
Muhammed Tapar
Mustafa Özyurt
Değerli okuyucular, tarih bizi hiçbir zaman geçmişe hapsetmez. Aksine yüzlerce Türk ve Müslüman hükümdarların kurdukları devletler ve medeniyete katkıları, problemlere getirdikleri çözümler ve yapamadıkları hususlardaki davranışları, bizleri nice tecrübeler göstererek geleceğe hazırlayacaktır. Mühim olan, bizlerin okuma tembelliğinden kendimizi kurtarmamızdır diye düşünüyorum. Şimdi kısada olsa Sultan Muhammed Tapardan da bahsedelim; Büyük Selçuklu Devleti sultanı, Sultan Melikşah’ın oğlu olup, 1082 yılında doğdu. Kendisi, Büyük Selçuklu Devleti’nin son hükümdarı sayılmaktadır. 1118’de vefat etmiştir. Yaptığı güzel hizmetlerden dolayı, Ebu Şuca, Gıyasüddünya veddin, Kerimü emirul’mü’minin ünvanlarıyla tanınırdı. Genel Türk Tarihi cd-1,sh.538
Berkyaruk
Asil, çok cömert, sabırlı ve güzel ahlak sahibi olmak affı çok olmak iyi bir idarecinin ve iyi bir Müslümanın şiarındandır. Yaşadığımız müddetçe muhtelif sıkıntılar olabilir. Ama bunların hepsi sebepsizde değildir, çaresizde değildir. Geçmişlerimizin hayat hikâyelerinden bunları da anlayabiliriz. Hükümdar Berkyaruk da bunlardan biridir. Berkyaruk, Selçuklu hükümdarı, İsmi Ebu’l-Muzaffer Berkyaruk bin Melikşah bin Alparslan bin Dâvud bin Mîkâil bin Selçuk bin Dukak’tır. Melikşah’ın büyük oğludur. Doğum tarihi belli değil, fakat 23 Aralık 1104 (h.498) senesinde vefat etmiştir. Cenaze namazı büyük bir kalabalık tarafından kılındıktan sonra, İsfehan’a götürülerek türbesine defnedildi.
Bu sultanın, sultanlık devresi baştan sonuna kadar sıkıntılı geçmiştir. Amcaları ve kardeşleriyle mücadeleler verdi. Bu Sultanın zamanında isyan eden, üvey kardeşine Suriye’den bir kısım yerler verildi. Böylece de Selçuklu ikiye bölünmüş oldu (ne yazık ki bölünmenin acı neticelerini ilerde göreceğiz). Sultanlığı büyük sıkıntılar içerisinde geçen Berkyaruk, yumuşak huylu, asil, çok cömert, sabırlı ve güzel ahlak sahibi bir hükümdardı. Affı çoktu. Vefatından kısa bir süre sonra oğlu Melikşah’ı veliahd îlan edip, ona beylerinden Ayaz’ı atabey tayin etti. Birçok hastalıklara da sabretti. Allah rahmet etsin. (t.g.t.s.220)
Birinci Kılıç Arslan
Türkiye Selçuklu Devleti’nin kurucusu Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ın oğlu ve ikinci Türkiye Selçuklu Sultanı. Babası Süleyman Şah’ın 1086 senesi Suriye seferinden sonra, Antakya’da bulunan Kılıç Arslan, Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah’ın emriyle İsfehan’a gönderildi. İsfehan sarayında Selçuklu sultanının nezaretinde altı sene iyi bir eğitim ve öğretim görerek Türk-İslam terbiyesi ile yetiştirildi. Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah’ın 1092 senesinde vefatı üzerine Anadolu’ya dönen birinci Kılıç Arslan, 1086’dan beri devam eden Türkiye Selçuklu Devleti’ndeki fetret devrine son verdi. İznik tahtına sahip oldu. Denizci İzmir Bey’i Çakır beyin kızıyla evlendi.
Kılıç Arslan, takip ettiği iskân siyaseti ile Anadolu’nun Türkleşip, bir İslam memleketi olması için doğudan Müslüman Türk aileleri getirtip, Batı Anadolu’ya yerleştirdi. İslam âlimleri, ilim adamları, sanatkâr ve değerli kumandanlar Türkiye Selçuklu Sultanının himayesinde çalışmaya başlayıp, kıymetli eserler meydana getirdiler. Kılıç Arslan’ın halka karşı güzel davranışları, askeri ve imar faaliyetleri, Bizans İmparatoru’nu rahatsız ediyordu. Haçlı orduları saldırıları sonucu, Türkiye Selçuklu Devleti’nin başşehri, İznik’ten Konya’ya taşındı. Habur ırmağı yakınlarında yaptığı savaşta, yaralanıp ırmağı geçerken boğularak şehit düştü.
Türkiye Selçuklu Devleti’nin buhranlı devrelerinde hükümdar olan Kılıç Arslan, teşkilatçı bir devlet adamıydı. Üstün kumandanlık kabiliyetine sahip, hayatı mücadele içinde geçen büyük bir kahraman ve gazidir. Mutaassıp haçlı ordularına ağır kayıplar verdirerek, Türklerin Anadolu topraklarından atılamayacağını ispat etti. Çok hayır işleyip, ahalinin sevgisini kazandı. Hıristiyan halka da adalet ve şefkatle davrandı. Bu yüzden vefatı halk içinde matem oldu.
Kılıç Arslan’ın Anadolu’ya gelişi nasıl Türkler arasında bir bayram havası estirmişse, destan olan cihadından ve savaşlarından sonra genç yaşta ölümü de o derece mateme sebep oldu. Kılıç Arslan, on beş senelik saltanat devresinde çok büyük hadiselerle karşılaşmış, haçlı seferleri ve Bizans karşısında varlığı tehlikeye düşen Anadolu, Türklüğün bu yeni vatanında yaşamasına vesîle olmak kudretini göstermiştir. Cennet mekanları olsun. (Devam edecek)