
HUDEYBİYE
Mustafa Özyurt
Hudeybiye, eski Cidde-Mekke yolunda Mekke’nin 22 km. batısındadır. Hicretten sonra Efendimiz s.a.v. ve muhacirler eski vatanlarını özlüyor ve Kabeyi ziyaret etmeyi arzu ediyorlardı. Efendimiz rüyasında Kâbe’yi tavaf ettiğini görmesi üzerine, umre yapmaya karar verdi. Bu kararını eshabına bildirdi. Hazırlanmalarını emretti. Yanlarına yalnız yol silahı olan kılıçlarını alan 1400 sahabe ile 6. Yılın Zilkadesinin başında (628) Zülhuleyfe de ihrama girilerek hareket edildi. Harem sınırı olan Hudeybiyede konaklandı. Bi’atı Rıdvan burada yapıldı.
Musalaha-i Hudeybiye: Efendimizin devesi Kusva burada durdu ve eshabı kiram ne kadar uğraştılarsa da hareket etmedi. Rasülü Ekrem Efendimiz” Hayır durmadı ve böyle durma huyu yoktur. Fakat fil’i Mekkeye girmekten men eden onu dahi durdurdu”. Yani Allahü Teâlâ Hz. Eshabı Fil’i Mekke’ye girmekten men ettiği gibi bize de bu hal ve hey’et ile girmeye ruhsat vermedi diye buyurdu. Burada suyu çekilmiş bir kuyu vardı. Eshabı kiram susamıştı. Rasülü Ekrem, torbasından bir ok çıkardı ve onu o kuyu içine bıraktı. Kuyudan o kadar su kaynadı ki, bütün ordu halkı, doyunca içti, abdest aldı, hayvanlarına su verdi.
Müslümanlar burada 82 kişiyi esir almalarına rağmen sevgili rasülümüz onları serbest bırakarak mekkeye gönderdi. Hz. Osmanî zinnureyn r.a. elçi olarak gönderdiler. Hz. Osman, Emevilerin soyu olan Ebu Süfyan silalesindendi. Haber gecikince, hz. Osmanın şehid edildiği bile duyulmuştu. Neyse ki duyulan olmadı. Süheyl isimli birini kureyş elçi olarak gönderdi.
Müşriklerle, 10 sene müddetle musalaha yapıldı. Taraflar birbirlerine taarruz etmeyecekler, o sene Kabeyi tavaf etmeyecekler seneye tavaf ve say’edecekler, sizden birisi bize gelirse reddetmeyelim, fakat bizden size gelen olursa iade edilsin, Müslüman olsa bile!. Eshab karşı çıktı ise de Efendimiz “ Cenab-ı Hak elbette bir çare yaratır” buyurup kabul buyurdular. Hz. Ali sulhnameyi yazmakla me’mur kılındı.
Efendimiz s.a.v. evvela “Bismillahirrahmanirrahim” yaz buyurdular. Süheyl” Bu ibareyi tanımam, öteden beri yazıla gelen ( Bismikellahümme) yaz” dedi. Eshabı kiram buna itiraz etmek istedilerse de, mana itibariyle yanlışlık olmadığından Efendimiz kabul buyurup yazdırdılar. Ve imza yerine “Muhammedurrasülüllah” yazdırdılar. Süheyl, ona da karşı çıktı. Fahrikainatımız ise “ Siz tekzib etseniz de ben Allahın Rasülüyüm. Amma beis yok ya Ali! Onu bozda ibni Abdullah yaz “ diye emretti. Daha sonra kendisi yazdı.
Ve ihramlı olduklarından yanlarında getirdikleri kurbanlarını kesmelerini söyle peygamber efendimiz. Lakin ashabın, itirazı değilde içlerindeki buruklukdan dolayı hiçbirisi kesmed. Peygamberimiz buna çok üzüldü ve çadırına girdi. Rasülüllahı s.a.v. böyle üzgün gören Ümmü seleme validemiz r.a. neden üzüldüğünü sorar ve; Ya rasülellah niçin üzülürsün onlar sana itaraz etmezler. Sen şimdi çık dışarı kes kurbanlarını, seni gören ashabın onlarda kesecekler dedi. Efendimizde s.a.v. öylemi yapalım ya Müminlerin annesi buyurarak hemen çıktı çadırdan ve kesti kurbanların. Onu gören ashabı sevinçle ve hızla yerlerinden kalkarak kurbanlarını kestiler. Tıraşlarını oldular. Traş ve kurban işi temam olunca bir fırtına çıktı, ashabın kesilen saçlarını tamamen Mescidi haram tarafına savurdu.sahabeler, bu hadisenin yapılan umrenin kabul edildiğine dair Allah tealanın müminlere bir işareti olduğunu düşünerek birbirlerini tebrik ettiler.
Ümmü Seleme anamız, fesahat ve belağatda çok ileri derecede idi. Medine-i Münevvereye ilk hicreteden kadın ünvanına sahiptir. Peygamberimiz s.a.v.den 378 hadisi şerif rivayet etmiştir. Annelerimiz içerisinde hz aişe’den sonra i lim sahibi bir annemizdir. Efendimiz ile evlendiğinde 44 yaşında idi. Ve 84 yaşında vefat etti. Cennetülbaki de medfundur. Dikkat edilirse burada peygemberimiz s.a.v. hanımıyle istişare etmiştir.(devam edecek)