
Uhud'un Genç Mücahitleri
Mustafa Özyurt
İslam nizamını seçip insanlığa gönderen Allah tealadır. Müslüman bir genci diğerlerinden ayırt eden vasıflar vardır. Güzel konuşmak, söz adabını bilmek, karşısındaki ile nasıl konuşacağı hususunda bilgi sahibi olmak gibi güzel vasıflardır. Rasulüllahın rahlesinde yetişmiş Hz. Rafi ile Hz. Semure bunun en güzel örnekleridir. Bu genç tarihi şahsiyetleri dinleyelim ve alacağımızı alalım;
Uhut savaşına katılmak isteyen Hz. Rafi ile Hz. Semure, on beşinde oldukları için, ordudan geri çevrilecekler arasındaydılar. Fakat Hz. Rafi’nin iyi ok atmakla maharetli olduğu arz edildi. Bu esnada o da, kabul edilmek için uzun boylu gözükmeye çalışıyordu. Bu sebeple ayak parmaklarının ucuna basarak yürümeye gayret ediyordu. Rasülüllah bu hareketten çok hoşlandı ve ona müsaade etti.
Hz. Semure bunu duyunca:
“! Ben Rafi’den daha kuvvetliyim, bunu güreşerek isbat ederim, bana da müsaade edilsin dedi.
O’nun da isteği kabul edilip, hz. Rafi ile güreş tuttu. Ve onu mağlup ederek muharebeye katılma iznini aldı. ( Bu harb de çocuklar harbe alınmadığı için geri çevrilecekti. Veya geri çevriliyordu. Allah kendilerinden razı olsun.
Dini te’yit: Hz. Allah dilerse dinini te’yit için facir bir kimseyi de kullanabilir. Bunun en bariz örneği; Medineli münafıklardan Kuzman, Uhud da kahramanca çarpıştı. Kendisi tebrik edildiğinde, maksadının islam için çalışmak değil, Medine hurmalıklarını korumak olduğunu söyledi.
Kuzmanın kahramanca çarpışmasıyla alakalı olarak: “Muhakkak ki Allah, bu dini, facir bir kimse ile de kuvvetlendirir” buyurdu.
EFENDİMİZİN KATLETTİĞİ KÂFİR
Uhud harbinde, müşrik Ubeyy, peygamber efendimize karşı haddini aşarak hamle için yaklaştığında, Peygamberimiz s.a.v. Hz. Haris İbni Simme’nin mızrağını alıp ona fırlattı. Mızrak isabet etti ve kaburgalarını kırdı ve o meşhur atından düşürdü. Ubeyy;
“ Muhammed beni öldürdü” diyerek arkadaşlarına sığındı. Kan içine aktığı için Ubeyy’in yarası belli olmuyor ve bağırmasına rağmen kimse tarafından mühimsenmiyordu. Nitekim Mekke’ye dönerken, Selef mevkiinde öldü.
Aşağıdaki hadisede mümine aldanmaması için bir ders vardır: Bedir harbinde esir düşen Ebu Uzze, İslam aleyhinde konuşmamak şartıyla, beş kızına bakabilme talebi kabul edilerek serbest bırakılmıştı. Fakat sonra Uhud harbine de gelmişti. Bu harpte de yakalandı.
Ebu Uzze, bu defa zorla getirildiğini, bir daha aynı hataya düşmeyeceğini ve aleyh de bulunmayacağını beliğ ifadelerle allatmaya çalıştı. Yalvardı, yakındı ise de
Peygamberimiz s.a.v.:
- Yine Mekke’ye gidip “Muhammedi iki kere aldattım” diye böbürlenirmisin? Müslüman kendini bir yılan deliğinden iki defa ısırtmaz” buyurdu. Ve Ebu Uzze, Rasülüllah Efendimizin emriyle Hz. Asım tarafından katledildi. Müminlere verdiği sözü ihanet etmenin cezasını çekti. Düşmanlık yapmayacağına dair söz verip, serbest bırakılan bir harb suçlusu, ihaneti halinde, bu günde, aynı cezaya çarptırılmaktadır. Efendimiz s.a.v.’e eziyet verenler iflah etmezler ve cezasız kalmazlar mesele Ebu Lehep gibi;
Ebu Lehep, Bedir muharebesi mağlubiyetinden, üzüntüsünden yatağa düştü. Yakalandığı Adese hastalığından, her tarafı yara bere içerisinde kaldı. Hezimetten 7 gün sonra, kahrından ölüp gitti. Ancak ölüsü de ortada kaldı. Çünkü hastalığın tehlikesinden oğulları bile yanaşamadı. Uzaktan sopalarla tutularak bir çukura atıldı. Elbette Allaha ve rasulüne karşı haddini aşanlar er veya geç cezasını bulacaktır böyle biline! (Devam edecek)