
Ruhsat Ve Azimet
Mustafa Özyurt
Azimet; kesin karar ve niyet: Fıkıh terimi olarak kulların özürleri göz önüne alınmaksızın üzerlerine önceden farz kılınan fiil”lere verilen addır. Yani asıl ve genel olan bir hüküm olup umumu ilgilendiren, her mükellefin uymak zorunda kaldığı esastır.
Ruhsat; Kolaylık, müsaade anlamınadır. Usul-ü fıkıhta; kulların özürlerine binaen kendilerine kolaylık olmak üzere, ikinci derecede meşru kılınan şey. Yapılması caiz yani müsaade edilip zorluğu kaldırmayı amaçlar. Ruhsat hususidir. Fertlere bakıp, umumu bağlamaz. Bunun birçok sebebleri olup, mesela; zaruret, meşakkat, güçlük, özürlü olmak, tehlike gibi durumlar bunlardandır.
Azimet ve ruhsat konusunda İmam-ı Şa’rani:”Dine muhatab olan insanlar bedenen ve îmânen ya güçlü veya zayıftırlar. Din, güçlü olanlara azimet, zayıf olanlara ise ruhsatla hükmeder. Mesela; ezanın abdestli okunmasıyla ilgili rivayet, azimeti, abdestsiz okunabileceği şeklindeki rivayet ise ruhsatı bildirir. “Allah’u Taala azimetlerini yapanı sevdiği gibi, ruhsatlarını işleyeni de sever.”h.ş.)
Takva ve üstünlük azimettedir. Nitekim hak ve hakikatı söylemek her zaman için geçerli olan bir azimettir. Ancak tehlike gibi bir duruma maruz kalınması halinde susmak ise ruhsattır.
Hz. Hadimi, Berika-i Mahmudiyesinde Azimet ve Ruhsatı açıklarken;
Hadisi şerifden anl aşılan: Dini emirlerde azimet de var ruhsat da var. Ruhsatlar zaruri zamanlarda kolaylık içindir. Mesela seferi zamanlarda, hastalık halinde, unutmadan dolayı, cehaletten dolayı umumi belalardan vs. den dolayı umuru diniyyede ruhsatlar vardır. Yapılmasında zorluk ve meşekkat olanlar da ruhsat vardır.
Kışın soğukta mest üzerine mesh yapmak gibi. Unutulmaması lazım gelen bir şey varsa oda her amel ruhsat değildir. Azimet, takva erbabının yoludur. Bütün İmamlar amellerde azimetle ittifak etmişler. Ama müctehit imamların bazıları ruhsata cevaz vermişlerdir. Masıyeti (Allaha karşı gelmeyi) terk sevimlidir. Yani ruhsatlar masıyet işlemekten sevimlidir.
İktisat, sadece mal ve parada olduğu düşünülmemelidir. İktisat, zamanın değerlendirilmesin de ve sıhhatin korunmasında da vardır. Mesela Rasülullah s.a.v. Ebu Abdullah ibni Ömer r.a.ya; “Abdullah Kur’anı Kerimi her ay hatmet” buyurmuş. O ise, Ya Rasülellah benim gücüm daha fazlasına yeter der.
“O zaman yedi günde oku “ buyurmuşlar. Ve bundan daha aşağı ziyadeleştirmesini istememişlerdir. Rasülullah s.a.v. in en fazla bir ayda (her ay) hatim etmede kasdı, hakkı verilerek yani güzelliği muhafaza edilerek, usulüne uyularak okunmasını istemektedirler. Bazı büyüklere has olan haller bundan istisnadır.
Yine Rasülullah s.a.v Efendimiz: Kuvvetli mü’minin zayıf mü’minden Allah Tealaya daha sevimli olduğunu haber vermiştir. Zira zayıf sıhhatini koruyamadığından kuvvetli mü’min sıhatli olduğundan her halükarda daha verimli olur hem kendisi ve hem de başkaları için. (b.s.182) (Devam edecek)