Mustafa Özyurt

Lokman Hekim

Mustafa Özyurt

Allah Teâlâ, kulları yaratmış ve ihtiyaçları olan her şeyi de yaratmış. Gıdamı istersin, giyecekmi istersin vs. her şeyi verirken hastalandıkları zaman ihtiyaçları olan tabipleri hekimleri de vermiş elhamdülillah. Meşhur Osmanlı seyyahı Evliya Çelebi, hekimlerin pirinden bahsederken der ki;
Sudan’lı esmer renkli bir hekim idi. Cenabı Bari kendisine hikmet vermiştir. Dağlarda yetişen ot ve diğer bitkiler ona kendi dilleri ile “ Ya Lokman ben şu derde devayım “ derler idi. Hatta ecele dahi derman bulmaya çalıştı. Mukaddes toprakların son kısmında Adana şehri yakının da Misis köprüsünden ( Ceyhan-Cihan ) içinden geçerken Cibril, elinden kanadıyla kitabını nehre attı. Lokman sonra seyahate başladı. Said toprağında Asvan şehrinde Hz. İdris mağarası içerisinde uzun zaman kaldı (Ben bu mağarayı gördüm). Allahın hikmeti, hala mağara içinde zencefil, karanfil, tarçın, besbase, kebale ve kakula kokusundan insanın dimağı koklanır.
Oradan çıkıp bu Remle’ye gelmiş. Ve burada derman bulmaya çalıştığı ecel eline düşüp cennet tarafına gider. Remle dışında defin olunmuştur.”Ve izkale Lokman...” ayeti kerimesinde bazı tefsirciler, Nebiliğine hüküm vermişlerdir. Kabri herkes tarafından ziyaret olunur. (Anuş, Nefah, Annuh, Kınan ) gibi Sam oğullarının da kabirleri bu Remle dedir.
Hz. Davut Peygamber, bir gün bir şey örüyordu. Lokman hekim de bunu gördü. Sormak istedi onun ne olduğunu. Fakat boş sözden hoşlanmadığı için sabretti. Sadece baktı. Hz. Davut elindeki işi bitirip giyince:
“Ne güzel bir giyecek cenk elbisesi oldu” deyince, sabrının sonunda istediği cevabı alan ve sükût etmesi hoşuna giden Lokman as. Kendi kendine “ –Sükût etmek, susmak ne güzel hikmettir, ama her kişinin işi değildir” dedi. Onun böyle düşündüğüne ferasetle vakıf olan Davut as.’da:“Hekim diye isimlendirilmen ona hak kazandığın içindir” cevabını verdi.(Evliya ç.s.name)

MUKADDES TABUT

Rivayete göre Allah Teâlâ, Hz. Âdeme, içinde onun evladından gelecek Peygamberlere ait işaretler bulunan bir Tabut inzal etmiştir. Bu Tabut Peygamberler ve varislerinden zincirleme intikal ederek Musa aleyhisselama kadar gelmiştir. Hz. Musa Tevrat’ı şerifi buna kor, onun bereketiyle, birçok zorluklar kolaylaşır, bereket hâsıl olur. Onunla zafer murat edilirdi.

İSA PEYGAMBERİH İNMESİ

Hz. İsa ahir zamanda inerek Salibi yani haç’ı kıracak, hınzırı katledecektir. Peygamberimiz as. Hz. İsa’nın kendisinin Halifesi olarak ineceğini, ahir zamanın tasarruf sahibi, hidayet vesilesi mehdi Aleyhisselama tabi olacağını, İslam üzere adil bir hâkim olarak o devirde çıkacak Deccal fitnesini katledip küfürle mücadele edeceğini haber vermiştir.

MEDİNE-İ MÜNEVVERRE
Seyahatimizin bu kısmında münevvere yani nuru Muhammedi ile nurlanmış olan güzel Medinemizden bahsedeceğiz. Bilinmelidir k, oralar anlatılmakla anlaşılmaz yaşamakla anlaşılır. Ama biz bildiğimiz kadariyle, muhtasar olarak yazmaya tanıtmaya çalışacağız.
Medine-i Münevvere, Mekke-i Mükerremeye 418 km. deniz seviyesinden yüksekliği 619 m. 2004 nufus sayımı 868 bindir. Hicretten sonra Fahri Kâinatımız, Yesrib olan ismini menfi manalara geldiği için Tabe olarak değiştirmiştir. Hz. Peygamberimiz “ Hz. İbrahim, Mekke’yi harem kıldığı gibi bende Medineyi harem kıldım” sözleriyle şehri harem ilan etmiştir. Burada Mekke-i Mükerreme haremi gibi özel hükümler yoktur. 13 Eylül 622 de Mekke-i m.den hicret etmiştir. Efendimizin buraya teşrifinde Medinelilerin coşkusunu Enes b. Malik r.a. şöyle anlatır:
“Rasülü Ekremin Medineyi teşrif ettiği günden daha güzel ve parlak gün görmedim”diyerek ifade etmiş.
Bera b. Azib ise “ Medinelilerin Rasülüllaha sevindikleri kadar hiçbir şeye sevindiklerini görmedim” diyerek tasvir etmiştir.
Medine’nin her şeyi güzel ve tatlı deyip acı ve çirkinlikleri görmeyeceğiz. (Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları