
Hz. Meryem İsa ve Zekeriyya A.S
Mustafa Özyurt
Milletlerin tarihleri, lisanları ve edebiyatları ruhiyat için tetkik menbalarıdır. Tarih muhtelif zamanlarda k, insanların seciyeleri hakkında bizi tenvir eder yani aydınlatır.
Değerli Kardeşim, Halep şehrinin zenginliklerinden biriside Zekeriyya peygamberledir. Bu yazımızda, bu zatların hayat hikâyelerinden ders alacak çok şeyler vardır. Yüce kitabımız, bu zatları hikâye ederken zamanımız da hayatlarından ders çıkarabileceğimiz çok şeyler var ki, onun için Kuran ile bize nakletmeye lüzum görmüştür. Hal böyle olunca bu zatların hayatlarını kıssadan hisse alma niyetiyle buyurun okuyalım;
Zekeriyya (a.s.) İsrailoğulları'nın peygamberi olduğu gibi, aynı zamanda onların bilgini, reisi ve müşaviri yani danışmanı idi. Zekeriyya (a.s.) ömrünü ibadetle ve insanları Yüce Allah'a inanmaya çağırırdı. Fakat tüm bunlara rağmen önünü göremeyecek kadar gözü dönenler onu şehid ettiler.
Hz. Zekeriyya, Meryemin emanetçisiydi. Kuranı Kerimden öğrendiğimize göre Hz. Meryem hurma ağacının altında ilâhî rahmete ve feyze muhatap olmuştu. Mevsim kış olmasına rağmen hurma ağacı meyvesini vermiş, daldaki hurmalar Hz. Meryem'in önüne dökülmüştü. İşte bu sırada İsa Aleyhisselâm dünyaya teşrif eder. Anne heyecan ve sevinç içinde yavrusunu kucağına alır. Ancak yine de kalbindeki sıkıntı geçmemiştir. Evlenmeden bir çocuğu olmuştur. Bunu kavmine nasıl anlatacaktır? Onlar inanmayacaklar, ne yapsa, anlamayacaklardı. Âlemlerin Rabbi buyuruyor ki:
"Ye, iç. Gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görürsen de ki: Ben çok merhametli olan Allah'a oruç adadım; artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım."
Bir rivayette de şöyle anlatılır: Hz. Meryem'i aramaya çıkan birkaç kişi, yolda bir çobana rastlarlar. Hz. Meryem'e rastlayıp rastlamadığını sorduklarında çoban:
"Söylediğiniz gibi birini görmedim. Fakat dün gece yaşadığım olayı, bunca senedir çobanım, hiçbir zaman yaşamadım. İneklerim dün gece hep birlikte şu gördüğünüz vadiye yönelerek secde ettiler."
Hz. Meryem nifâstan temizleninceye kadar orada kalır. Kırk gün dolunca çocuğunu kucağına alır ve şehre doğru yola koyulur.
Şehre yaklaştıkça Hz. Meryem'in kucağında bir bebekle geldiği haberi şehre ulaşır. Haberi duyan fitne odakları rahat durur mu? Hz. Meryem’i büyük bir kalabalık karşılar. Ona sorarlar:
"Ey Meryem! O kucağındaki çocuk kimin?"
Konuşma orucu tutan Hz. Meryem cevap vermez. Cevap alamayan kalabalıktan değişik sorular gelmeye başlar. Bu durum Kur'an-ı Kerim'de şöyle bildirilmektedir:
"Nihayet onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi. Dediler ki:
“Ey Meryem! Hakikaten sen iğrenç bir şey yaptın."
Sataşmalar karşısında Hz. Meryem daha fazla dayanamaz ve el işareti ile kucağındaki çocuğu gösterir. İşaret ederek, "Bana değil; bu çocuğa sorun, size o cevap verecek." demek ister. Kur'an-ı Kerim bunu şöyle anlatılmaktadır.
"Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. "Biz dediler, "beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz?"
Meryem'in bu tavrı, orada bulunan kalabalığın tansiyonunun iyice yükselmesine sebep oldu. Nasıl olurdu da bir bebekle konuşulabilirdi. Meryem de işi iyice azıtmıştı, yaptığı ahlâksızlığın yanında bir de kendileri ile alay ediyordu. Dediler ki:
"Bunun bizimle alay etmesi, zinasından daha beter!"
Rivayete göre; tam o sırada Hz. İsa a.s. annesin emiyordu. Bu sözü duyunca memeyi bıraktı, yüzünü onlara çevirdi, sol tarafına yaslandı ve ardından şahadet parmağı ile işaret etti. İsa Aleyhisselâm'ın onlara beşikte iken konuştuğu, bundan sonra çocukların konuşabilecekleri yaşa gelinceye kadar onun bir daha konuşmadığı da söylenmiştir. Bu olaylar meydana gelirken, Zekeriya Aleyhisselâm'ın da olaydan haberi olur ve derhal olay mahalline gelir. Ana kucağında duran İsa A.s'a hitaben:
"Eğer konuşman emredildiyse, konuş; hüccetini ortaya koy." der.
Tam bu esnada akıllara durgunluk veren olay cereyan eder. Kur'an-ı Kerim'e kulak verelim:
"Çocuk şöyle dedi: "Ben, Allah'ın kuluyum. O, bana Kitab'ı verdi ve beni peygamber yaptı."
Çocuğun konuştuğunu gören kalabalık, dehşete düşer. Böyle bir olay, o güne kadar ne görülmüş, ne de duyulmuştur. Bebek konuşmaya devam eder:
"Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı. Yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti. Beni anneme saygılı kıldı, beni bedbaht bir zorba yapmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır."
Bu olaya şahit olanların söyleyecek sözleri kalmamıştı. Kalabalık sessizce dağıldı. Ne var ki, fitne ve fesat durur mu? Hiçbir zaman durmadı ki.
İsrailoğulları'nın fesat, yalan, iftira ve bozgunculuk damarı bir defa kabarmıştı. Bunca açık mucizeyi gördükten sonra bile Hz. Meryem'e iftira atmaktan vazgeçmediler. Şimdi de Hz. Zekeriya olayın içine çekmeye çalışıyorlardı.
Hz. Meryem, yayılan dedikodu ve fesat zehirlerinden rahatsızlık oldu. Mısır'a gidip, Mısır'da on iki yıl kaldı.
Zekeriya Aleyhisselâm da yeni doğmuş olan Yahya Aleyhisselâm ile meşgul olmaktadır. Yahya A.s; İsa Aleyhisselâm'dan yaklaşık olarak beş altı ay önce doğmuştur. Bu doğum ihtiyar babayı son derece mutlu etmiştir. Bu arada iftira kampanyası hızla devam etmektedir.
Bu iftiraları çıkaranların elebaşları, Hz. Zekeriya’ya kötülük etmeye karar verirler. Bir gün tenha bir yerde onu kıstırırlar. Yaşı oldukça ilerlemiş bulunan Zekeriya Aleyhisselâm adamların kötü niyetli olduklarını anlar ve onlardan uzaklaşmaya çalışır. Bir ağacın yanından geçmekte iken Ağaç dile gelerek: "Ey Allah'ın Resulü, bana gel!" der.
Ağaç birden yarılır ve Hz. Zekeriya ağacın içine girer ve kurtulur. Ancak şeytan burada yapacağını yapar. Ağacın içine girerken, giydiği elbisenin eteğinden bir parça dışarıda kalır. Ağacın yanına gelen teröristler ağaçtan dışarı sarkan elbise parçasını görünce bu işte bir tuhaflık olduğunu anlarlar ve ağacı kesmeye karar verirler. Ağacı ortadan keserler.
Böylece ağacın içinde bulunan Zekeriya Aleyhisselâm da ağaçla birlikte kesilir ve şehit peygamberler kervanına katılır. Zekeriya Aleyhisselâm, İsrailoğulları'nın şehit ettikleri ilk peygamber değildir, son peygamber de olmayacaktır. Oğlu Yahya da babasının yolunda olacaktır. O da İsrailoğulları'nın azgın teröristleri tarafından öldürülecektir.
Muhterem okuyucu! Hz. İsa, dünyaya gelmeden evvel, devrin insanları “ Hz. Âdemin babasız olamayacağını kabul etmiyor ve inkâr ediyorlardı. Cenabı Rabbimiz, babasız bir kulunu dünyaya getirebileceğini bununla ispat ediyordu. Ayrıca Yahudi zihniyetinin neler yaptığını ve neler yapabileceğini anlatıyordu. Ayrıca, Peygamberler masumdur, günah işlemezler. Hz. Allah basiretimizi artırsın. (Devam edecek)