Mustafa Özyurt

Hadimi'nin Gönül Bahçesinden

Mustafa Özyurt

Günümüzde toplumları tehdit eden en önemli tehlikelerden biri hiç şüphesiz cehalettir. Cehalet sosyal hayatın tehdit edilmesinde, insanları dehşete düşüren en büyük tehlikelerden biridir. Aynı ülkenin insanları, aynı dinin mensupları, aynı bayrağın altında bulunanlar hiç şüphesiz, mensubu bulunduğu dinini, dininin büyüklerini, ülkesini, bayrağını iyi tanımak mecburiyetindedirler. Zira insan öğrenebildiği ve inanabildiği kadarı ile mukaddesatına sahip çıkar. Ve İnsan bilmediği şeyin düşmanıdır.
İslam âlemi neden geri kaldı? Bu gün İslam âlemi nelere ağırlıklı olarak değer vermektedir? Hangi meziyet ve hangi faziletli amellerle meşgul olmaktadırlar? Ulvi hasletlere sahip çıkılırsa, ulvi hasletler çoğalır. Ulvi hasletlerin yeri boş bırakılırsa yerini süfli ve gaflet sebebi kötü hasletler dolduracaktır. Günümüz de birçok insanlar görürsünüz ki, televizyonlarda sözüm ona ahlakı çöküntülere sebep olan ve manevi değerlerimizi hiçe sayan, bir kısım insanların isimlerini ezbere biliyorlar, lakin kendi ülkesinde hatta kendi il veya ilçesinde bulunan dini ve tarihi büyük şahsiyetleri maalesef bilememektedirler.
Hızla gelişen dünya şartları, ilmi sahada daha çok çalışmayı icap ettiriyor. Aynı yerde saymamak, ileri hedeflere bütün gücümüzle koşmak mecburiyetimiz vardır. Bir insanın her şeyi bilmesi mümkün değildir. Bir kısım bildiklerimiz eksik veya değişik olabilir. Düşünebilen insan, rahatça anlıyor ki ilim sınırsızdır. Günümüzde, pek çok fikirleri ihtiva eden ve yanlışlarla dolu veya maneviyattan uzak, insanın ruhunu ve kalbini rencide eden, ahlakı değerlerimizi hiçe sayan, maddi ve menfur emelleri uğruna kültür ismi altında birçok yayın vasıtaları ile gönüllerimizi karartmaya çalışmaktadırlar.
Adeta, İslami hakikatleri anlamada görmede gözleri kör, gerçekleri duymakta kulakları sağır edebilmek için çeşit çeşit hile ve desiselere başvurmaktadırlar. Vebunları gördükçe, duydukça içimiz sızlamaktadır. En büyük hazinenin doğru bilgi olduğu düşünülürse bu eserde öğreneceklerimiz içimizi rahatlatacaktır. Müslüman Türk milleti, tarihine, dinine, ilmine, irfanına, güzel ahlakına ağırlık vermeli ve sahip çıkmalıdır.
İşte bu sebepten, İslam ulemasından, ehlisünnet büyüklerinin eserlerinden istifade etmek suretiyle, Allahımızın onlara verdiği ilim ikliminde rahmet pınarlarından içmekle güzel ahlakımızı elde edip koruyacağımıza, ilim, irfan ve diğer faziletlerimizle de ruhumuzun canlanacağına inanıyorum. Zira onların ağzından çıkan kelamları kalblere şifadır. Kalblerin şifasına ihtiyacımız olduğuna göre, o misilli âlimleri araştırarak, eserlerinden faydalanmak mecburiyeti vardır.
Allah Teâlâ, dinini, emirlerini insanlara bildirmek için onların arasından peygamberler seçtiği gibi, o peygamberlerinin ilmi varisleri olarak da ümmeti içerisinden ilim erbabını seçmiş ve dinini onlar vasıtası ile yaymaktadır. Şükürler osun bütün İslam ülkelerinde olduğu gibi, Devleti âliye-i Osmaniye de de müstesna ilmi şahsiyetler yetişmiştir.
Bunların en önemlilerinden birisi de Ebu Said Muhammed el-Hadimi (k.s.)dur. Hadimi, ilmi şahsiyetiyle, müfessir, hukukçu ve maneviyat da irşad erbabından olanlardandır. Devleti âliye içerisinde, bu gün bizden koparılmış ülkeleri, o gün Osmanlı vilayeti olan muhtelif yerlerden gelen talebeleri ilim adamı olarak yetiştirip ulumu Arabî’ye ve ulumu diniyyeyi memleket sathında yayan talebeler yetiştiren mümtaz İslam ulemasından birisidir.
Bu İslam âlimi ve büyüğü, pek az kişi tarafından bilinmekte olduğundan o zatın keşfine ihtiyaç vardır. Buna inandığım için, bu temiz kanaatim ile bu eseri sizlere takdim ediyorum. Muvaffakiyet ve müessiriyeti Mavla-i Mütealden temenni ederim. (Devam edecek)
 

Yazarın Diğer Yazıları