Mustafa Özyurt

Talut'un Yaktırdığı Ganimet

Mustafa Özyurt

Diğer taraftan, Allâh Teâlâ insanlar arasında ictimâî dengenin kurulmasını birtakım sebeplere bağlamıştır. Bu itibarla insanların bir kısmı zengin, bir kısmı fakir, bir kısmı güçlü, bir kısmı zayıf, bir kısmı sıhhatli, bir kısmı hasta, bir kısmı mü’min, bir kısmı münkir olacak ki, bunlar arasında kurulacak alâkalar, insanların cemiyet hâlinde yaşayabilmelerini temin edebilsin. Tıpkı elektrik yüklü artı ve eksi kutuplar arasında kıvılcım (şerâre) ve enerji meydana gelmesi gibi, müsbet ve menfî insanlar arasında vukû bulan mücâdele ve muhârebelerde de, pek çok hikmetler bulunmaktadır. İşte yukarıdaki âyet-i kerîmeler ile ilâhî nizâmın bazı prensipleri anlatılmıştır.     

Tâlût, zaferden sonra elde ettiği bütün ganîmetleri yaktırdı. Çünkü Mûsâ a.s.’ın şerîatine göre ganîmet malı helâl olmadığı için yakılırdı.

Tâlût, Kudüs’e döndüğünde İşmoil aleyhisselâm ona:“–Cenâb-ı Hak sana müjdelediği zaferi nasîb etti. Haydi sen de verdiğin sözü yerine getir!” dedi.

Böylece Tâlût, kızını Dâvûd aleyhisselâm’a verdi.Tâlût’un vefâtından sonra Dâvûd a.s. hükümdar oldu. Bir müddet sonra da kendisine peygamberlik verildi. Böylece kendisine hem saltanat, hem de nübüvvet bahşedilen ilk peygamber oldu. Rûhî fazîlet ve mânevî kâbiliyet bakımından üstün kılındı. Âyet-i kerîmede buyrulduğu üzere, O’na dört büyük kitaptan biri olan Zebûr indirildi.

Ziyaretci grubumuzla İşmoil peygamberin türbesini ve Kanuninin Mescide çevirdiği mabedi gördük ve bu peygamberide orada ziyaret etmiş olduk. Davud peygamber zamanından kalma tarihi eser kalıntılarını bu vesileylede görmek mümkün oldu. Hatta, hz. Davudun Calutu mağlub ettiği muharebe sahasınıda o tepeden temaşa edince, kendinizi o tarihin derinliklerine götürmemeniz gayri kabil…

Dâvûd aleyhisselâm hayâtı boyunca adâletle hükmetti. Tebdîl-i kıyâfet ederek halkın arasına karışır, yaptığı icraatlerden ve gidişâtından memnun olup olmadıklarını ve hakkında neler düşündüklerini soruştururdu. İdâresi hakkındaki suâllere menfî cevap veren ve şikâyetçi olan kimse bulunmazdı. (Kurtubî, Tefsîr, XIV, 266) Bütün halk, kendisine itâat etmişti.

Âyet-i kerîmede buyrulur: “Rasûlüm! Onların söylemekte olduklarına sabret ve kuvvet sâhibi kulumuz Dâvûd’u hatırla! Doğrusu O, dâimâ Allâh’a yönelen bir kimseydi.” (Sâd, 17) (Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları