
İnsanın İnsan Olarak Kendini Yetiştirmesi
Mustafa Özyurt
Bu malumatlardan anlaşılacağı üzere tasavvafun, insanın insan olarak kendini yetiştirmesinde, ruhunun , kalbinin huzuru için ne kadar elzem olduğunu anlamakta misal olarak iyibir ders olduğuna itikad etmek lazım.
Amasyada ziyaret mekanlarından; Pir Abdurrahman Efendi, ve damadı Yakup Paşa ve Pir İlyas Efendi birbirine yakındırlar ki, ziyaretçiler rahat bulabilirler.
Çilehane: Cami, Tekke, Çile hücreleri, Divanhane, ziyaret odaları ve Türbeden oluşan bir külliyedir. Sofular Camii.. Şirvanlı Azeriler Camii.. Fethiye Camii ... Amasya Saraçhane Camii.. Aynalı Mağara..
Evet! Tarihimizi okurken şuna lütfen dikkatinizi çekmek isterim; Yani Osmanlını ilme nekadar değer verdiği ve ilim ve bilimle ne kadar alkadar olduklarını yeni yetişen neslimize iyi anlatmalıyızki ecdadına müsbet gözle bakabilsin. Aksi takdirde ecdadına gençliğimiz menfi bakabilir. Ve bunun mesulüde bizler oluruz. İsterseniz Fatihin devrini şöyle bir göz önüne getirelim:
Fıkıhta Mulla Husrev, tefsirde Molla Gürani, kelamda Hocazade bütün İslam alemince makbul eserler yazmışlardır. Bu devirde Osmanlılarda Matamatik, oldukça parlak bir seviyedeydi. Sultan Mehmet kendi döneminde ilim ve hıkmet tarihinin en önemli meseleleri üzerinde âlimleri tartışmaya ve eser vermeye teşvik etmiştir. Tarih bunu şahididir. Öyle ise tarihimizi sağlam kaynaklardan okuyalım ve okutalım…
Evet, Amasya’nın tarihine ışık tutan Amasya müzeleri geziniz sırasında Minyatür Amasya Müzesini ihmal etmeyin.
KURTBOĞAN EVLİYASI
Amasya'daki Allah dostlarının Kabir ve Türbeleri içerisin de en mümtaz olanlarından biriside Kurtboğan Evliyasıdır.
XIV. yüzyılın üçüncü çeyreğinde Amasya Emiri Şadgeldi Paşa’nın yaptırmış olduğu köprüden geçip istasyonuna doğru yolun nihayetinde bir mescidle karşılaşırsınız. Bu pek de küçük olmayan eserin içersinde, oğlu ile ün kazanan bir evliya kabri vardır ki, kabrin sahibi bu zat,Şeyh Hamza Hazretlerinden başkası değildir. Onun, Dünya tarihinde bir devir açan Osmanlı hükümdarı Fatih Sultan Mehmed’in hocası Akşemseddin’in babası oluşu dışında, halk arasında anılmakta olduğu lakabını vefatından sonra aldığı da söylenebilir.
Anlatılır ki, şeyhin vefat ettiği günün gecesi bir kurt gelip kabrini açar. Yeni mezarları bularak ölüyü kabrinden çıkarıp parçalayan bu kurt, bölgeye musallat olmuştur. Ertesi gün kabri ziyarete gelenler kurdun ölüsü ile karşılaşır. Şeyh Hamza Hazretlerinin eli de mezarın dışındadır. Hal sahibi bir zat şunları söyler. “Kurt değdiği için elin yıkanması gerekir.” El derhal yıkanır ve kabirden içeri çekildiği görülür. Bu inanılmaz olaydan sonra Şeyh Hamza Hazretleri ‘Kurtboğan’ lakabıyla insanların muhayyilesinde yerini alır. Oğlu Mehmed Şemseddin’in İstanbul’un fethi sırasında Ebu Eyyub el Ensari’nin kabrini bularak ordunun maneviyatını yükselttiğini, 1460’da Göynük’te vefat ettiğini, Fatih Sultan Mehmed’in 1464’te onun adına türbe yaptırmış olduğunu da bu arada ilave edelim.
Akşemseddin babasının nasıl bir Hakk aşığı olduğunu şu şekilde anlatmaktadır: “ Biz oniki kardeş idik. Babam bir gün, hepimizi biraraya toplayarak yüzümüze uzun uzun bakıp hamdetti. Biz zandediyorduk ki, Cenab-ı Hakk’a bizleri kendisine ihsan ettiği için hamdetmektedir.
Lakin babamın dervişlerinden Nur-ül Hüda kendisine; "Ben senin neden hamdettiğini biliyorum", dedi. Babam "Neden?", diye sorunca "Şuna hamd ediyorsun ki, Cenab-ı Hakk, sana on iki evlat verdiği halde hiçbirisinin muhabbeti, kalbini Cenab-ı Hakk'dan ayıramamıştır." cevabını vermişti. İnsan, hakikatının kulluğun gerçek yönünün ne olduğunu anlayabilmek ayrı bir şuur ve idraktir. Mevlamız şuurumuzu artırsın basıretimizi açsın.
(DEVAM EDECEK)