
Mimari güzelliklerimiz mimar sinan ve kuşkonmaz camii
Mustafa Özyurt
Üsküdar’da, İskele Meydanı’nda Mihrimah Sultan Külliyesi var. Sinan 1548’de tamamlamış. Kanuni’nin kızı Mihrimah Sultan, İstanbul’a çok eser bırakmış farklı bir kadın. Bu eserlerin tamamını Sinan’a yaptırmış. Külliyede cami, medrese, tabhane, imaret, türbe ve sıbyan mektebi var. Orta kubbesi üç yandan yarım kubbelerle desteklenmiş değişik bir cami.
Harem’e doğru biraz ilerleyince Sinan’ın küçük ama çok güzel bir eseri olan Şemsi Ahmet Paşa Külliyesi ile karşılaşırsınız. 1580’de ibadete açılan deniz kıyısındaki bu caminin diğer adı Kuşkonmaz Camii. Rivayete göre Şemsi Paşa çok titizmiş. Sokollu’yla da rakip olan paşa bir gün vezire, "Senin külliyeye kuşlar pislemiş" diye takılmış. Vezir de "Gökyüzüne açık olan her mekân kuşlardan nasibini alır" diye cevaplamış paşayı. Şemsi Paşa, adına bir cami yaptırmayı planladığında Sinan’a gidip hiç kuşların konmadığı bir yer olup olmadığını sormuş. Sinan da Üsküdar’da kuzey ve batı rüzgârlarının kesiştiği bir derya kıyısı bulunduğunu ama denize doğru kayma riskinden dolayı bir mekân inşa etmenin zor olduğunu söylemiş.
Ama paşanın ısrarını kıramamış ve Kuşkonmaz Camii’ni yapmış. Bu ulu mimarın eserleri sadece şehir içinde değil. Köprüleri ve suyollarını, kemerleri görmek için şehir dışına çıkmanız gerekiyor.
1580 yılında yapılan ve bugün hâlâ Üsküdar'ın simgelerinden biri olan bu cami gerçekten görülmeye değer. Boğazın amansız iklimine asırlardır meydan okuyan kimi zaman serin, kimi,
zaman ılık, kimi zaman kızgın dalgaların duvarlarını dövdüğü Tarihin en güzel şahidi Boğazın incisi
Mimar Sinan'ın eseri Şemsi Paşa Camii:
Şemsi Paşa, cami yaptırmaya karar verince Sokullu'nun sözü aklına gelir. Mimar Sinan'a giderek, "Bana öyle bir yerde cami yap ki üzerine kuşlar pislemesin" der. Mimar Sinan, bütün camilerinde yaptığı gibi iyi bir araştırmadan sonra kuzey- güney rüzgârlarının kesiştiği bu noktayı bulur. Dalgaların kıyıya çarpmasıyla meydana gelen titreşimleri inceler ve camiyi burada yapmaya karar verir.
Mimar Sinan, mimari ustalığı ile değil bugünün matematik dehalarını bile hayretlere düşüren çağ ötesi matematik hesaplamarıyla mimari eserlerini günümüze kadar bizlere sunan Koca Mimar Sinan. Turgut Amcamız'ın kendi dili ile anlattığı bu küçük ama güzelliği ile dillere destan olan Şemsi Paşa Cami'nin hikâyesi ziyaretimize başka bir renk katar.
Bir rivayete göre Sultan II. Selim ve Sultan III. Murat’ın büyük vezirlerinden Şemsi Paşa, Mimar Sinan'dan kendi adına bir cami yaptırmasını ister ancak Paşa'nın bir şartı vardır Sinan'dan. Kuşlar cami ve etrafına konarak kuş pislikleriyle camiyi kirletmemeli. Usta Sinan, Paşa'nın bu ricasını kırmaz ve tekrar matematik dehasını konuşturarak bugünkü adı ile Şemsi paşa Mahallesi'nin Üsküdar-Harem sahili yolu üzerindeki caminin bugün bulunduğu alana camiyi yapar. Caminin bulunduğu nokta öyle bir yerdedir ki hem Karadeniz yönünden hem de Marmara yönünden esen rüzgâr akımlarının kesiştiği noktadadır ve bu kesişen nokta bölgeye hiçbir kuş yanaşamamaktadır. İşte Cami'nin Kuşkonmaz adı da buradan gelmektedir.
Mimar Sinan'ın inşa ettiği külliyeler içinde en küçüğü olan, onun duygusal yönünü çok iyi yansıtan ve Osmanlı klasik mimarisinin derli toplu örneğini sergilerken diğer yandan da ortaya koyduğu Osmanlı klasik mimarisinin ötesindeki yerleşme düzeni ile zamanını aşan bir mekân kavramı ortaya koymuştur bu eseriyle Usta Sinan. Bu nasıl bir hesaplama Ya Rabbi, bu nasıl bir ustalık. Allah, bu millete nice Sinanlar yetiştirmeyi nasip ve muzaffer eyler İnşallah... Vesselam!(Camiyi yaptıran Şemsi Ahmet Paşa, Enderun`da yetişmiş, avcı başılık, Kanuni Sultan Süleyman`ın ve II. Selim`in musahipliğini yapmıştır.
İsfendiyaryoğulları ailesinden Kızıl Ahmet Bey`in oğludur. Kendi Tezkeresinde soyunun Halit bin Velid`e dayandığını yazmaktadır.)
Diğer bir kayıtta geçtiğine göre: Onu diğer tarihi eserlerden ayıran ise “çılgın” projesi…
Söylenenlere göre, camiye halk arasında “Kuşkonmaz” denmesinin bir sebebi var; Tabiri caizse hastalık derecesinde titiz biri olan Şemsi Paşa, Sokullu Mehmet Paşa ile rekabet halindedir. Zaman zaman şakayla karışık atışırlar. Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’nın Sultanahmedin hemen yanı başında yaptırmış olduğu Mimar Sinan’ın en zarîf eseri kabul edilen bir cami vardır. Edirne Selimiye Camiinin minyatürü olarak inşa edilen o cami ile ilgili sohbet anında Şemsi Paşa, Sokullu’ya ithâfen der ki;
-“Efendim bir cami yaptırmışsınız. Ama kuşlar caminizi pisletmişler!”
Sokullu da,
-“Efendim, Allah’ın yarattığı mahlûkattır. Normaldir, olur böyle şeyler!” der.
O gün sohbet meclisinde konu kapanır. Konu o an kapanır ancak, gün gelir Şemsi Paşa da bir cami yaptırmak ister. Hatırına ise o sözleri gelir, “Eyvah!” der. “Ne yapacağız?”
Çözüm her zaman olduğu gibi Mimar Sinan’dadır. Şemsi Paşa Mimar Sinan’a gider der ki;
-“Efendim böyle bir cümle saffettik. Üzerinde kuşların uçmayacağı bir yer var mıdır?” Mimar Sinan,
-“Efendim var öyle bir yer!” der.
Koca Sinan konuşturur ilmini... Kısa bir araştırmadan sonra Üsküdar’da kuzey-güney rüzgârlarının kesiştiği bir nokta bulur. Dalgaların kıyıya çarpmasıyla meydana gelen titreşimleri inceler, kuzey ve güneyden rüzgârların kesiştiği, dalgaların kıyıyı dövdüğü bir noktada çıkan titreşim seslerinden kuşların rahatsız olacağı bir köşe vardır. “İşte buraya caminizi inşa edebiliriz” der ve camiyi o noktaya yapmaya karar verir.
Boğaz’ın kenarında kimi zaman serin, kimi zaman ılık ama hep rüzgâr alan, kimi zaman kızgın dalgaların duvarlarını dövdüğü “Şemsi Paşa Camii” işte böyle ortaya çıkar. Üsküdar’ın simgelerinden biri olan “Kuşkonmaz Camii” hâlâ ayakta ve bir vakit namazında ziyâretinizi bekliyor…
AKIL
Adam akıl pazarına gitmiş akıl alacak. En güzel akıl kendini bulmuş ve onu almış. (Devam edecek)