
HAZRETİ İBRAHİM-MAKAMI
Mustafa Özyurt
İbrahim peygamberin isminin manası da Ebu Rahim- yani koruyucuların babası demektir. Allah Teâlâ, muhabbet ve kullarına merhametinden dolayı “Halilullah “, çok misafirperver ve ikram sahibi olmasıyla “Ebu’l-etyaf” yani misafirler babası adını, kendinden sonra bütün peygamberler onun neslinden geldiği için- Ebu’l-Enbiya” yani nebiler babası sıfatlarına mazhar olmuştur.
Mescidi Haram içerisinde Kâbe-i muazzama ya 15,40m mesafede üzerinde Hz. İbrahim’in ayak izleri olan 1cm Arayla iki çukurun bulunduğu ve Kabenin inşası sırasında Hz. İbrahim’in üzerine çıkıp iskele olarak duvar örmek ve insanları hacca davet etmek için kullandığı taşa Makamı İbrahim adı verilir. Çok hafif sarı ve kırmızı karışımı beyaza yakın bir rengi olan taşın kalınlığı 20 cm. olub kenar uzunluklarından biri 38, diğeri 36’şar cm.dir. hz. Peygamber “Rükn ( hacerilesved) ve Makamı İbrahim cennet yakutlarından iki yakuttur. Eğer Allah onların aydınlıklarını (zıyalarını) gidermemiş olsaydı doğu ile batı arasını sürekli aydınlatırlardı” buyurmuştur. Hz. İbrahimin zamanından beri aynı yerde bulunduğu anlatılır.
Makam-ı İbrahim Kuranı Kerim de iki yerde ( Ali İmran 3/97, Sure-i Bakara 2/125) geçmektedir. Hz. Ömer’in Makamı İbrahimin özellikle namaz kılınacak bir yer olmasını dilemesi üzerine nazil olduğu söylendiği gibi ayette de böyle geçer. Hz. Peygamberimiz, veda haccında Kabeyi tavaf ettikten sonra Makam-ı İbramimin arkasında iki rekât namaz kılmış ve ilk rekâtında bu son ayeti okumuştur. Ardından da Zem Zem kuyusuna giderek suyundan içmiştir.
ALTINOLUK
Kureyşliler 605 yılında Kabeyi tamir ederken tavanda biriken suların Hicr’e akması için bir oluk (mizap) koydular. Daha sonraEmevi Halifesi Velid tarafından altından kaplatıldı. Ve ondan sonra Altınoluk olarak anılmaya başladı. 4. Murad Han tekrar altınla kaplattırdı. Sultan Abdülmecid eskiyen bu oluğun yerine yenisini gönderdi. Kıble Kabeye çevrildiğinde Mescid-i Nebevinin kıblesi tam oluğun bulunduğu yere isabet etmişti. Bundan dolayı Rasülü Ekremin kıplesi olarak meşhur olmuş buradan kabeye yönelmek adet haline gelmiştir. “ Hayırlı insanların içeceğinden için, seçkinlerin namazgâhında namaz kılın “ diyen İbni Abbasa bunların ne olduğu sorulduğunda “ Hayırlıların içeceği Zemzem, seçkinlerin namazgâhı da oluğun altıdır “ diye cevap vermiştir.
Efendimiz, tavaf esnasında oluğun altına geldiğinde “ Allahım! Senden ölüm anında rahatlık, hesap anında af dilerim “diye dua ettiği bilinmektedir. Altınoluğun altında duaların kabul edildiğine dair hadis-i şerifler mevcuttur.
MÜLTEZEM
Kabenin kapısı ile Hacerulesvedin arasında kalan 2 m. lik kısma denir. Sıkı sıkıya bağlanılan yer demektir. Bazı hadisi şeriflerde duaların kabul edildiği bir yer olduğu, Hz. Peygamberimiz ile sahabe ve tabiinden birçok kimsenin burada dua ettiği nakledilmiştir. Hz. Peygamberiz, Mültezeme gelerek göğsünü, yüzünü ve ellerini açarak oraya yapıştığı ve dua ettiği rivayet edilmektedir. Zemin müsait olmazsa karşısında durup dua etmek ve eziyetten kaçmak daha uygundur. Buraya Müstecab da denilmiştir. Hz. Âdem babamızın tevbesinin burada kabul edildiği de anlatılmaktadır.
Rüknü Yemani: (İbni Abbas rivayeti h. şerif) de Efendimiz s.a.v. Rüknüyemani de 70 bin (bir rivayete göre 70) melek vazifelendirildiğini ve orada “ Allahım! Senden dünyada da ahrette de af ve esenlik dilerim. Rabbimiz, bize dünyada da ahrette de güzellik ihsan et ve bizi cehennem azabından koru” diye dua edilince bu melekleri “ Âmin “ dediği haber verilmiştir.(Devamı edecek)