Mustafa Özyurt

Sarıkamış Şehitliği

Mustafa Özyurt

Rusya’nın I.Dünya Savaşı’nda Doğu Anadolu’daki işgalini önlemek için Osmanlı Devleti tarafından gerçekleştirilen Sarıkamış Harekatı sırasında, 90,000’i aşkın şehit verildi. Bu yüzden Sarıkamış bizim Çanakkale’miz kadar önemsenmesi gereken bir yerdir. Kars’ın Sarıkamış ilçesinde her yıl düzenlenen törenlerle şehitler anılıyor. Ancak ne yazık ki ülkenin ücra bir köşesinde olduğu için pek fazla hatırlandığı yok. Kars Kalesi’ne çıkın, şehrin manzarasını görün.      

Kimler geçmedi ki bu dünyadan;  fatihi yetiştiren büyük ilim adamı Akşemseddin hazretleri 1459 tarihinde, 1475 senesinde ise büyük ilim adamı Ali kuşcu, İstanbulda vefat etti. Fatih Sultan Mehmet Han zehirlendikten birkaç gün sonra 3 Mayıs 1481 Perşembe günü İstanbul Gebze yakınında Hünkarçayırı denen yerde ikindi vaktinde vefat etti. Yanı rahat döşeğinde değil!!.. Daha bunlar gibi niceleri….yani bizde faniyiz unutmayalım.

ŞEHZADELER, PADİŞAHLAR YETİŞTİREN ŞEHİR

Biz tarih hatıralarımızaTrabzon Ayafofya Camii’nden devam edelim: Hz. Fatihin Trapzonu fethiyle camiye çevrilen bu eser Fatih Sultan Mehmet Hanın Vakfıyesidir. 1964 senesinde restore edilerek müze haline getirmişler. Ve 2013 tarihinde tekrar aslıyetine döndürülerek cami yapılmıştır bu tarihi eserimiz elhamdülillah Dua ve temennilerimiz odur ki, İstanbul Ayasofyamızın yakın tarih de camiye çevrilip İslam aleminin hizmetine sunulmasıdır. Ayasofyayı sadece namaza kılma yeri olarak düşünmemek lazım. Sonsuz şükürler olsun Cami olarak asli hüviyetine kavuştuğunu gördük. Bundan sonra yorumu siz kıymetli okuyuculara bırakıyorum.

AMASYA; Medeniyet tarihimizde bize kültürel zenginlikler bırakan Osmanlı ecdadımız, bu ipek Yolu üzerinde anlatılması güç izler bırakmışlardır. Osmanlı coğrafyasında Şehzadeler, Padişahlar yetiştiren, nice ulema, hukema, suleha ve Allah dostlarını sinesinde barındıran en güzide şehirlerimizden biridir Amasya. Buranın manevi dinamiklerini öğrenelim ve fatihalar gönderelim istedik. Ve buradaki manevi iklimden istifade edebilmek için Amasyadayız.

Yeşilırmak vadisi Harşena Dağı eteklerine kurulan Amasya, 7 bin yılın üzerindeki eski tarihi boyunca bilim adamları, sanatkârlar, şairler yetiştirmiş, şehzadelerin eğitim gördüğü bir şehir olmuştur. 13 veya daha fazla Osmanlı Şehzadelerinin yetiştiği ve bunlardan 6 tanesinin padişah bile olduğu bir kadim şehrimizdir. Mesela hz. Fatih ve Yavuz S. selim Han gibi cennet mekan sultanlarımızın o makama gelmelerinde zahiri ve batını manada en müessir coğrafyadır Amasya.

Neden bu Şehzade ve Sultanlarımız, ağırlıklı olarak buralarda yetiştirilmiş ve idari manada kendilerini buralarda yetiştirmişlerdir!?

Bu hususu kısaca şöyle açıklayabiliriz:

Tarihe şahitlik etmiş şehirlerden birisi ve oldukça zengin bir tarihe sahiptir. Amasya’ya giden herkesi gezip görmesi gereken tarihi yerler oldukça fazladır. Amasya’nın tarihi eserleri, müzeleri, kaleleri, Amasya camileri, Amasya evleri, köprüleri ve Amasya’nın diğer tarihi yerleri ile herkes tarafında gidip gezilecek bir şehirdir.

AKBİLEK HAZRETLERİ(BAHŞİ HALİFE)

Amasya’nın manevi değerlerinden biriside Akbilek hazretleridir. Anadolu da yetişen velilerden, Akbilek Bahşi Halife adıyle tanınırdı. Amasyaya bağlı Taşova’nın Uluköy (Sonusa) kasabasında doğdu. Doğum tarihi bilinmemektedir. Önce memleketinin alimlerinden ders aldı. Sonra da zamanın büyük alimlerinden  ilim tahsıl etti. Daha fazla ilim sahıbi olmak maksadıyle arab ülkelerine gider. Burada İmam-i Suyuti, Şeyhulislam Zekeriyya Ensari, Şemseddin Muhammed Sehavi gibi büyük alimlerden de muhtelif dini ilimler tahsıl eder.  Ayrıca tasavvuf büyükleriyle  görüşüb, onların sohbetlerinde manevi hallere ve makamlara yükselir.

Fıkıh ve tefsir ilminde söz sahıbi ve tefsirlerin çoğunu ezbere bilirdi. Osmanlı İslam alimlerinin en büyüklerinden olan Müftiyi’s-sekaleyn ibni Kemal Paşa Bahşi Halifeden tefsir ilmi okuyub hadisi şerif ilmini tahsıl edenlerdendir.  Tefsir, hadis ve fıkıh gibi yüksek dini ilimleri talebelerine talim eder, ayrıca insanlara vaaz ve nasihatlar eder din ve dünya saadetinin yollarını gösterirdi. Sultan II.Bayezid ve Y. S.Selim zamanın alim ve velilerinin büyüklerindendir. 300 den fazla eseri olmakla beraber güçlü bir tarihçi, edib ve kuvvetli bir şairdir.

Sohbetlerinde bazı ayeti kerimelerin fazıletleri hakkında söylediği sözler için” Levhı mahfuz da böyle yazılı olduğunu gördüm” der  ve izah ederd. Bir gün camide vaazında abdest almanın fazıletlerini anlatırken; Alınan abdest sularının fazıletinden bahsederek, alınan abdest suyu ile günahların döküldüğünü söyledi. Ve kıyamet gününde Peygamber Efendimiz s.a.v.in ümmeti abdest azalarının parlaklığından, nurundan belli olacak alamettir der. O esnada vaaz ederken cemaat arasında bulunanlardan birinin kalbine, bu nasıl olur diye itirazi bir düşünce gelir.

Tam o zaman, Bahşi Halife kollarını sıvayarak dirseklerine kadar kollarını havaya kaldırdı ve;” böyle olur” diyiverdi. Cemmaat, Bahşi Halifenin kollarından nur fışkırdığını gördü. Hatta inandığımız ve orada yaşamakta olan bir arkadaşımızın ifadesine göre; Aha böyle diyerek kolunu uzattığını ve kolunun nerdeyse karşı duvara değdiğine bile şahit olmuşlardır der. Bu yüzden AKBİLEK lakabı verilmişdir. Aziz vatanımız böyle güzel insanlarla doludur elhamdülillah.

Çok talebe yetştirib, sohbetlerle beraber kitablarda yazmıştır.(1523.h.930 tarihinde Amasya da v.etmiştir. Medrese de ilk ders kabri başında yapılır. yani alimler halledemedikleri dini meseleleri kabrinin başında ziyaret edib, rabıta yaparak cevab alırlardı.

Receb Maraşlıoğlu beyefendi de bu zatı ziyarete gelir ve derki, bir fatiha üç ihlas okuyalım deyip içeri girer fakat oradan ayrılamaz. Ve der ki, bu mübarek zat bize ihlas ve fatihayı kafi görmediler, birde Yasin-i Şerif okuyalım deyib Yasin-i Şerifi okuyarak buradan ayrılırlar.  Ruhları şadolsun diyelim.   (Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları