Mustafa Özyurt

Taptığınız Ayağımın Altında

Mustafa Özyurt

Efendim! İlahi bir sırrın ortaya çıkması, insanlık adına hususiyle Müslümanlar için ne kadar önemli? Ve kişiler hakkında karar verirken ne kadar dikkatli olmalıyız, hataya düşmekten ne kadar kaçınmalı ve korkmalıyız? Zira bunların ciddi muhasebesi vardır. Öyle olunca, Şeyhi Ekber (k.s) hazretlerini anlatmaya devam edelim;
Şeyhi Ekber Muhiddini Arabî (k.s.)bir dağa çıkıp:
-Sizin taptıklarınız benim ayağımın altındadır; diye bağırmaya başladı. Bu söz üzerine zamanın uleması Muhiddin Arabî’nin (Allah benim ayağımın altındadır) dediğine hükmederek küfrüne; kail oldular ve idamına hükmettiler. Kabrini bile belli bir yere değil bir dağa yaptılar. Fakat Muhiddin Arabî Hazretleri bir sözünde:
- İza dehalessin il’ş-şın, fe zahara kabri Muhiddin (Sin şına girdiği zaman Muhiddin'in kabri ve muradı anlaşılır) demişti.
Aradan asırlar geçti (300) yıl. Yavuz Sultan Selim Han Şam'ı fethetti. Orada bu hadiseyi duyup Muhiddin Arabî’nin kabrinin nerede olduğunu sordu. Kimse Muhiddin-i Arabî’nin kabrinin nerede olduğunu bilmiyordu
Dağda koyun otlatmakta olan çobanlara kadar Muhiddin Arabî’nin kabrinin nerede olduğunu soruyor fakat kimseden mutmain bir cevap alamıyordu. Sadece çobanın bir tanesi:
— Efendim dedi, ben kabrin nerede olduğunu bilmiyorum. Fakat şurada bir yer var ki, oradan ne koyunların birisi bir ot yer ne de oraya bir hayvan basar. Oranın otları kendi halinde büyür ve zamanı gelince de kurur gider, dedi. Bunun üzerine Sultan Selim, oranın Muhiddin Arabî’nin kabri olduğuna karar verip kazdırdı. Baktılar ki, cesetleri olduğu gibi duruyor. Sonra O'nun niçin İdam edildiğini sordu.
Oradakiler:
— Sizin taptığınız benim ayağımın altındadır, dediği için idam edildiğini söylediler.
Bu defa; Sultan Selim Han, bu sözü nerede söylediğini araştırıp orayı da buldu. Orayı kazmalarını emretti. Kazdıklarında oradan bir küp altının çıktığını gördüler. Yavuz Sultan Selim şöyle söyledi:
- Hazreti Peygamberimiz, zamanın küfür meclislerine binaen «Dininiz paranız, kıbleniz kadınlarınız» buyurmadı mı? İşte Muhiddini Arabî de buna dayanarak, taptığınız ayağımın altında demekle, benim ayağımın altında altın var demek istemiş ama o zaman bunu kimse anlayamamış ve Hz. Muhiddin'i haksız yere idam etmişler, buyurdu.
Böylece Muhiddini Arabî’nin iki kerameti birden zuhur etmiş oluyordu; biri paranın yerini bildirmesi, biri de Yavuz'un gelip hadiseyi aydınlığa kavuşturması. Muhiddini Arabî H. 638 (M. 1240)'da vefat etmiş ve Şam'ın Kasiyon dağına defnedilmiştir.
Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim Hanımız, güzelce bir cami ve bir kenarına da Şeyhı Ekberin hususi türbesini yaptırmıştır. Elhamdülillah defalarca arkadaşlarımla ziyaret nasip olmuştur. Tavsiye ederim ziyaret edin.
Muhiddini Arabî idam edilmeden önce hücreye atıldığında aynı hücrede bir kişi daha vardı. Araların da şöyle bir konuşma geçti.
- ya imam sana üç şey sormak istiyorum.
- Sor bakalım.
- Sabır nedir?
- Ben şimdi nazar etsem şu kapılar teker teker açılır ve ben çıkar giderim.
Dedi ve kapılar açılmaya başladı.
- Fakat ben Allah c.c un beni bu şekilde imtihan etmesine tahammülüm sabırdır dedi.
- Peki, kanaat nedir?
- Ben şimdi nazar etsem şu yerdeki çakıl taşları altın ve gümüş olur dedi
Ve yerdeki çakıl taşları altın gümüş olmaya başladı.
- benim şu anda ne lambamda yakacak yağım nede yiyecek ekmeğim var ben ise bu halime şükrediyor ve sabrediyorum işte bu kanaattir.
- peki, fütüvvet (delikanlılık) nedir.
- Bu soruna yarın cevap vereyim diyor ve uyuyorlar.
- Soruyu soran zat rüyasında mahşerin kurulup herkesin hesaba çekildiğini görüyor. Muhiddini Arabî nin yanına gelen melekler şu müjdeyi veriyor sana azda olsa muhabbeti olan kişileri Allah c.c cennetine koydu diyor. Fakat Muhiddin-i Arabî dua etmeye başlıyor.
- Yarabbi ben sadece bana muhabbeti olanların değil. Beni sevmeyenlerinde cennete girmelerini istiyorum diye dua ediyor ve o zata dönerek.
- İşte fütüvvet (delikanlılık) budur der.
Allah şefaatlerine nail eylesin. İnşallah dualarımızda bizlerde böyle cömert olalım ki Peygamber efendimiz sav. İn de buyurduğu gibi “ duasında cömert olmayanın yapmış olduğu duanın Allah katında değeri yoktur”
Gül bahçesine girenler gül olmasalar da gül kokarlar Ama Allah dostlarının bahçelerine girenler kokularından istifade ederler ki, bu muhakkaktır. Hz. Allah o kokulardan hepimize nasip etsin. (Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları