Mustafa Özyurt

Tıp Medresesi Ve Şifahane

Mustafa Özyurt

Geçmişimiz, ecdadımız zamanın fenleriyle, sanatlarıyle ülkelerinin terakkı ve tealisi için hiçbir fedakarlıkdan kaçınmamışlar ve gelecek nesillerine hayat dolu hatıralar bırakmışlardır. İlim kültür, sağlık günün ihtiyaçları neyi icab ettiriyorsa onu yapmaya gayret göstermişlerdir. Yani Devleti Ali Selçukiden bahsediyoruz ki Misallerinide sizlere aktaralım:

Şifahane olarak yaptırılmış olan, çifte medrese olarak bilinen, Türkler tarafından inşa edilen on birinci büyük hastanedir bu şaheser eser.

Günümüzde Kayseri tıp tarihi müzesi olarak kullanılmakta olan şifahane, Anadolu’nun beşinci büyük hastanesi olarak bilinmektedir. Dönemde şifahane içerisinde, cerrahlar, göz doktorları, ruh hastalıkları koğuşları, akıl hastanesi bölümü ve eczane kısmı da yer almaktaydı. Yapılan düzenlemeler neticesinde, Gevher Nesibe Şifahanesi, 14 Mart 1982 tarihinde Erciyes Üniversitesi Tıp Tarihi Enstitüsüne tahsis edilmiş ve bu tarihten sonra tıp tarihi müzesi olarak düzenlenmiştir.

Melike Gevher Nesibe hanım, hernekadar hastalık çekmiş bir belaya mübtela olmuş isede ictimaı hayatta topluma, arkasından hayırlı bir eser bırakmayı ihmal etmez. Ebu Said Muhammed Hadimi k.s. hazretlerinin;

Kamil odur ki koya heryere bir eser,

Es Eseri olmayanın yerinde yeller eser, buyurduğu gibi oda bir eser bırakmıştır.

MELİK GAZİ

Melik Gazi, Kayseri’de kendi ismi ile anılan ve eşi tarafından yaptırılan Melikgazi Türbesinde yatmaktadır. Kayseri´nin fetih başarısından dolayı Halifelik makamınca kendisine “Melik” unvanı verilmiştir. Melik Gazi 1086 tarihinde, Kayseri’nin fethini gerçekleştirerek Kayseri Fatihi unvanını almış ve 13 Muharrem 1636 tarihli Şer-i Mahkeme Sicili´nde kayıtlı Padişah fermanı ile bu fetih ve unvan tasdik edilmiştir. Melik Gazi ya da Emir Gazi (ö. 1134), Danişmendliler´in ikinci hükümdarı ve kurucusu olan Danişmend Gazi´nin oğullarından biridir. Emir Gümüştekin Gazi, Melik Gümüştekin Gazi ve Melik Mehmet Gazi adlarıyla da tanınmıştır.

Anadolu’nun Türkleşmesinde büyük payı olmuştur. Zamantı kalesi yakınlarında hükümdarlığını sürdüren Danişmendli Meliki, Kayseri, Konya, Çankırı, Kastamonu, Antalya ve Urfa illerinin güvenliğini sağlamıştır.

“MELİK” ÜNVANI

Haçlı ordularına karşı büyük başarılar gösteren bu büyük kumandana Abbasi Halifesi ile Büyük Selçuklu Sultanı Sencer, “Melik” ünvanını vermişler ve çeşitli hediyeler göndermişlerdir. Bu hediyeler; 4 Türk bayrağı, Davul, Altın gerdanlık ve Asa’dır.

4 Türk Bayrağı’nın anlamı: bu bayrakları, hükümranlığın altındaki toprakların dört cephesinde dik ve islamiyetin gücünü buralarda ebediyen payidar eyle. Bayrak bağımsızlığın sembolüdür. Onlar burçtan inerse, seninde hükümdarlığın biter. Bunun için gücünü bunların gönderinde dalgalandır ve ayakta tut.

Davulun anlamı: Hükümdarlığını duyurman ve sesini yayman için bir işarettir. Eğer senin davulun ülkende gür ses verirse, başarın devam edecek demektir. Bununla ordularını topla coştur ve düşman üzerine korkusuzca yürü. Fethettiğin yerde sesini bu davulla yankılandır. Çünkü davul zaferin habercisidir.

Altın Gerdanlığın Anlamı: Servetin işaretidir. Güçlülük yalnızca kılıçla olmaz. Servetin de fazla olmalıdır. Çünkü halkının refahı ve rahatlığı bununla sağlanır. Sana bu altını bir sembol olarak veriyoruz. Bunun daha fazlasına sen kendi gayretinle ulaş ve halkını huzurlu kıl.

 Asa’nın anlamı: Asa, Kemal’in işaretidir. Emrindeki insanlara karşı yumuşak davran. Yaşlı insanların elinde olan bu asa, sana olgunluğun işareti olarak verilmektedir. Yaşlandığın zaman bile seni ayakta tutacak bu emaneti şimdiden eline al ve aynı zamanda ihtiyarlayacağın günleri de ihmal etme ona göre de hazırlıklı ol. Yaşlılık, insanın geçmişiyle muhasebesini yapması için bir fırsattır. Bunu iyi değerlendir. Halkına merhametli davran. Adil ol, haksızlık yapma!..

 Melik Gazi, tasavvuf ehli bir generaldir. Boş vakitlerinde kumandanlarıyla oturup, istişareler yapar, onlara askerlere ve halka karşı yumuşak davranmalarını tavsiye ederdi. “Allah’ın yolunda mücadele ve mücahede için yaşamak istediğini” söylerdi.

“Biz yumuşak yastıkta, sıcak döşekte ölmek için doğmadık.” Diye düşünen bu büyük kumandanın kabri, bugün kendi adıyla anılan Kayseri´nin Pınarbaşı İlçesi Melikgazi köyündedir.

Emir Melik Gazi Sultan; Türklerin Anadolu’ya girişi olan 1071 Malazgirt Zaferinden sonra Sivas, Malatya, Kayseri, Tokat, Amasya ve civarında (1071-1178) Danişmentli Beyliği’ni kuran Ahmet Melik Gazinin Oğludur. Asıl adı Seyyid Selahattin’dir fakat, tarihte aldığı unvan adlarıyla “Danişment Emir Melik Gazi Sultan” adıyla anılır. Ahmet Yesevi’nin Anadolu’ya gönderdiği 360 alperenlerden biri ve Horasan Erenlerindendir. Merzifon/Sarıköy’de bulunan Seyyid Battal Gazi Ocağı’nın şeceresine göre Emir Melik Gazi’nin Hicri Doğumu 435, Şahadeti 530, Ömrü 95 tir. Emir Melik Gazi, 1134 yılında dünyadan göçtüğüne göre 1039 yılında doğmuştur.

Seyyid Selahattin, Hüseyin Gazi’nin de 5. göbekten torunu, Hz Muhammed’in soyu ve Seyyid evladıdır. Kayseri’nin Pınarbaşı ile Pazarören arasındaki Melik Gazi Köyünde, Zamantı Kalesini Fethederken sağ bileğinden yaralanarak Gazi olmuştur. Ordu’nun Ayabastı ilçesine düzenlediği bir seferde, Kutlular’da Yaras mevkiinde yaralandığı; öteki komutanların askerlerine:” Yarısını asın, yarısını kesin!” şeklinde emir verdiklerini; Emir Melik Gazi Sultan’ın acilen Niksar’a götürüldüğü sırasında kanının damladığı yerlerin evliya olarak değerlendirildiği mahalle insanları tarafından anlatılmaktadır

1104-1134 tarihinde tahtta bulunan ve Beyliği döneminde Haclı’lara, Ermeni ve Rum’lara karşı kazandığı zaferler, onun Anadolu hükümdarları arasında mümtaz bir mevki elde etmesine sebep olmuştur. Anadolu’nun birçok illerinin tarihinde, Danişmendli’lerden ve Emir Melik Gazi’den övgüyle bahsedilmektedir.(Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları