Mustafa Özyurt

Tuğrul Bey

Mustafa Özyurt

Ailesinden, dini ve milli terbiye alan, mükemmel insan, âlim ve tesavvuf ehlinden destek alan, Tabeasının refah seviyesini yükseltir. Adil, vakur, cömert, cesur, samimi iyi ve yumuşak huylu olmak da iyi bir idareciye yakışandır. Tuğrul beyin hayatından biz bunları öğrenebiliriz. O halde Tuğrul Beyi tanıyalım;    Selçuklu devletinin kurucusu, Oğuzların Kınık boyundan selçuk Bey’in torunudur. Babasının adı Mikail’dir. Muhtemel 993 senesinde doğdu. Babası gaza akınında şehit düşünce dedesi Selçuk Bey’in yayınında büyüdü. Çocukluğu Cend de geçti. Büyük bir itina ile yetiştirildi. Ailesinden, dini ve milli terbiye alıp, mükemmel silah kullanmasını öğrendi. Dandanakan savaşını kazandı. Selçuklu devletini kurdu ve ilk Sultanı oldu. Abbasi halifesini Büveyhî zulmünden kurtardı. 1063 yılında vefat etti.

Dedesi Selçuk Bey’in amcası Aslan yapgu, Selçuklu aile reisi olmuştu. Beraberce Buharâ civarına indiler. Tuğrul ve Çağrı Beyler, Batı Karahan topraklarına hâkim olan İlig Nasır’ın hücumuna uğrayınca, Karahanlı hükümdarı Buğra han’ın ülkesine gittiler. Tuğrul Bey, karahanlılar ülkesine habsedildiyse de; Çağrı bey, Buğra Han’ın ordusunu yenince alınan esirler karşılığı serbest bırakıldı. Tekrar maveraünnehr’e döndüler. Arslan Yapgu’nun hapsedilmesi üzerine selçuklu ailesi Tuğrul ve Çağrı Bey’ler etrafında toplandı. İki kardeş ( Tuğrul ve çağrı beyler), ortak iktidar sistemiyle Selçuklu ailesinin lideri oldu. Liderlikleri, Karahanlı Ali Teğin tarafından şüphe ile karşılanınca, iki liderlik sistemi yerine amcaları Mûsa’yı Yapgu yapıp üçlü iktidar sistemine geçtiler.

1034 senesi sonbaharında Gaznelilerin müttefiki Oğuzlardan Şah Melik, Selçuklulara ani baskın yapınca zayıfladılarsada tekrar toplandılar. Tuğrul Bey, onbin kişilik bir kuvvet ile Gaznelilere aid Horasan’ı ele geçirdi. Gazneli ordusunu 1035 senesi Haziran ayında Nesa’da yendi. Gazneliler ile andlaşma yapıp, Nesa, Ferava ve Dihistanı ele geçirdi.

Tuğrul Bey ve diğer Selçuklu hânedan mensupları toprak sahibi olunca, diğer oğuz boyları ve kabile reisleri tarafında toplandılar. Tuğrul Bey, çok güçlenip bölgenin nüfusu yoğunlaştı. Selçuklular akınlar yaparak Gazneli Mes’ud’un ordusunu 1038 de Seras yakınlarında yendi. Zafer sonrası toplanan istişare meclisinde Tuğrul Bey, hükümdar ilan edildi. Bu kararın verilip ilanın gerçekleştiği 1038 senesi, Selçuklu devletini kuruluş yılı olarak kabul edilir.

Selçukluları maddi yönden güçlendiren, manevi olarak; halife, âlim ve tesavvuf ehlinden destek alan Tuğrul Bey’e aitti. Tabeasının refah seviyesini yükseltip orduyu, belli bir sisteme göre teşkilatlandıran Tuğrul bey, büyük tasavvuf âlimi Ebu Said Ebu’l-Hayr’ın duasını alıp, saltanatını tasdik ettirdi.

Halife’ye hizmet etmek şerefine kavuştu. Hac yollarını Bedevi taarruzundan korudu. Selçuklu hanedanı ile Abbasiler arasında evlenmeler münasebetiyle akrabalık kurdu. Tuğrul Bey, Halifenin kızı ile 1062 de muhteşem bir düğün merasimi ile evlendi. Bağdad da Şii Bûveyhiler ve sapık Fatımilere karşı mücadele edip, bölge de Selçuklu hâkimiyetini tesis etti. Büveyhi hükümdarını öldürerek, Bağdad ve sünni âlemini katliam ve tahripten korudu. Batı da Bizans topraklarına akınlarda bulundu. Erzurum-Hasankale’ye gelip, Malazgirt’i feth etmek istidiysede kışın yaklaşması üzerine kuşatmayı kaldırdı.

Dünyanın en büyük devletlerinden birini kurup, Türk İslam âlemine çok hizmet etti. Maveraünnehr’den Anadolu’ya, Irakdan Azarbeycan ve Kafkasya’ya kadar olan ülkede huzur ve emniyeti tesis etti. Ve pek çok ülkeye hâkimiyetini kabul ettirdi. Zirai vticari hayat gelidi. İktisadi hayat gelişip refah seviyesi yükselerek, muazzam bir şekilde tesis edilen devlet teşkilatı, kuvvetli temeller üzerine oturtuldu. Bu teşkilat devrinde ve sonra kurulan Türk ve İslam devletlerine numune oldu. Tuğrul Bey, yiğirmi beş sene adalet ihsan ve gazalarla geçen hükümdarlıkdan sonra, hastalık üzerine 5 Eylül 1063 senesinde, 70 yaşında Rey de Türbesine defn edildi.

Tuğrul Bey, adil, vakur, cömert, cesur, samimi iyi ve yumuşak huylu bir hükümdar idi. Sarayının kapısına ümid ile gelen hiç kimse boş dönmezdi. Müsamahakâr, affedici, son derece merhametli iyi bir Müslüman idi. Beş vakit namazını cemaatle kılmaya itina gösterirdi. Bağdad da yaptırdığı Sarayının yanına cami ve birçok ev ve hamamda yaptırmış, buraya Medine-i Tuğrul adını verilmiştir. Halkın ve ordusunun sevdiği ve tam bağlı bulunduğu bir hükümdardı.

Hamedan’a geldiği zaman, Baba Tahir adlı büyük veli ile sohbet ederdi. O dönemde Hemedan da üçü büyük zat vardı. Bunlar: Baba Tahir, Baba Cafer ve Şeyh Hamşad’dı. Bu üç zât, Hemedan şehrinin kapısında yer alan ve Hızır adıyla anılan bir tepenin yanında idiler. Sultan şehre girerken onları görünce bineğini durdurdu. İndi ve vezir Ebu Nasr’el-Kunduri ile onların yanına gelerek ellerini öptü. Baba Tahir, Sultan’a; “ Ey Türk! Allahın kulları ile ne yapacaksın?” diye sorunca, Sultan; “ Siz ne emrederseniz onu yapacağım dedi. Baba tahir; “ Muhakkak Allah adalet ve ihsan yapmayı buyurur”( Nahil suresi 90) mealindeki ayeti kerimeyi okuyarak; “Allahü Tealanın buyurduklarını yap” dedi. Sultan Tuğrul Bey ağlayarak; “ Öyle yaparım” dedi. Bab Tahir Sultanın ellerini tuttu ve “ Benden bunu kabul et “ dedi. Sultan da; “ Ettim “ dedi. Baba Tahir, parmağında bulunan ve yıllarca taktığı yüzüğünü parmağından çıkararak Sultanın parmağına taktı ve “ Adil ol “ dedi. Sultan katıldığı her savaşta o yüzüğü parmağına takardı.(T.g.t.Sult.s.398-Timur T. H. araş,prof.Dr.Y. YÜCEL. (Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları