Mustafa Özyurt

Saltanatın şükrü, adalettir

Mustafa Özyurt

İnsan, neyin şükrünü nasıl yerine getirmeli, ne nispetle değer kazanır, elde elttiği nimetlerin, makamın, imkânların şükrünü ne derece yerine getirebiliyor? Gibi sorulara kendi kendini hesaba çekmelidir hesap günü gelmeden. Sultan Sencer merhum bunu iyi bilenlerden idi. Sultan Sencer, bir gün devlet ileri gelenlerinden birkaç zatla at üstünde seyahat ederken, ansızın karşısına perişan kıyafetli bir derviş çıkıverdi. Bakışları çok keskin, alnı açık, duruşu vakur idi. Sultanın önüne geçip Allah’ın bunca lütuf ve nimetlerine karşı şükretmesini hatırlatır ölçüde birkaç cümle sarfetti. Sultan, onu dikkatle dinledikten sonra, sordu: “Neyin şükrünü nasıl yerine getirmeliyim?”
-Derviş aynı ciddiyetle ona şu cevabı verdi:

“ Allahın senin üzerinde birçok lütuf ve ihsanları var, ama bunlardan on tanesi çok önemlidir. Önce onların şükrünü eda etmelisin!”
Sultan; “O on hikmeti hatırlatır mısın?” dedi. Derviş; “O halde beni can kulağıyla dinle:
1-Saltanatın şükrü, adalettir. Bir hükümdar adil olduğu nispette değer kazanır.

2-Geniş bir mülkün şükrü, halkın malına, ırzına ve şerefine göz dikmemektir. Milletin malına ve ırzına göz diken, onların haysiyet ve şerefiyle oynayan bir sultan, felaket çığrını açan bir bedbahttır.

3-Baş olmanın şükrü, halka inanarak hizmet etmek, onların huzurunu sağlamak ve haklarını korumaktır.

4-İkbal ve saadetin şükrü, fakirlere acımak, kimsesizlerin elinden tutmaktır.

5-Beytü’l-malın zenginleşmesinin şükrü, onu sadece hak edenlere ve lüzumlu yerlere harcamaktır.

6-Kudret ve izzetin şükrü, zavallıları ve güçsüzleri yerine göre bağışlamaktır.

7-Güçlü bir orduya sahip olmanın şükrü, onların ezici kuvvetini milletin selameti, devletin bekası, din ve devlet düşmanlarının kahredilmesi yolunda kullanmaktır.

8-Ülkenin bayındır hale gelmesinin şükrü, halkın sosyal haklarını gözetmek, iş sahasını genişletmektir.

9-İlim ve maarifin şükrü, ahlaklı, terbiyeli, bilgili bir nesil yetiştirmektir.

10-Beden ve ruh afiyetinin şükrü, günlük ibadeti kusursuz yapmak, Allah adına konuşmak, O’nun adına alıp-vermek, O’nun için sevmek ve sevmemektir” dedi.
Sultan Sencer’in bu on öğütten çok memnun kaldığını yine tarihçiler kaydetmekte ve bunların altınla, bir levha üzerine yazdırıp, sarayın dikkati çeken bölümüne konulduğunu bildirmektedirler. Sultan Sencer’in teşvikleri ile Horasan, bütün İslam dünyasına ve bu arada Anadolu’ya devamlı şekilde dîn ve ilim adamı sevk eden bir merkez olmuştu. Sencer zamanında Selçuklu devlet teşkilatı da en sağlam halini almıştı. Meyyafafârikîn bölgesi halkının, maruz kaldıkları Bizans istilasından kurtulmak için Sencer’e gönderdikleri feryadname ve bu büyük Sultan’ın Bizans İmparatoruna gönderdiği mektup günümüze kadar gelmiştir. Allahın rahmeti üzerlerine olsun. (Devam edecek)

 

Yazarın Diğer Yazıları