Ömrünün ilkbaharı daimi olmaz

“Bu mevzu da, şu büyüklerin sözlerini de tavsiye ederim” diyen Hadimi hazretleri, ta’vil-i mümil (bıktıracak kadar uzun) ve kasr-i muhıll (manayı bozacak kadar kısa) olmayan şu nasihatleri derç ediyor:
“Kalbini, kötü huylardan arındırarak çirkin ahlak pisliklerinden temizle ve sevilen keyfiyetlerle süsle. Rabbine, çeşitli taat şekilleri ile ibadet et. Şeytani kötülüklerden kaçın. İnsana, ancak Mevlasına itaat yakışır. İsyan ise, onu ıkaba (cezaya) müstahak kılar. Nefsanî şehvetlere tabi olma. Günahlardan daima çekin. Gözün kuruması, ağlayamaması, kalbin kasvetindendir. Harama meyl etmekten ictinab et. Çünkü haramlar, kalbde zulmetler meydana getirir. Fitneler dalgalandığı zaman, vatanı terk et. Fesad zuhur edince, sıla-i rahmi de terk etmemek kaydıyla başka beldelere git.
Bu sıla-i rahim, bir selam gönderme şeklinde de olsa yapılmalıdır. Kalbin inşirah buluncaya kadar, her halde riyazeti iltizam et. İnsanlardan uzleti tercih et. Az bir yiyecek, asgari ölçüde uyku ve kâfi miktarda konuşma ile iktifa et. Ölümü unutma. Hayata aldanma. Ömrünün ilkbaharı, daimi olmaz, sür’atle sonbaharı gelir. Fani ömür sermayesini boş şeylerde harcama..”
Burada görüldüğü gibi, dünyanın fani, ahiretin baki olduğu vurgulanıp ölümün unutulmaması ve ahiret hazırlığı yapılması tavsiye edilmektedir. Bu cümlelerin sonunda da “Eğer sen bu haberlerden müteessir olmazsan, senin kalbin taşlardan da katı demektir” diyerek, mutlaka bu nasihatlere uyma lüzumu üzerinde duruyor.
Yine ahiret ahvalınden bahs eden bazı nasihatlerden sonra, “Hazreti Peygamber (aleyhisselatü vesselam) ın ahlakı ile alakalı tavsiyeler” başlığı altında, onun ahlakını ve çeşitli emir ve tavsiyelerini dile getirmiştir. “ Allahü Teâlâ’ya bolca tazarru ve niyaz da bulunan, mekarim-i ahlak ile zinetlenmiş bir kimse idi” deyip “ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” ve Allahü Teâlâ, güzel huyları sever, kötü huylara buğz eder” hadis-i şeriflerini naklettikten sonra, Peygamberimizin güzel ahlakından bazı misaller vermiştir. Mesela:
“O, yumuşak huylu, güler yüzlü, tatlı dilli idi. Bolca taam yedirir, çokça selam verir, fakir de olsa hastayı ziyaret eder, kâfir de olsa komşuya iyi komşuluk yapar, ihtiyarlara hürmet, küçüklere merhamet eder, yemeğe çağrılınca icabet eder. Kötülük yapanı afv edip ona iyilik ederdi. Cömertlik ve kerem sahibi, müsamahalı (hoşgörülü), gazabını yenen bir kimse idi.” Dedikten sonra, sevgili Peygamberimizin bazı tavsiyelerini zikretmiştir. Şöyle ki:
“O, Allahü Teâlâ’ya karşı takvayı, doğru sözlü olmayı, ahde vefayı, emaneti edayı, hıyaneti terk etmeyi, komşuluk hukukuna riayeti, yetime merhameti, yumuşak konuşmayı, bolca selam vermeyi, güzel amel işlemeyi, uzun emel sahibi olmamayı, hikmet sahibi kişilere dil uzatmaktan, yalancıyı tasdikten ve günahkâra itaatten nehiy etmeyi tavsiye ederdi. Ben de her taşın ve ağacın yanın da, Allah’tan korkmayı ve her günahtan sonra hemen tövbe etmeyi tavsiye ederim”.
Bundan sonra yine Hazreti Peygamberimizin örnek ahlakından bazı nakiller yapmış ve demiştir ki:
“O, en halim, en cesur, en adil, en çok afv eden, en cömert kimse idi. Yanında bir Dinar ve Dirhem olmaksızın gecelerdi. Kendisinden her hangi bir şey istenirse muhakkak verirdi. Hatta kendi yiyeceğini dahi verirdi. Nalin ve elbise giyerdi. Ailesine, işinde yardım ederdi. Hatta onlarla eti keserdi. Bir maşraba süt veya bir tavşan bacağı da olsa verilen hediyeyi kabul eder ve ona mükâfat (karşılık) verir yani hediye ile mukabele ederdi. Üç gün buğday ekmeği yemeden durduğu olurdu.
Beşer olarak insanların en güzeli, iyisi, sözü en tatlı olanı ve en mütevazı olanı idi. Güzel kokuyu sever, pis kokudan nefret ederdi.”
Bundan sonra “Bil ki, nasihatlerin aslı, Nübüvvet kaynağından alınmıştır. Onun tavsiyelerini, bilhassa, Muaz (r.a.)ı, Yemen’e gönderirken yaptığı tavsiyeyi unutma.” Deyip o uzun tavsiyeyi (bu tavsiye ilerde Berika tercümesinde gelecek) , sonra Ümmü’l Mü’minin Hz. Aişe r.a. nın, Hz. Muaviye r.a.’ya yaptığı tavsiyeyi ve Hz. Musa a.s. ile Hz. Hızır’ın yaptığı tavsiyeyi zikretmiştir. (Devam edecek)