
Kilisde Şehid Sahabiler
Mustafa Özyurt
Sahabe Şeyh Muhammed Bedevi R.A.: Hz. Peygamber zamanında "Rıtl" isimli ölçü birimini tayin eden Sahabe-i Kiram Şeyh Muhammed Bedevi Rıttali, Hz. Ömer'in halifeliği zamanında Ebu Ubeyde bin Cerrah komutasındaki İslam Ordusu ile bu bölgeye geldiği ve burada H.17-M.638 yılında şehit düştüğü bilinmektedir.
Evliya çelebi'nin seyehatname'sinde "şehrin batısında bir büyük tekke vardır. burada sahabe-i kiram'dan şeyh Muhammed-i a'rabi ve Rıttali diye meşhur bir zat yatar..." şeklindeki açıklamasından bu türbedeki sandukanın Muhammed-i a'rabi ve Rıttali adlı sahabeye ait olduğu anlaşılmaktadır. türbe yapısı, 14.yy'ın ikinci yarısında inşa edildiği izlenimi vermektedir.
Kilislilerden dinlediklerim:
Sahabeler şehri Kilis’deyiz; Kilisliler, kahraman Mehmetçiğimizin cihanmertliğini çok takdir ediyorlar. Lakin manevi bekçilerinin ise kendilerini nasıl hımaye ettiklerini keenne (sanki! aynenelyakın hissettiklerinide söylemeden duramadılar! Misal olarak anlattıklarından:
Çarşı esnafından bir grub dükkanın önünde otururken Roket mermisi yanlarına düşer. O esnada yanlarında bulınan Suriyeliler çabucak kaçışıyorlar. Tabidir ki adamlar iliklerine kadar korkmuşlar ama Kilisliler onlara bu hal karşısında”Nereye kaçıyorsunuz? Kaçtığınız yerde ölüm yokmu?” derler. Diyorlar ki; İnanıyoruz ki, onların güvendiği manevi sahibleri sahabe-i kiramlar ve onların yolundan giden Kur’anı Azımüşşan hatmini, günlük defalarca Talebe yurtlarda okuyan ve evlerde okunan Hatmi Şeriflere bağlıyorlar Kilisliler. Ne güzel değilmi! Kahraman Mehmetçiğimize manevi destekde bulunmak. Buna inanan ve bunu tatbık edebilenlere ne mutlu. Yüce Allahımız, o manevi ordunun neferlerini artırsın diye dua edelim hebberaber .
Şu an ziyaretde bulunduğumuz ki, Çiğdem Sokak da, ordunun komutanlarından ve vahıy katiblerinden ŞURAHBİL B. HASENE hz.dir. Buraya gelen ordunun başında gelmiş ve burada şehit olmuştur. Bu türbenin karşı tarafında Altın DEDE isminde bir zat daha var. Bu zatla alakalı anlatılan bir hikaye anlatılır:
Altın Dede zamanında büyük bir kuraklık olur. İnsanlar Altun Dedeye hallerini arzederler. Ve kuraklığın geçmesi için hayır dua isterler. Altun Dede de, yukarıda ismi geçen sahabe efendimizin türbesinin olduğu yerde bir kuyu var, bu kuyunun yanına varır. Elinde bir kova ve o kovayı kuyuya sarkıtır sonra çeker.
Kovanın içerisi altun dolu olarak gelir. O esnada Altun Dede “ Ya Rabbi şimdi bu kullarına şu anda altın değil veya altından ziyade su lazım suya ihtiyaçları var, Allahım diyerek dua eder ve kovayı kuyuya salar. Kovayı çekdiği zaman kova su dolu olarak gelir ve insanlar susuzluktan kurtulur elhamdülillah.
Ve bu kuyunun suyu ogün bugün hala aynıdır eksilmemektedir. Aynı zamanda Şifalı su olarakda inanılır ve bilinir. Ziyaretçi arkadaşlarımız elhamdülillah o sudan kana kana içtiler şifa olsun.
Bu zat, Ebu Ubeyde b. Cerrah komutasında Kilisin fethi için gelenlerdendir. Seferde iken şehid olan sahabelerden bir tanesidir.
Evliya Çelebi Kilisi Küçük Medine diye adlandırmaktadır. Çünkü butada 3000 sababenin medfun olması Küçük Medine denilmeyi haketmektedir. Ve Evliya Çelebi şu ziyaret ettiğimiz yeri Meşhedlik makamı diye yazmıştır. Geçmişdede Kilis halkı o bölgeden geçerlerken hurmeten ayakkabılarını çıkararak geçerlermiş. Yani o bölgede yoğun bir şekilde sahabe-i kiram olduğu için!
Onlardan bir kısmı buraya geldiklerinde hastalık sebebiyle vefat edenlerde olmuş. Son hadiselerde de onlarca Roket mermisi düşmesine rağmen sadece iki kişiye isabet etmiştir. Yani çok ucuz atlatılmış oldu elhamdülillah.
Şu anda ziyaret etmiş olduğumuz zat ise Muhammed Mansur haz.dir. o zamanda sefere çıkan sahabeye Sofra Açıcılık yapan bir zat imiş. Sefere çıkanları kendi evinde ağırlar yedirir içirir doyurur sefere gönderirmiş. Böyle üsve-i haseneyle dolu bir zatı ziyaret etmiş oluyoruz.
Şu anda kabrini ziyaret etmiş olduğumuz zat Muhammed Ensari hazretleridir. Sahabe-i kiramdandır. Kabri buradadır. Ve rasulüllah Efendimiz.s.a.v.in hususi tabibi olduğu nakledilmektedir. Geçmişdede buraya gelib şifa niyetiyle ziyaret edenlerin şifa bulduğu tecrübe edilmiştir.
KİLİSDE ŞEHİD SAHABİLER
Şeyh Muhammed Bedevi Türbesi: Şeyh Muhammed Bedevi Türbesi’nin batı ve güney cephesinden görünümü, Şeyh Muhammed Bedevi Türbesi Kilis’in güneybatısında olup şehre hâkim Kalleş Tepesi üzerinde eski bir kabristanın ortasındadır. Türbe içinde kitabesiz sandukanın altında bir yatır vardır. Türbede ve sandukada burada yatanın kimliğini, ölüm yılını, binanın yapıldığı yılı gösteren bir kitabe yoktur. Türbenin bulunduğu yerde çok önceden bir tekkenin varlığından da haberdarız. Lakin bugün ne kabristandan ne de tekkeden günümüze herhangi bir iz kalmamıştır. Türbenin kuzeye bakan kapısı önünde Şeyh Muhammed Gülocak ve Şeyh Said adına karşılıklı iki türbe daha vardır.
Şeyh Muhammed Bedevi rivayetlere göre Feth-i İslam’da Kilis’e gelip burada yapılan savaşta şehit düşmüştür.
Şeyh Muhammed Bedevi Türbesi Kilis’te bulunan bütün türbeler içinde en çok ziyaret edilen türbelerden biridir.
Her ne kadar bazı kimseler Muhammed Bedevi’nin yirmi dört yaşında genç bir sahabe olduğunu belirtse de anlatılan menkıbelerde M. Bedevi karşımıza halk anlatmalarına uygun olarak aksakallı bir pir-i fani olarak da çıkmaktadır.
ŞURAHBİL BİN HASENE (R.A) TÜRBESİ VE ZAVİYESİ
Şurahbil Hasene Türbesi ve Zaviyesi Kilis’in kuzeyinde bulunan ve üzerinde varlığı tespit edilmiş kale ile aynı adla anılan “Re’s-ül-Osman Dağı’nın” eteğinde yer alan, bulunduğu yere farklı ve güzel bir atmosfer kazandıran oldukça güzel Kilis’in bugünlerde kullanılmayan meşhur aktaşından yapılmış tarihi bir eserdir. Türbe, mescit ve zaviyeden oluşan yapılar bütününün oldukça eski bir tarihi vardır. “Günümüze gelebilen kitabelerin hepsi onarım kitabesidir. Zaviyenin ne zaman yapıldığı konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Zaviyenin haziresindeki Şurahbil bin Hasene gerçekten burada gömülü ise, bu zaviye de Türklerin Anadolu’ya yerleştiklerini ortaya çıkarmaktadır. Osmanlı arşivlerindeki 1617 tarihli bir belgede bu zaviyenin ismi geçmektedir. Evliya Çelebi de bu dergâhtan söz etmektedir. Bu da zaviyenin XVII. yüzyılın ilk yıllarında bulunduğunu göstermektedir. Daha önceki dönemi ile ilgili kesin bilgi bulunmamaktadır.
Zaviyenin Şurahbil’e ait olduğu söylenen mezarın yanındaki mescit zamanla doğuya doğru genişletilmiş, avlusunun çevresine diğer yapılar da yerleştirilerek dergâh ortaya çıkarılmıştır. Zaviye avlusu ile birlikte 27.85x24.10 m. ölçüsünde dikdörtgen planlıdır. Avlunun üç tarafında üç eyvan, güneydoğu köşesinde mescit, güneydeki eyvanın batısında türbe, doğusunda da mutfak ve kiler, kuzeyinde de derviş hücreleri bulunuyordu. Zaviyenin doğusundaki eyvan mutfak, kiler ile kuzeydeki hücrelerin eyvanın avluya bakan cepheleri muntazam kesme taştan yapılmıştır. Dış cephelerde moloz taşa yer verilmiştir. Mescit ile batısındaki eyvan ve türbe yine düzgün kesme taştan yapılmıştır. Buradaki bir kitabeden 1902 ve 1913 yıllarında bu bölümlerin onarıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre zaviyenin en eski bölümleri avlunun kuzey ve doğu kanadıdır.
KİLİSDE ŞEHİD SAHABİLER
Şeyh Mansur Simatî (R.A)Türbesi: Bu türbe yaklaşık olarak Kilis’in üç km. güneyinde bağlar, fıstıklıklar, zeytinlikler ve sebze bahçeleri içinde yer alır. Türbenin bulunduğu mekan gayet hoş bir manzaraya sahiptir. Bu sebeple Kilisliler buraya hem ibadet hem de piknik yapmak için sıkça gelirler. Özellikle bu türbeye adaklar adayıp kurban keser, mevlit okuturlar. Şeyh Mansur’un asıl kimliği kesin olarak bilinmemekte olup Evliya Çelebi, Seyahatnâmesi’nde bu türbe hakkında şu bilgileri verir.
“ Hz. Peygamberin ashabından olup, Çeşnigirbaşı (sofra açan) olduğu bu sebeple Simatî ismi ile anılan ve Hz. Ebu Bekir’in halifeliğinde Kilis’e gelip burada şehit düşmüş bir sahabedir.” der. Evliya Çelebi türbenin bulunduğu alanda bir de tekke olduğunu belirtirken bu alanda bir başka türbe içinde Şeyh İzzeddin ve Şeyh Yûsuf adlı iki şahıstan daha bahseder ki, ne tekke ne de bu bahsedilen diğer türbe günümüze ulamamıştır. Bu bilgilere dayanarak burada eğer bir zamanlar bir tekke varsa bu tekkenin şeyhinin adı Şeyh Mansur’dur. Adı geçen sahabe ise burada çok daha önce şehit olmuştur ve tekke bu sahabenin kabrine yakın bir yere inşa edilmiştir. Zamanla bu iki ayrı isim birlikte anılmaya başlamıştır. Yine burada adı geçen tekke içinde bulunan diğer türbe içinde yatan iki şeyh ise bu tekkenin Postnişinleri veya önde gelen müritlerinden ikisidir. (Devam edecek)