
Türkler ve İslam
Mustafa Özyurt
Muhterem okuyucular! Türkler, dünyanın en eski, asil, büyük devletler kurup, pek çok meşhur şahsiyetler yetiştiren medeni milletlerindendir. Bu asil ve medeni milletin İslam la nasıl müşerref olduklarına göz atalım. Çünkü değer, İslam’la bütünleşmededir.
Nuh a.s.’in oğullarından Yafes’in Türk adlı oğlunun neslindendir.
Nuh a.s.’in oğlu Yafes mümin idi. Evladı çoğalınca, onlara reis olmuştu. Hepsi, dedelerinin gösterdiği gibi Allah Telalaya ibadet ediyordu. Yafes, nehirden geçerken boğulunca, Türk ismindeki küçük oğlu, babasının yerini tuttu. Gittikçe artan nesli Türk adıyla anıldı. Zamanla çoğalarak Asya’ya yayıldılar. Türklerin başlarına geçen bazı zalim hükümdarlar, semavi dinleri bozarak, onları puta taptırmaya başladılar. Bu gün Sibirya da yaşayan Yakutlar bunlardan olup, hala puta tapmaktadırlar.
Bilinen en eski Türk kavmi, Çinlilerin Hiongnu dedikleri milattan önce 3. Asrın başından itibaren tarih sahnesinde görülen Hunlardır. Bu kavmin anayurdu Tienşan’ın kuzey kesimiyle batıdaki Altay Dağları, Orta Urallar ve Hazar Denizinin kuzey hudutları içinde kalan vadiydi.
Türk kavimlerini toplayıp, imparatorluk halinde birleştiren ilk büyük Hun Hükümdarı Teoman Handır.
Hunlar, 378 yılı baharında Tuna’yı geçtiler ve Romalılardan mukavemet görmeksizin Trakya’ya kadar ilerlediler. Bu arada daha büyük bir Hun Kafilesi Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya yöneldi. Bu ikinci kol, güney Anadolu’dan Suriye’nin Akdeniz kıyılarına ve Kudüs’e kadar yıldırım hızıyla ilerledi.
Türk sözünü ilk defa resmi devlet adı olarak kullanan ve onu bütün bir millete ad vermek şerefini kazanan Göktürk Kağanlığı, Doğu Sibirya’daki Yakut Türkleriyle, batıdaki Oğur ( Bulgar ) Türklerinin bir kısmı dışındaki Türk asıllı bütün kavimleri kendi idarelerinde birleştirdiler.
Uygur Türkleri kâğıt ve matbaa kullandıkları için bazı kitaplarının günümüze kadar ulaştığı kaydedilmektedir.
8. asırla 13. Asır arasında yaşayan en tanınmış Türk kavimleri Uygurlar, Kırgızlar, Kıpçaklar, Karluklar, Peçenekler ve Oğuzlardı. Bu kavimler 9.ve onuncu asırda Müslüman tüccarlar vasıtasıyla İslamiyet’i kabul ettiler. Kıpçaklar, büyük Kıymet kavminin en önemli koluydu. On birinci asrın ikinci yarısında Sirderya Irmağının kuzeyindeki bozkırın önemli kısmına hâkim oldular. Moğol istilası sırasında esir alınan genç Kıpçak Türkleri İslam ülkelerine satılmışlardı. Bunlar; Bağdat Abbasi Halifesi, Türkiye Selçukluları ve Eyyübilerin hassa ordularında hizmet etmişler ve 1250 yılında Mısır’da asırlarca devam edecek olan Memlûk devletini kurmuşlardır.
Oğuzlar, Türk camiasının belkemiğini teşkil eden mühim ve en büyük koldur. Göktürkler, Selçuklular, Osmanlılar, Oğuzların birer koluydu.
Değerli okuyucularım, bu yazım da Türklerden bahsetmemde ki kastım muradım, geçmişimizi daha iyi tanımak içindir. İslam’da ırkçılık yoktur asla. Bu mana da Kuran” En mükerreminiz Allah’tan ittika edeninizdir” buyurmakla ırkçılığı tamamen yasaklamış ve üstünlüğün yerini beyan etmiştir. Ne mutlu bu şuurda olabilenlere. (Devam edecek)