Mustafa Özyurt

Osmanlı Sultanlarının Hizmetleri

Mustafa Özyurt

Haremeyni’ş-Şerifeyne hizmet de yarış halinde olan Osmanlı sultanlarından bazılarını yazmakta fayda mülahazz ediyorum. Mesela ki:
Osmanlı Sultanı üçüncü Murad Han, Mescidi Nebeviye ye 998 hicri yılında bir müezzin mahfili yaptırdı. Sultan Abdü’l-Mecid Han tarafından, o zamanın değeriyle bir milyon liraya yakın akçe sarf edilerek, Mescidi Nebevi ve Ravza-i Mutahhere yeniden inşa edildi.

Daha sonra elektrik ile aydınlatıldı.
Yine bu padişah zamanında tevessül kapusu adı ile yeni bir kapı açıldı. Mıhrabı Nebi, Mıhrabi Osmanie, Mıhrabi Süleymani ve Mihrabı Teheccüd namıyla anılan dört mıhraba ilave olarak Mihrab-ı nisa adıyla beşinci bir mihrab yapıldı. Ve yeşil kafeslerle ayrıldı.
Osmanlı Sultanlarının hizmet devresinde, mescidin beş minaresi, on adet büyük ve geri kalanı küçük olmak üzere 242 kubbesi olduğu, eski 423 direğinin 327 mermer sütuna tahvil edildiği bilinmektedir. Mescidi Nebevi sahası ( 16326 )metre kare, pencere sayısı 44, minare sayısı ise Suudi kıralı Abdülaziz tarafından iki daha ilave ettirilerek yediye çıkartıldı.

FIKIH ALİMESİ
Hazreti Aişe validemiz: 2200 Hadisi şerif rivayetiyle, en çok hadisi şerif rivayet eden yedi büyük zattan ve sahabenin en büyük fakihe’lerinden biri olmuş, sözleri hüccet kabul edilmiştir. Bu annemizin, burada bize verdiği birçok mesajlar vardır. İslami ilimleri öğrenmek de hanımlarımızın ve kızlarımızın vazifeleri içerisinde olduğu anlaşılmaktadır. Şer’i ölçüler dâhilinde yetişip ilim sahibi olacaklar ki, vatana millete hayırlı evlat hazırlayabilsinler. Yani İslam’da yan gelip yatma diye bir şey yok, halk tabiri ( Eşek gibi yan gelip yatma) derler ya afedersiniz.
Fakat bu söze Eşek bile razı olmamış. Size vereceğim şu misale lütfen dikkat ediniz! Konya Hayroğlu Köyünden ibadetine düşkün bir hanım efendi, bir akşam yat saatinde arkadaşlarına ( Haydi erken yatın, sabah erken kalkın, eşek gibi yatıp durmayın) der ve yatarlar. Hanım efendi rüyasında eşeği görür, dimdik ayakta. Ve o hanıma der ki; ( bak sen bana yatıyor diyorsun. Hâlbuki siz yatıyorsunuz, gördüğün gibi şu anda ben ayaktayım) der. Ve uyanınca arkadaşlarına bu duyduklarını anlatır. Ben, bu hatırasını o hanım efendinin ağzından dinledim. Yorumu sizlere bırakıyorum…

ESHABI SUFFE
Efendimizin güzide talebeleri Ashabı Suffe’nin hallerine gelince;
Karınları aç kalsa bile, gönülleri ve gözleri her zaman tok duran, ecirlerini ancak Allahü Teâladan bekleyen kimselerdi. Onların iç âlemlerini bilmeyenler, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, varlıklı kimseler zannederlerdi. İhtiyaç içinde bir Suffe oldukları, ancak halsizlik ve zayıflıklarından, yüzlerinin soluk, elbiselerinin eski ve yamalı olmasından anlaşılırdı.
Zamanımızda da Elhamdülillah böyleleri eksik değildir. Dersi iyi almak isteyenlerin dikkatine sunulur.

HARP VE GAZALARDAN MUAF TUTULANLAR
Halkı irşad etmenin lüzumu ve ehemmiyetine gelince;
Tevbe suresinin 122. Ayeti kerimesinde beyan buyurulan, müminlerden bir taifenin, harb ve gazalardan muaf tutularak, halkı irşad etmek üzere yetiştirilmelerini emreden ilahi hüküm, işte bu ilk Kur’an müesseselerinde tatbik sahasına konmuştur.

SAHABELERİN YETİŞMESİ: Efendimiz, ayet ve hadislerde anlayamadıklarını söyleyenlere, o hususu tarif eder, izahat verirdi. Bazan da sahabelere hutbe irad ettirir yani konuşma yaptırır, kendiside dinleyip izahını yapardı. Fahrikainatımız, adam nasıl yetiştirilir dersini veriyor bize burada.

PEYGAMBERİMİZİN YAZI VE KATİBLERİ
Rasülüllah s.a.v. gerek ilahi vahyin zabtında ve gerekse devlet adamları ve diğer insanlarla alakalı yazışmalarda, sayısı 40 civarında olduğu bildirilen rivayet edilen katibler vazifelendirmiştir.
Not: Yazılar, o günün imkânlarına göre, develere aid kürek kemikleri, yassı hurma dalları, tahta parçaları, beyaz ve yassı yumuşak taşlar kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bundan ben şunu anlıyorum; Herne şart ile olursa olsun her şey kayıt altına alınmalı ve İslam’ın haram kıldığı töhmete fırsat verilmemelidir.

BESMELE: Besmeleyi yazan ilk katib olarak bilinen Hz. Halid ibni Said de Peygamberimizin şahıslarla alakalı yazılarını yazardı.

SİMSAR VE TÜCCAR
Rasülullah Efendimiz s.a.v.) ticari sahada da düzeltmeler yapmıştır:
Rasülullah Efendimiz, Ticaret erbabının “Simsar “ olan ismini “ Tüccar “ şeklinde değiştirdiği gibi.(Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları