Mustafa Özyurt

Osmanlılar Dönemi Mescidi Nebevi

Mustafa Özyurt

Mescidi Nebevi de, zamanla genişletme faaliyetleri görüldü. İlk ciddi genişletme, Hz. Ömer (r.a)'in hilâfeti zamanında yapıldı. Resulullah (s.a.s)'ın hanımlarının odaları olduğu gibi kaldı. Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer vefat ettiklerinde Peygamber (s.a.s)'ın yanına defnedilmişlerdir.
Hicretin yirmi dokuzuncu yılında Hz. Osman (r.a), mesciti yeniden inşa ettirdi. Duvarları süslü taş ile yeniden örüldü. Taş sütunlar kullanılarak mescitin bir kısmının üzeri kapatıldı.
Emevîler zamanında, Medine Valisi Ömer b. Abdülaziz eliyle mescit yeniden inşa ettirildi. Peygamber (s.a.s)'in hanımlarının odaları Mescide katılmıştır (İbn Sa'd, a.g.e., I, 399). Resulullah (s.a.s)'in kabri şerifleri Hz. Âişe (r.anh) validemizin odasında bulunduğu için bu odanın sadece bir bölümü mescite dâhil edildi.
576 (1180) yılında en-Nasır Lidinillah, Resulullah (s.a.s)'den kalan değerli eşyayı muhafaza etmek için mescitin sahnında kubbeli bir oda yaptırdı. Hz. Âişe (r.anh)'ın sakladıklarından bulabildiklerini buraya koydu. Bunlar; Resulullah (s.a.s)'ın vefat ettiği zaman giymekte olduğu çuhadan yapılmış rida ve izar, atlas kumaş ile işlemeli şal bir cübbe, Bürde-i Saadet, seccade, sancaklar, bir kısım resmi evrak ve Ashabdan bazılarına ait bir takım eşyadan ibaretti.
Osmanlılar döneminde Mescidi Nebevî'nin bakımı titizlikle yerine getirilmiş ve tezyin edilmiştir. I. Mahmud, Ravza-ı Mutahhara'nın üzerinde bulunan kubbeyi yenileyerek, koyu yeşile boyadı. Bundan dolayı bu kubbe, Kubbetu'l-Hadra (yeşil kubbe) adıyla anılır.
Mescit, Abdulmecid tarafından yeniden inşa edilmiştir. Abdulmecid'in bu iş için seçtiği ustalar, Akik vadisinde bulunan Hedab denilen kayadan sütunlar ve taşlar kestiler. Mesciti parça parça inşa etmeye başladılar. Yani bir kısmını yıkıyor, yerini hemen yapıyorlardı. 1849-1861 yılları arasında on iki sene süren inşa çalışmaları ile mescit yeni baştan inşa edildi.
Mescid-i Nebevî'nin Fazileti: Mescidi Nebevi, Mescidi Haram ve Mescidi Aksa'dan sonra, yeryüzündeki mescitlerin en faziletlisidir. Bu konuda Resulullah (s.a.s)'den birçok hadis varit olmuştur. Mescidi Nebî'de, bir bölüm vardı ki, Resulullah (s.a.s) burayı Cennet bahçelerinden bir bahçe olarak nitelemiştir. Ayrıca minberini de aynı şekilde vasıflandırmıştır. Bir hadiste şöyle denilmektedir:
"Resulullah, bir hurma kütüğüne yaslanarak hutbe okurdu. Ashabdan biri şöyle dedi: "Ya Resulullah! Senin için bir şey yapalım ki, cuma günü üzerine çıktığın zaman insanlar sizi görsün ve hutbenizi duyabilsinler" dedi. Bunun üzerine Resulullah; "olur" dedi. Üç basamaklı bir minber yapıldı.
Resulullah (s.a.s)'ın isteği veya ashabın, cemaatın kalabalıklaştığını ve arkadakilerin hutbe okurken onu göremediklerini bildirmeleri üzerine üç basamaklı bir minber yapılmıştır. (Buhârî, Cuma, 26).
Daha önce yaslanıp hutbe okuduğu kütüğü geçince, kütükten on aylık gebe devenin inlemesi gibi iniltiler gelmeye başladı. Resulullah onu eliyle meshetti ve ses kesildi (Buhârî, Cuma, 26). Resulullah (s.a.s), bu minberin üzerine çıktığı zaman şöyle demişti:
"Evimle minberimin arası Cennet bahçelerinden bir bahçedir ve minberim de Cennet bahçelerinin üzerindedir (A. b. Hanbel, II, 36, 450, 534).
Diğer bir hadis de; "Evimle minberimin arası, Cennet bahçelerinden bir bahçedir ve minberim havzımın üzerindedir" (A. b. Hanbel, II, 236) şeklindedir. Minber hakkındaki başka bir hadis-i şerifte de şöyle buyurulmaktadır: "Minberimin ayakları Cennet üzerindedir" (A, b. Hanbel, Nesaî, 8).
Bu hadisler, Mescidi Nebevî'nin, Resulullah'ın minberi de dâhil olmak üzere, minberi ile evi arasında kalan bölümün Cennet bahçelerinden birisi hükmünde olduğunu teyit etmektedir. Buna göre, burada bilinçli bir şekilde bulunan, namaz kılan veya başka bir ibadette bulunan, yaptığı şeyleri Cennet bahçelerinden birinde yapmış gibidir.
Yeryüzünde namaz kılmak ve ziyaret etmek maksadıyla yolculuğa çıkılabilecek üç mescitten birisi Mescidi Nebî'dir. Bir hadisi şerifinde Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: "Üç mescitten başka bir yere (ibadet etmek için) özel olarak yolculuk yapılmaz: Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa ve Benim mescidim" (Buharî, Fedâilü's-Salât, 1, 6).
Mescidi Nebî'de kılınan namaz, diğer mescitlerde kılınan namazlardan çok daha faziletlidir. Sa'd ibn Ebi Vakkas (r.a)'dan Resulullah (s.a.s)'ın şöyle söylediği rivayet edilmektedir: Mescitimde namaz, Mescid-i Haram hariç, diğer mescitlerde kılınan bin rekât namazdan daha hayırlıdır" Başka bir rivayette "daha faziletlidir" ( Nesai, Mescid,4) buyrulur. Bunun içindir ki, hac farizasını ifa etmek için bu topraklara yönelen insanlar, bir müddet Medine'de kalarak Mescid-i Nebî'de ibadet etmenin güzelliklerinden faydalanmaya çalışırlar.
Namazın dışında, diğer hayırlı ameller için de Mescid-i Nebevî üstün bir mahaldir. Orada yapılan her ibadet kat kat fazlasıyla mükâfatlandırılır. Bunun böyle olduğunu vurgulamak için Resulullah (s.a.s) bir hadisinde, Allah yolunda cihat ile kıyas yaparak şöyle buyurmaktadır: Mescidime bir hayrı öğrenmek veya öğretmek için gelen, Allah yolunda cihat eden kimse gibidir. Bunun dışında gelen, başkasının kazancını seyreden kimseye benzer" (A. b. Hanbel, II, 418).
Resulullah (s.a.s), Mescidi Haram ve Mescid-i Aksa yanında kendi mescidinin konumunu bildirmek maksadıyla şöyle demiştir: Ben peygamberlerin sonuncusuyum. Mescitim de mescitlerin sonuncusudur" (Nesaî, 7). Bu hadisler, zikredilen bu üç mescitin dışında inşa edilecek hiç bir mescitin, diğerlerinden farkı olmadığını ve fazilet bakımından birbirine denk olduğunu da ortaya koymaktadır.
 

Yazarın Diğer Yazıları