
İlim Nev'ilerinde Maksud
Mustafa Özyurt
İlmin birçok ta'rifi yapılmıştır. Seyyid Şerif Cürcâni Hazretlerine göre, ilmin en güzel ta'rifini Allâme-i Teftâzânî Hazretleri yapmıştır. Şöyle ki:
İlim bir sıfattır ki, onunla kâim olan kimse için inkişaf-ı tâmme ile mezkûr(mâlum) münkeşif olur. (Allame-i Taftâzani Şerh-i Akâid S. 25). Yani, çok kıymetli ilim sıfatına sahip olan kimse için öğrendikleri şeyler, şüpheye mahal kalmayacak şekilde anlaşılır.
Yine buyuruldu ki, âlimin yüzüne, Kâbeye ve Mushafa bakmak ibâdettir. O halde ilim meclisinin hiç bir faydası olmasa ve orada hiç konuşulmasa bile, akıllı kimseye düşen oraya gidip âlimin yüzüne bakması büyük bir nimettir. Dini sohbet yapılan bir meclis, binlerce kötü meclislerde bulunmanın günahına keffaret olur. Bir kimsenin, âhırette, dünyadaki sevdiği kimselerle birlikte olacağı hadis-i şerifle bildirilmiştir.
O halde dünyada, sapık kimselerden kaçıp, hakiki din âlimleri ile beraber bulunmak, onları sevmek veya sevenleri sevmek, böyle kıymetli kitapların yayılmasına sebep olmak büyük nimettir, fırsatı kaçırmamak lâzımdır İlim, doğruyu, iyiyi, güzeli bulmağa yaradığı gibi, cehalet de doğru yoldan çıkmağa sebepdir. İlmin nevilerini yani çeşitlerini Hz. Hadimi, şöyle izahda bulunmuştur:
Bu bab da üç çeşittir: 1.Me’muru bih. (Kendisiyle emr olunan ilimler).
2. Müntehi anh. (Kendisinden nehy olunan ilimler). 3.Mendubu ileyha. (Öğrenilmesi mendup olan ilimler).
Birincisi yani kendisiyle emr olunan ilim iki sınıfa ayrılmıştır. Bu emri icabidir. Emri icabi emrin hakikatıdır. İki sınıftan biri, farzı ayn olanlar hakkında olan ilimdir. Yani her bir mükellef Müslüman kimselerin her birerinin üzerine farz olan ve bir kısmından düşmeyen farzlardır. İşlenilmesinde sevab, terkin de ıkap vardır. Haram, fiiline göre ıkap vardır. Terkeden ise sevaba erer. Keraheti tahrimiye harama akreb’dir yani çok yakındır demektir. Tenzihen mekruh ise helala yakın olan mekruhtur.
Farz olan ilimle maksad: İlmi haldir. Kur’anı kerim de Nahl suresi a.43 de: “Eğer bilmiyorsanız ehli ilme sorun” buyurulmuştur. Yani ey mükellefler; Ahkâmı Şer’îyye ve Batıniyye ile mükellef olan kişi bilmediğinizi ilim ehline sorun demektir.
Emrin vucubun da ve mutlak emir de asıl olan onu kemalata hamletmektir. Vucubun kemali farzdır. Talebin farzıyyeti matlubun fazıyyetine tabidir. Ve hal ilmi farzdır. Veya matlub olan hal ilmidir diye söylenir. Ve bunun farzıyyeti bu ayetle sabittir. Bu ayette zikir de murat, kat’ıyyetle ilimdir. İlmihal de kat’ı bir ilimdir. Ve her ikisi de inayet mahallidir anla!
İbni Mace –de Enes r.a. dan: “İlim taleb etmek her Müslüman erkek ve kadına farzdır”buyurulmktadır. Burada kasdedilen ilim, yine hal ilmidir. Minhacü’l-ulum da İmamı Gazali hazretleri farz olan ilmi üçe ayırıyor.
1. Tevhid ilmi. 2. İlmi sır yani kalp ilmi. 3.İlmi şeriât’dır, diye yazmaktadır. Bunların dışındakiler farzı kifayedir. Bazı risalelerde, Musannıf Farzı aynı 3 sınıfa ayırıyor. 1. Tevhid ilmi: Cenabı Hakkı bilecek miktarda, o Rabbi Tealaya mülakı olacak sıfatları bilmek. Ve Peygamberinin (s.a.v.) Cenabı Haktan getirdiği şeylerin cemisini tasdık etmekdir.
2. Ahlak ilmi: Kendisiyle Allah Tealayı tazım ve amelinde ihlâs ve islah edecek miktarda, manada ilim demektir. 3. Fıkıh ilmi: Neyi işleyecek ve neyi terk edecek tayin edebilecek bir ilim. Umulur ki şu, bu makamda irade de asıldır vecihdir.
Şarih demiştir ki: İlmin hikmeti; Âlemin islahı Âlimin islahına menuttur (bağladır) “.
Talimi müteallim de Sahibi Hidayet’ de demiştir ki: Her Müslüman üzerine haline vaki olacak şeyi talep etmek farzdır. Fiili cihetinden olsun, terk cihetinden olsun, belki itikaden, hangi halde olursa olsun, seferi, hazeri, sıhhatte olsun, hastalık halinde olsun diyanat ve muamelat işlerinde hal ilmini öğrenmek farzdır. Çünkü her Müslüman için farz kılınan beş vakit namaz ve Cuma namazı elbette lazımdır.
Namazlarda vakî olacak şeyleri bilmek nasıl eda edeceğini, miktarını bilmek farzdır. Sıhhatinin şartlarının vs. bilmesi gibi. Çünkü şu takdirde ilim maluma tabidir. Haramdan kaçınmayı bilmekte farzdır. Ticaret ehli, satışlarında da aynıdır. Alış veriş de caiz olup olmadığını bilmesi vaciptir. Bunları bilmedikçe ticaret yapması caiz değildir denilmiştir Tatarhaniye de.
Yine bunun gibi, tevekkülü kalb ahvalinin ilmi de farzdır. Yani işleri Allaha havale ve Allah Tealaya itimad ilmini öğrenmek. Denildi ki: Huzur, Allah Tealanın kudretinin altındadır. Allah Tealaya yönelmek, marifet sebebiyle ondan korkmak ve rızasını öğrenmek de farzdır.
Yüce peygamberimiz s.a.v.: “İçinizde Allahı en iyi bileniniz ve ondan en çok korkanınız benim” buyurmuştur. Fiillerin ve Ahkâmın her birerinin kalb de nazil olan şekli ile kolay olursa, yani fiil ve hükümleri yerine getirmek de kalp zorlanmıyorsa, bu halin meydana gelmesi, rızanın elde edilmiş olması demektir.
Talimi Müteâllim de: Sair Ahlakda ki hükümler de böyledir. Mesela; Cömertlik, pahalılık, korku, harb de korkmamak, kibir, tevazu, insanlar arasında iffet, israf yani vasat ve itidal hududunu çıkmak, taklil yani harcamaları çok kısmak, ahlakı hamide ve ahlakı zemime bunları öğrenmek farzdır. Çünkü kibir, israf ve cihaddan korkmak haramdır. Bunlardan kaçınmak, ancak ilimle mümkündür. İlim bunların zıddıdır. (Devam edecek)