuluş yollarını hadisi şerif ile beyan sadedinde;
Bu husus da hadisi şerif de: “Sizden kim yaşarsa, yakında çok ihtilaflar görülür. O zamana erişirseniz, size düşen benim sünnetime ve Hulefai Raşidinin sünnetine sımsıkı sarılın” buyurmuştur. (b.s.92) Sonradan bid’atlerin zuhur edeceğini haber verimiştir.
AÇLIK VE TOKLUK
Hadimi, Bu konuda da efendimizi numune göstererek, gafletten kurtulmanın çarelerinden birini anlatırken; Efendimizin hiç tok gezmediği bir hakikattir diyor.
İslamın gerçeklerini anlamak ve yaşamak için Tenbihine gelince buyurur ki: Çok yemek gaflete, hamakata sebeptir. Bundan dolayı Peygamber Efendimiz s.a.v. karnını hiç tam doyurmamıştır.
Şifa da geçtiğine göre: Hz.Ayşe validemiz ve onun baba ve annesinden nakil ederken Peygamberimizin karnını hiç doyurmadığını haber vermişlerdir. Buna göre her Müslüman kendisinin yemek hususunda ne derece sünnete uyduğunu lütfen hesabını yapmalıdır. (b.s.95) (Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları