Mustafa Özyurt

Mihmandarı rasül eyüp sultan (r.a.)

Mustafa Özyurt

Ebu Eyyübe’l-Ensarî hazretleri, İstanbul un muhasarasına katılanlardandır. İslam tarihinde ve muhtelif eserlerde beyan edildiğine göre, İstanbul un fethi için geldiği zaman 90 yaşının üzerinde olduğu ve Rasülüllahın teberiki olarak ordunun bu sahabeyi yanlarında getirdikleri kaydedilmektedir. Hakikaten, o günkü orduya çok faydası dokunduğu gibi, Hazreti Fatih döneminde de, İstanbulun fethinde manevi emeği vardır. İstanbul un manevi Fatihlerindendir.
Peygamberimizin (s.a.v.) mihmandarı, Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden. Ensârdandır. Türkiye’de “Eyyûb Sultan” olarak tanınır. Künyesi Eyyûb’dur. İsmi Hâlid olup, babasının ki Zeyd bin Kelîb, annesininki Hind binti Rebi’â bin Kâ’b idi. Baba tarafından, Ebu Eyyûb bin Zeyd bin Kelîb bin… Neccâr, anne tarafından da Hind binti Rebi’a bin… Kâ’b’ın nesliyle Hz. Muhammed (s.a.v.) ile birleşir. Hazrec kabilesine mensuptur. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemesine rağmen, Medine’de Melik Tübbe’nin evinde doğdu.
Melik Tübbe, Hz. İbrâhim’in dininden olup, Yemen’de Resûlullahtan (s.a.v.) yedi yüz sene önce yaşadı. Son Peygamber Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Medine’ye geleceğini devrin büyük âlimlerinden öğrenip, buraya gelerek, yerleşti. Resûlullah (s.a.v.) için dahi binalar yaptırıp, iman ettiğini bildiren bir mektup yazarak, bıraktı. Hz. Resûlullah, Hicret-i Nebevî’den sonra Medine-i Münevvere’ye teşrif edince, vaktiyle Melik Tübbe’nin yaptırdığı ve Hz. Hâlid’in ikamet ettiği evin bahçesine devenin çökmesiyle bu mektup çıkarılıp, Peygamberimize (s.a.v.) arz edildi.
Resûlullah (s.a.v.) bir hadîs-i şerifte “Tübbe’ye sövmeyiniz, çünkü O mü’min idi.” Buyurdu. Hz. Ebu Eyyûb-i Ensârî, Bi’setin onbirinci senesi (m. 620) Hac mevsiminde iman ederek Müslüman oldu. Bi’setin onikinci senesinde (m. 621) Hac mevsiminde ikinci Akabe Biatinde bulunarak, Resûlullahın (s.a.v.) sohbeti ile şereflendi. Hanımı Ümmü Eyyûb de (r.a.), Peygamberimize (s.a.v.) hizmet ile şereflendi. Üç erkek, bir kız çocuğu vardı. Eyyûb, Abdurrahman, Hâlid erkek; Amre de kız çocuğudur. Resûlullah (s.a.v.) Hicret’ten sonra on dört gün Kubâ denen yerde kaldı. Buradan Medine’ye hareket etmek üzere ana tarafından akrabası ve dayıları olan Neccâroğulları’na haber gönderdi. Neccâroğulları kılıçlarını kuşanıp geldi. Resûlullah (s.a.v.), Cuma namazını kılıp, Medine’ye hareket ettiler. Medine’ye geldiklerinde yolun iki tarafını dolduranlar “Resûlullah geldi! Resûlullah geldi!” deyip, sevinç gözyaşları döküyorlardı.
Talaa’l-bedru aleyna…
Medine uluları Peygamberimizin devesi Kusva’nın yularına sarılarak: “Yâ Resûlallah, bize buyurunuz! Size yabancı olmayan, hürmet eden, düşmanlarınızla mücadeleye gücü yeten ailemizde misafir olunuz!” diyorlardı. Resûlullah da “Deveyi kendi haline bırakınız. Çünkü o me’murdur. Emir olunduğu yere gider; ona yol veriniz!” diye onlara teşekkür ediyordu. Onlar da deveyi bırakıyorlardı. Deve, sonunda Neccâroğulları yurduna gelip çöktü. Peygamberimiz;
“Akrabamız evlerinden hangisinin evi daha yakındır?” diye sorunca Neccâroğullarından Ebu Eyyûbi Ensârî: “Yâ Nebîyyallah! Benim evim yakındır, işte şu evim, bu da kapı”, diye göstererek Resûlullahı evine davet etti. Peygamberimiz (s.a.v.) Ebu Eyyûb-i Ensârî hazretlerinin evinde Mescid-i Nebevî, hücreler ve odalar bitinceye kadar kaldı. Ebu Eyyûb-i Ensârî, O’nun gece bekçiliğini ve muhâfızlığını yaptı. Kendisi, hanımı Ümmü Eyyûb Fâtıma ve annesi Hind (r.anha) gece-gündüz, Resûlullah’a (s.a.v.) hizmet ettiler. Böylece Mihmandarlık makamı, Hz. Âdem’den (a.s.) kıyâmet gününe kadar, hiç kimseye nasip olmayan bir şeref, Hz. Ebû Eyyûb-i Ensârî’ye nasip ve ihsan olundu. Evlerinde, şahıslarına pek çok hadisi-i şerif söylenmiştir. İlk gün Medine ahalisi, Hz. Ebu Eyyûb-i Ensârî’nin evine geldi. Gelenlerin içinde Musevî âlimlerinden Abdullah İbn-i Selâm da vardı: Abdullah bin Selâm, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) cemâl-i şerifine bakıp;
“Bu yüz yalancı yüzü değildir” diyerek, hemen Müslüman oldu.( Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları