
Kazanç Ve Neticeleri
Mustafa Özyurt
Ölümden önce olan her şeye dünya denir. Bunlardan, ölümden sonra faydası olanlar, dünyadan sayılmaz, ahiretten sayılır. Çünkü dünya, ahiret için tarladır. Ahirete yaramayan dünyalıklar, zararlıdır. Dünya, dine uygun kullanılırsa, ahirette faydalı olurlar. Hem dünya lezzetine, hem de ahiret nimetlerine kavuşulur. İyilik, kötülük, malda değildir. Malı kullanandadır. O halde, kötü olan dünya, Allahü teâlânın razı olmadığı, ahireti yıkıcı yerlerde kullanılan şeyler demektir.
Dünya kazancı, ahiret kazancı ile birlikte olduğu zaman işe yarar. Ahireti kazanmaya yardımcı olmayan dünya zevkleri, şekerle kaplanmış zehir gibidirler. Dünya zevkleri, bedene, nefse tatlı gelen şeylerdir.
Dünya bir köprüdür hemen geçin, yalnız tamiri ile uğraşmayın, yolunuza devam edin! Arzusu ahiret olup, ahiret için çalışana, Allahü teâlâ dünyayı hizmetçi yapar.Yalnız dünya için çalışana, yalnız nasibi gelir, işleri karışık, üzüntüsü çok olur.
Marifetname’deki hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: Dünya iki gündür: Biri sevinç, biri üzüntü günüdür. Bunlar geçicidir. Öyle ise geçici olanı bırakın da daimi olan nimetlerine kavuşmak için çalışın. Hz. Hadimi ise kazanç ve neticelerini izah buyururlarken;
Ehli İhtiyarda denilmiştir ki: Kisb yani dünya işlerinin geçimi, tahsili dört nevidir der. 1-farzdır. Bunu sahih bir niyetle yapan sevaba nail olur. İmkânı olmakla beraber terkine kaşılık da cezalandırılır. İnkâr eden de tekfir olunur.
Çünkü Rabbimiz ayeti Celilesinde Mülk s.ayet 15 de: “Öyle ise yeryüzünde yürüyün ve onun rızıklarından da yiyin” buyurmuştur. Rasülullah s.a.v. efendimiz de: “Her Müslümana helal rızık taleb etmek farzdır” buyurmuştur. Bu farz olan kifayet mikdarı olandır.
Hazreti Hadimî, Efendimizin s.a.v. bu güzel hadislerini bizlerin önüne sunmuş ve kısa bir açıklamada bulunmuş. Lâkin bizde şu izahı yapmadan geçemeyeceğiz;
Bazıları namaz gibi bir kısım farz ibadetleri yerine getirmeyip, çocuklarının nafakasını temininde farz olmasıyla, güya kendilerine birçok hatalı çıkış yolu arıyorlar. Ve bunu namaz kılmamaya sanki meşru mazeretmiş gibi kendilerini aldatma ve oyalama yoluna gidiyorlar maalesef! Hâlbuki bilinmelidir ki, bir farzı yerine getirmekle diğer farzlar eda edilmiş olamaz. Hz. Allah böylelerine şuur iz’an versin diye dua ederiz. Muhammed Hadimi devamla;
Kâfi miktarda maksat, kendisi için, ıyali (aile ve bakmakla yükümlü çocukları) için ve miktar borçlarını yerine getirecek kadardır. Ölmüş olsa borçsuz gitsin diye.
Peygamberanı ızam da yerler içerler. Ve kazanırlardı. Kazançlarından yerlerdi. Babamız Hz. Âdem safiyyullah Ziraatla meşgul olur, buğday eker, onu sular, hasadını kaldırır, öğütür, un yapar, hamur yoğurur ve ekmek yapardı. Ve yerdi.
Nuh aleyhisselam, Neccardı (maranguzların piri) . Zekeriyya a.s da aynı. İbrahim aleyhisselam Kumaş ve Bez satardı. Davud a.s. Zırh yapardı. (Demircilerin piridir).
Süleyman a.s. hurma yaprağından Sepet örer (zenbil) satardı. Rasülullah Efendimiz çobanlık yapardı. Hz. Ebu Bekr r.a. kumaş ve elbise satardı. Hz. Ömer sahtiyan, deri işi yapardı. Hz. Osman tüccar. Hz. Ali ücretle çalışırdı.
Çünkü yiyeceklerin en iyisi, tatlısı temiz olanı, kişinin kendi kazancıdır. Borç yiyen kesesinden yer denilmiştir. Çalışıp kazanmayan kimse öldüğünde, neden farzı terk ettin diye süâl olunacak. Hesaba çekilecektir. Farz olan kısmın dışında kisb’i (çalışmayı) terk caiz isede ibadet vazifeleri ile kendini meşgul etmesi güzel olur. Bu manada hareket güzeldir. Tasadduk (sadaka vermek ) için çalışıp kazanmakta lazımdır. Bu cemiyet hayatı için çok faydalı ve ünsiyet peyda eden bir haldir.
2. Aile efradının kuvveti için kazanç biriktirmek sünnettir. Bunu yaparken dini vecibelerin yapılmasına mani teşkil etmemek kaydıyla.
Salih erkek için salih mal ne güzeldir, buyurulmuştur. Seyyidi Seadatımız s.a.v. insanların en hayırlısını şu hadisi şerifleriyle ne kadar veciz ifade etmiştir: “İnsanların en hayırlısı, insanlara (müminlere) menfaatı olandır” buyurmuştur.
Menavi; bu hadisi şerifin şerhinde: Dini menfaatlerin en şereflisidir. Menfaat de bakı olanıdır denilmektedir. Haram ve keraheti tahrimiye ile olan mekruhların, Mülteka-i Ebhur da İmamı Muhammed r.a.e göre haram olduğu ifade edilmektedir.
Mektubatı şerif de, bütün beldelerde halal kisp (kazanç) Cuma ve cemaatın sevimli olanının vacip olduğu beyan edilmektedir.
3-Mubah olarak çalışmanın (çalışarak kazanma, fazla çalışma) nevilerinin üçüncüsü zinetlenmek ve nimetlenmek için ziyade kazanmak için çalışmaktır. Misal, binalar yapmak gibi. 4-Kisb’in dördüncü nevi ise mekruhtur. Bu gururlanma için çoğaltmaktır. Her ne kadar helalinden, helal yoldan bile olsa da. Bu İHTİYAR da zikredildiğine göre böyledir. (b.s.196)