Mustafa Özyurt

Sende su varsa

Mustafa Özyurt

Bir insana bir hizmet verilirse kendine güvenmeli. Bir kısım hadiselerden ders çıkartmalıdır. Bu konu da büyük âlim Hadimi (k.s.)nun karşılaştığı şu durum bize gereken dersi vermektedir.
Büyüklerimden işittim. Hadimi merhumu, ilmini ikmal ettikten sonra Hocaları, Talebe okutmak üzere Hadim’e gönderiyorlar. Yolda Hadim’e doğru gelirken, biraz düşünceli. Acaba bu Hoca efendilerin emirlerini nasıl yerine getireceğim?, nasıl talebe temin edeceğim ?, Hadim sapa bir yer, kimseyi tanımıyorum. Bu derin düşünceler içerisinde dalgın bir vazıyette giderken, öğle namazı vakti gelir. Abdest almak için su arar.
Ama suyu bulamaz. Sonra teyemmüm için karar verir. Biraz oturur. O esnada, yükseklerden uçan güvercin kuşlarının bir yere indiklerini görür. Ve teyemmüm almadan oraya varıyor ki, çok güzel pınar var. Orada abdest alıp namazı kıldıktan sonra, dinlenme esnasında şöyle derin bir tefekküre dalar!
Ben niye merak ediyorum nasıl talebe temin edeceğim diye. Bak şu kuşlar, suya ihtiyaçları olduğu zaman bu sarp yerde suyu bulabiliyorsa, insanlarda manevi bir su olan ilme ihtiyaçları olduğu zaman, ilme susayanları gelir, beni bulurlar. Yeter ki bende onların ihtiyaçlarına cevap verebilecek su olsun, diye düşünmüş. Ve Hadimi K.S. bu gördüklerinden aldığı ibret dersi ile Dini Celili İslama gecesini ve gündüzünü katarak ve az uyuyup çok çalışarak hizmetini devam ettirmiştir.
Evet, yeniden bir aşk ve şevkle Hadime gelir. İnkıraza uğramış ulumu Arabiyeyi tekrar büyük gayretlerle ihya ediyor. Osmanlı tarihin de bu Ulumu Arabi’yeyi inkıraza uğradığı dönemlerde canlandıran Zattan biri Hadimi merhumdur diye nakledilmektedir.

TALEBESİ AHMET EFENDİ GÜLÜYOR
Profesör Ramazan AYVALLI Beyden dinlemiştim. Günlerden bir gün Hazreti Hadimi K.S. ders esnasında, Hz. Musa a.s. ile Hızır a.s. dan bahsediyormuş. Yani İlmi Ledün ile alakalı Musa a.s. ile Hazreti Hızırın yolculuğu ve bu yolculuktaki karşılaşılan hadiseler ki, kuranı kerim bunu beyan ediyor… Bu mevzuu Talebelerine işliyormuş. Fakat talebeler içerisinde Ahmet Efendi diye biri varmış. Hazreti Hadimi konuşurken zaman zaman gülermiş.
Hadimi merhumun bu durum gözünden kaçmamış. Ders nihayete erince. Hadimi, zaman zaman gülen Ahmet Efendiye; Ahmet Efendi sen kal demiş ve diğer Talebelere çıkmaları için izin vermiş. Hz. Hadimi, Ahmet Efendiye!
Ahmet Efendi Evladım ben ders anlatırken sen zaman zaman gülüyordun.Yoksa ben ibareyi yanlışmı okuyordum?. İbareyi yanlış okuyabilirim. Hatam varsa şimdi söyleyebilirsin. Arkadaşlarıyın yanında bunu yapman doğru olmadı buyurmuş.
Ahmed Efendi demiş ki; Hocam siz ibareyi çok güzel okudunuz. Ben sizin hatanızı bulmuş değilim. Gülmeme sebep:
Siz derse başladığınızda Hazreti Musa ile Hızır Aleyhisselam teşrif ettiler. Onlarda sizin dersinizi dinliyorlar idi. Siz, o ikisinin sefer esnasında aralarında geçenleri anlatırken çok hoşlarına gidiyordu. Gayet güzel anlatıyordunuz. Onlarda sizin gayet güzel anlattığınızı dinleyince ve yeri geldikçe “Be mübarek sanki yanımızda mıydın? Sanki bizimle berabermişsin gibi, ne güzel anlatıyorsun diyorlardı. Bende onların size karşı her mukabelelerinde o hal hoşuma gittiği için gülüyordum demiş.

Bunun üzerine Hz. Hadimi demiş ki, evladım Ahmed Efendi; Hazreti Hızır ile beni de görüştüremezmisin?
Ahmed Efendi; İzin verirlerse olur Efendim demiş. Ve bir ara Hz. Hızır ile görüştüğünde Hadimi merhumun görüşme isteğini nakletmiş.
Hızır a.s. buyurmuş ki: O, yanık Kahve içiyor. Yanık bir şey yemek ve içmek ise Şer’i şerife göre haramdır. O, yanık Kahveyi terk edecek. Zira onun tesiri kırk günde geçer. Ondan sonra görüşebiliriz demiş.
Hazreti Hadimi’ye Ahmet Efendi bunu nakledince; Hadimî!
Yahu Ahmed Efendi, “Kahveyi içmesek ne çıkar. İçmeyiveririz, Yeter ki görüşelim demiş. Bu ne büyük manevi devlet, bu ne büyük nimet. Büyüklerin hallerinin her satırında ne büyük sayısız manalar var. Onu idrak edenlere ne mutlu. (Devam edecek)
 

Yazarın Diğer Yazıları