Mustafa Özyurt

Hiç Diri Adına Namaz Kılınır Mı?

Mustafa Özyurt

Harun Veli Hazretleri'nin gönül erlerinden bir zat olduğu da bir daha ortaya çıkmış oldu. Harun Veli Hazretleri, "Ey Harun! Dağa doğru yaklaş" diye bir ses duydu. İşaret edilen dağa doğru yol alırken, Haydar Baba ve iki talebesini önden gönderdi. İleride pusu kuran şakiler iki talebeyi şehit ettiler. Haydar Baba geri dönüp olanları Harun Veli Hazretleri'ne anlattı. O da kafilenin önüne düştü. Şakiler kaçtılar. İleride gökkuşağı gibi bir nur göründü.  Bulut gittikçe yere yaklaşıyordu. Tepeyi aştıklarında, kendilerine rehberlik eden bulut, ovanın batı kısmında yer alan bir dağın eteklerinde kayboluverdi. Harun Veli Hazretleri, o dağın Küpe Dağı olup olmadığından şüpheliydi. Burası bugün Karaviran nahiyesi olarak bilinen yerdi. Kırk gün kadar orada kalıp araştırmalarına devam etti.

Seyyid Harun Veli'nin ilahi sırlara vakıf olduğu rivayet edilir. Bunlardan birisi de Karaviran'da konakladıkları zaman ora halkının bu Allah dostunu imtihan etmeye kalkışmasıdır:  Birisi bir tabuta girdi. Halkın ileri gelenlerinden birisi, Hz. Harun Veli'ye gelerek; "Cenazemiz var, namazını kılıver" dedi. Harun Veli toplanan halka, "Ölü niyetine mi yoksa diri niyetine mi kılacağız?" diye sordu. Böyle bir soruya şaşıran halk; "Dirinin namazı kılınır mı? Tabii ki ölü niyetine kılacağız." Dediler.  Harun Veli: "Öyleyse, buyurun cenaze için Allahü Teâlâ'ya dua edelim, sonra da namazını kılalım." dedi.

Dua ettikten sonra, "Haydi, cenazenizi yıkayın da namazını kılalım." dedi. Halk alaylı bir şekilde cenazeyi kilimden çıkardılar. Akıllarınca Harun velinin bilgisizliğiyle alay ediyorlardı. Fakat kilimi açtıklarında diri sandıkları adamı ölü bulunca çok şaşırdılar. Harun Veli'den özür dileyip elini öptüler. Harun Veli, şehri inşa ederken, lazım olan ağaçlar ve taşlar onun bir işaretiyle istediği noktaya geliyordu. Bunu gören gayri Müslimlerden pek çok kişi İslamiyet'le şereflendi.

İnşaat belli bir aşamaya gelince, kendisi bir çilehaneye kapandı. Bir müddet sonra çıkıp yakınlarını topladı ve onlara yeğeni küçük Musa'ya iyi bakmalarını tembih etti. Oğlu Zekeriyya'yı irşad için Manavgat'a gönderdi. Ali Baba, Gök Seyyid Kilimpuş siyah Dervişi Antalya'ya gönderdi. Akça Baba'yı Germiyan iline, Nasipli Baba'yı Aydın iline uğurladı. Bundan sonra Seyyid Harun Veli Hazretleri hastalandı ve hastalığı giderek ilerledi.

Talebelerine ve yakınlarına: "Ey yarenlerim! Artık biz ahirete gidiyoruz. Öldüğümde beni ibadet yerim olan buraya defnediniz. Üzerime de bir türbe yapınız. Hepiniz hakkınızı helal edin" deyince herkes ağlayarak gözyaşlarına boğuldular.

SIRADAN BİR SEÇİM DEĞİLDİR

Yüce Allah cümlesinin sırlarını mukaddes ve mübarek kılsın.

Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılışından sonra beylikler dönemi başlar. Bunların en küçüğü de Eşrefoğulu Beyliğidir. İşte bu dönemde her ne kadar XI. yüzyılla birlikte Anadolu’nun büyük bir kesimi,  İslamlaşma süreçlerini çoktan tamamlamışsa da, bu hayat tarzının korunması ve yaşatılması için bu topraklara akınlar durmamıştır. Anadolu’nun İslamlaşma süreçlerinin korunmasında büyük rol alan derviş akınlarından birisi de Seyyid Harun Veli Hz.lerinin önderliğinde gerçekleştirilmiştir.

Hicret yurdu olarak Seydişehir’in seçilmesi,  sıradan bir seçim değildir.  Hz. Peygamberin soyundan gelen Seyyid Harun Veli Hz. leri, ilahi bir yol gösterme sayesinde gelmiştir, buralara.  Muhacir bir Seyyid’in elinde, şehirlerin Seyyidi/Efendisi kurulmuştur. Bir benna özelliğine sahip olan Seyyid Harun Veli,  sadece maddi bir şehir kurmadı, aynı zamanda madde ve mananın birlikte yoğrulduğu erdemli faziletli bir şehir kurdu, bu topraklarda. Bu açıdan Seydişehirli kardeşlerimiz ne kadar sevinseler, ne kadar gurur duysalar azdır.

Seyyid Harun Veli Hz. leri’nin hayatı, büyük tasavvuf adamı İbrahim b. Ethem’in (Kuddise Sirruh)  hayatına ne kadar da çok benziyor.   Seyyid Harun Veli Hz.leri maddi dünyanın iktidarını bırakarak manevi dünyanın iktidarına yönelmişti. Tasavvufun kavramlar dünyasında züht, dünya ve içindekiler karşısında isteksiz ve hırssız olmayı ifade eder.   Bu bağlamda Seyyid Harun Veli Hz.lerinin züht anlayışında,  rasyonel ahlak anlayışı ağır basmaktadır. Rasyonel ahlak, günah galerisi bir toplumda, günahlara batmadan, kirlenmeden tertemiz bir şekilde yaşayabilme iradesini göstermektir. İslami anlayışta manevi yolda inkişafın ilk adımı, yenilen lokmaya dikkat etmektir. Onun için Seyyid Harun Veli Hz.leri, sırtında ve midesinde haram yükü taşıyanlar bu yükü boşaltsınlar da gelsinler,  bizim dergâhımıza demiştir.

Seyyid Harun Veli Hz.leri, her ne kadar dünya saltanatını bırakmışsa da onun hayatında terk-i dünya yoktur. Onun hayatında ahretine hizmet edecek, şehir kurma vardır.  Seyyid Harun Veli de Seydişehir’i kurarken, adeta Mekke ve Medine’yi şehir mimarisinde model alarak Rasulullah’ın Medine’ye geldiğinde yaptığı ilk iş gibi, o da önce Müslümanların toplu ibadet edeceği camiyi inşa eder.  Onun etrafında kendisinin ve dervişlerin barınacağı zaviye, çevresinde toplananları din yolunda ilimle irşat edeceği medrese, maddi arınmayı temsil eden hamam ve yoksulların doyurulması ve paylaşma ahlakının yaşanması için imarethane/aşevi kuracaktır. Artık şehir bu yapıların etrafında halka halka oluşacaktır.

Seyyid Harun Veli Hz.leri,  vâris-i enbiyadır, peygamberimizin varisidir.  Seydişehir zaviye ve medresesinde suffe ashabının sohbet yöntemiyle yetiştirildiği gibi yetiştirdiği öğrencilerini daha sonra halife olarak, Anadolu’nun muhtelif yerlerine irşad faaliyetlerinde bulunmak üzere göndermiştir. Mahmud Seydi’yi Alanya’ya, Zekeriya Babayı Manavgat’a, Ali Baba, Gök Seydi, Kilimpûş ve Siyah Derviş’i Tekeili’ne, Akça Baba’yı Germiyan’a, Nasibli Baba’yı Aydın’a, Gök Demir’i Adalara, Haydar Baba’yı Rumeli’ne göndermiştir. Bu halifelerin gönderildiği merkezler dikkate alındığında Seyyid Harun Veli’nin Ege ve Akdeniz bölgelerinin İslamlaşma sürecindeki etkisi açık bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Seyyid Harun Veli Hz.lerinin onlara yaptığı nasihatler dikkat çekicidir:

İnkârcıların hidayetine vesile olun. Mü’minlerin taklidi imandan tahkiki imana yükselmelerine yardımcı olun. Helal lokma yiyin. (Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları