Mustafa Özyurt

Hazreti Âdem -Melekler

Mustafa Özyurt

Peyğamberlerin evveli Âdem a.s. peygamberliği, kitap, sünnet ve icma ümmet ile sabittir. Ahiri, bizim peygamberimiz Muhammed a.s.v.dir. En faziletlileri de odur. Ümmeti Muhammed de en faziletli ümmettir. HADİMİ K.S.nun bu husta açıklamaları da şöyledir:
Uykunun zarar verdiği gibi ölüm de onlara zarar vermez. Onların ölümü suri’dir. Onlar ebedi ölmüş olmazlar. Onlar Meleklerden de efdaldir. Onlar da Allahın kullarıdır. Onun emrinin dışına çıkmazlar. Masıyetle sağıre olsun (küçük günahlar), büyük günahlar olsun vasıflanmazlar (b. C.1s.266)

MELEKLER

Onlar da dişilik ve erkeklik yoktur. Yeme, içme, açlık tokluk ve bunlardan neş’et eden hiçbir şey onlarda yoktur. Allah Teâlâ tarafından çeşitli vazıfelerle meşğul olmakla vazıfeleri vardır. Onlarla meşğul olurlar. (b.s.267)

KERAMETİ EVLİYA

Keramet Allahü tealanın sevgili kullarında meydana gelen adet dışı, alışılanın üstünde görülen harikulade hal. Doğru bir itikada, inanca sahib olan ve her işinde İslamiyete uyan kimselere Allahü tealanın âdeti dışında, yani fizik, kimya ile biyoloji kanunları dışında ikram ve ihsan ettiği şeylere “keramet” denir. Lügatta keramet; harika, yaradılışın ve imkânların üstünde olup, insanda hayranlık uyandıran şey manasınadır. Biz, bu husus da da Hz. Hadimi’nin izahlarına devam edelim:
Evliya’nın kerameti haktır. Az zaman da uzun mesafe katedebilirler. Yiyecek ve içecek şeyler zuhur edebilirler.
Kuşeyri de: Hava da uçmakta onlar için mümkün, hacet anında libas (giyecek şeyler gibi). Suda yürümek ve hayvanların dilinden anlamak vs. Evliya-i Kiram da hariku’l-adelikler görülmesi gibi.
Mesela; Hz. Ömer r.a. Medine-i Münevvere de olduğu halde, Ceyşi müsliminin (islam askerinin) etrafını (Nihavent de) cebelin verasında ( dağın arkasından) hücum edecek düşman askerinin durumunu gördü ve İslam ordusu kumandanı Sâriye radıyellahü anh’a’ya “Ya Sâriye dağa çekil dağa” diyerek seslendiğinde, Hz. Sâriye, onun sesini, kelamını işitti. Ve tedbirini hemen aldı. Aralarındaki mesafe bir aylık yol. Bu günkü teknik bu hadiseyi bariz bir şekilde isbat etmektedir.
Ve yine: hz. Ömer r.a. Nil nehri taştığı zaman, bir yazı yazar ’Ey Nil, eğer sen kendi emrinle akıyorsan hacet yok. Diyeceğimiz bir şey yok. Eger Allahın emriyle akıyorsan o takdirde mecran da ak”. Bu mektubu Nil nehrine atar atmaz, anında nehir mecrasına çekilmiştir. (Bizlerde hiç tereddüt etmeden Evliyanın kerametinin hak oyduğuna inanmalıyız.)

ALLAHÜ TEÂLÂ ZAMAN İÇİNDE ZAMAN YARATIR

Muhammed Parisa isimli bir zat anlatıyor. Cüneyd (k.s.) un talebelerinden birisi gusl için Dicle’ye girmiş. Birde bakmış ki kendini Hind diyarında bulmuş. Orda evleniyor. Çocukları oluyor. Günlerden bir gün suya girmesi icap ediyor Ve giriyor. Birde baksa ki, yine kendini DİCLE sahillerin de buluyor. Önceki girdiği yerde çıkardığı elbisesini koyduğu gibi buluyor ve giyiyor. Ve arkadaşlarının yanına varıyor ki, ZAVİYE’ye gelmişler ve arkadaşları abdest alıyorlar.
(İzah: Bu kişi Üstazının (hoca efendisinin) zaman içinde Cenabı Mevla’nın zaman halk etmesin de vallahü âlem tereddüt etmiş. Mevlamız da bu hakikatı kendisine göstermiş ve yaşatmıştır. (Devam edecek)
 

Yazarın Diğer Yazıları