Mustafa Özyurt

Rasül Ve Nebinin Gönderilmesi

Mustafa Özyurt

Resûl, Allah tarafından kendisine kitap gönderilmiş peygamber demektir. İman esaslarından biri de peygamberlere inanmaktır. İnsan kendi çabaları ile eğitim ve öğretimi ile peygamberliği elde edemez. Allah c.c., peygamberliği dilediğine verir. Yüce Allah’ın, kullarına hak yolu göstermek için gönderdiği ilk peygamber Hz. Âdem (a.s), sonuncusu Hz. Muhammet (s.a.v) ve bu ikisi arasında gelip geçen peygamberlerin hepsinin hak olduğuna, Allah tarafından gönderildiğine inanmak farzdır.
Nebî, Allah tarafından kendisine kitap gönderilmemiş, fakat önceki peygamberlerin şeriatını tebliğ ile mükellef peygamber demektir.
"Peygamber" kelimesi Farsça bir kelime olup, haber getiren manasınadır. Kur’an-ı Kerîmde peygamber kelimesinin yerine Resûl ve Nebî kelimeleri geçmektedir. Hadimi merhum bu mevzuda şu izahları yapmaktadır:
Rasüllerin (salevatüllahi aleyhim ecmeîn) hazeratının gönderilmesinin hikmeti, Ahkâmı İlahiyeyi insanlara tebliğ etmektir. Rasülullah s.a.v. den yapılan bir rivayete göre 224 bin Peygamber gönderilmiştir. 313 ü RASÜL olduğu söylenmektedir.
Denilmiştir ki: Peygamberler, sadece BEŞER’den değil CİNNİ’lerden de cinnilere gönderilmiştir. Buna delil: Enam s.a.130 da: “Ey Cinniler ve insanlar, size sizden rasüller gelmedimi?”. Bu ayeti celileden anlaşılan, her iki kavimden de kendi cinslerinden kendi aralarında Rasüller gönderilmiş olmasıdır. (b.s.258)

RASÜLÜLLAHIN İSTİĞFARI VE NUH A.S.

Değerli kardeşlerim! Dünya hayatında, hangimiz iyi, kötü veya güzel çirkin, günah ve sevaplarla karşılaşmayız ki?. Rasülümüzün her şeyde bize ders verdiğini unutmamalıyız. Günah işlemekten masum olduğu halde neden istiğfar etmektedir sevgili rasulümüz, hiç düşündükmü? Hazreti Hadimi bu hususun ehemmiyetini hadisi şerif ve ayetler ışığında şöyle açıklamaktadır;
Seyyidi Saadat s.a.v.buyuruyor ki: “Benim elbette kalbimin üzerine bulutlanma olur. Ben hemen Allah Tealaya her gün yüz istiğfar ederim”.
Burada, hâşâ Peygamber efendimizin kalbinde ne bir şüphe ve nede bir vesvese, ikisi de yok. Buradaki buluttan murat; Cenabı Hakkı müşahede de kalbin zuhulü (kalbin unutmaması, yani kalbin devamlı Mevla’yı müşahede etmesini murat etmiştir. Ve ya murat edilmiştir. Ve ümmeti ile ve gayrisi ile risalet hazırlığı ile meşgul olduğu için, kalbin zikre müdavemeti (devamlılığı ) murad edilmiştir. Ve ümmeti Muhammede talim için (yani ümmetine her gün istiğfar etmelerini öğretmek için) istiğfara devam etmiştir.
Bunun gibi: Enam süresi a.35 de Allah Teâlâ Rasülullah s.a.v. hakkında: ”Eğer Allah c.c. dileseydi onların hepsini hidayet üzere kılardı. Habibim sen o cahillerden olma” buyurmuştur.
Nuh a.s. içinde: Hud suresi a.46 da “Ya Nuh, kendisiyle senin için yani kendisini bilmediğin bir şeyi, senin olmayan ilmi benden isteme. Ben sana vaaz ediyorum cahillerden olmaman için”.
Hâşâ, her iki Peygamberden de cehalet düşünülemez. Burada murat edilen, cehli isbat için değil, umur da (işlerinde) cahillere benzememeye vaazdır. Rasülullah s.a.v ile alakalı ayeti celilede murat ümmetidir. Cahillerden olmamalarına vaaz kast edilmiştir. Çünkü rasüller günahlardan masumdurlar. Günahlardan masum olan cahil olmaz. (b.s.260)

RASÜLULLAH S.A.V.UNUTURMU?

Rabbimizde unutma sıfatı yoktur. Lakin rasülünede, rasülünün güzide sahabelerine ve tasavvufda belli, hususi bir dereceye sahip KUTUB ünvanına ermiş ve evliyaullahdan yüksek makamların sahipleride o sıfatından nasiplerini almışlardır. Fakat Rabbileri onlara unutmalarını murat ettiği şeyi, dostlarına unutturmaktadır.
Bu mevzuyu da Hadimî şöyle ifade ve izah etmektedir;
Rasülullah s.a.v. unutmaz. Nitekim kendisi bunu”Ben unutmam ama unutturulurum” buyurmuştur. İlim sahibi Eshabı, Kutub ve Makamatı Aliye de (manen yüksek makamlarda) olanlar için de sehv ve nisyan (unutmak) men olunmuştur. (b.s.263) (Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları