
HACERUL-ES'D: (haceril-esvet)
Mustafa Özyurt
Muhterem okuyucu kardeşim, yüce Mevlamız mukteza-i hale göre peygamberler göndermiş, kullarının ibret almaları ve imanın güzel meyvelerinden, manevi nimetlerinden istifade etmeleri için varlığını isbat eden alametler halketmiştir. Bunlardan birisi de Haceru’l-es’dtır. Cebrail (a.s.) beyti Mamuru semaya kaldırdığı zaman, ebu kubeys dağında muhafaza ettiği “Haceri es’ad”ı getirdi. Hz. İbrahim de onu Kâbe’nin bir köşesine yerleştirdi. Cennet yakutlarından ak bir yakut olan bu mübarek taş, zamanla Mekke kâfirlerinin, serapa günah içinde yapışmalarından dolayı siyahlaştı ve bu mana da "Haceril“esvet” diye anılır oldu. Dünyada tek cennet hatırası olarak duran bu mübarek taş, böyle yapışılıp da kara hale getirilmese idi, ona yapışan her hasta şifa bulurdu denilmiştir. İnsanların ahitleri (yani kullar yaratıldığı vakit! Rabbimiz; “Ben sizin Rabbiniz değilmiyim? Dediğinde, bütün ruhlar “evet Rabbimizsin” dediler ve itaat edeceklerine dair aht vermişler idi! İşte bu ahitler bu taş da yazılı ve saklı olup kıyamet günü şahitlik edecektir. Mübarek taşın öpülüp tazım edilmesi, böyle mühim ve mukaddes bir vasıf taşımasındandır. Hacca veya umreye giden din kardeşlerimiz, tavaf esnasında, her şavt da bu mübarek taşı selamlarken göğsünü onun hizasına getirerek, sadrındaki ahit ile bu mübarek taştaki ahdi karşılaştırarak “Ya Rabbi, ahdimi yeniliyorum” manasını düşünerek selamlamalıdır.
Herkese mukadder olan ölüm, Kâbe-i Şerifi inşa etse de muhakkak ona da gelecekti. Tarih kitaplarımızda kaydedildiğine göre Hz. İbrahim (a.s.)’ın ruhunun kabzedilmesi menkıbesi gayet manidardır ki:
Hz. Azrail İbrahim a.s. in ruhunu almaya geldiğinde;
“Ey İbrahim, Allahü Teâlâ’nın emri ile ruhunu kabzetmeye geldim” dedi. Hz. İbrahim de:
Dost dostunun ruhunu kabzeder, canını alır mı? Diye lâtife yaptı. Bunu Cenabı Hakka arz eden Azrail a.s. Hz. İbrahim’e cevaben” Rabbin buyurdu ki, bir dost dostuna kavuşmaktan kaçar mı? Dedi.
Bu müjdeli cevapla yüce dosta kavuşma arzusunu Azrail (a.s.)’a bildirdi. Netice, her kesin bildiği gibi oda hakiki dostuna kavuştu. Gerçek bir mümin olabilirse Müslüman, O Hz. Allah’a dost demektir. Dostun dostuna kavuşmasından daha güzel ne olabilir. Bu dost neden korksun ölümden? Dostuna kavuşmaksa! Vesselam.
HALİL İBRAHİM BEREKETİ
Hz. İbrahim, bir gün, Cenab-ı Allaha iltica da bulunur ve duaları kabul edilir ki mübarek bedede her şey bereketli olup kullarını doyurmaktadır.
Bir gün Mekke-i Mükerremeye, İbrahim (a.s.) oğlu Hz. İsmail’i ziyaret için gelmişti. O esnada İsmail (a.s.) evde yok. Gelininden ekmek, hurma istemişti. O ise:
-Biz bunları bilmeyiz, et yer ve su içeriz cevabını vermişti. Bu halden çok duygulanan Allah Rasülü:
“Ey Rabbim, bunların etlerini ve sularını mübarek kıl, bereket ve bahtiyarlık ver. Meyvelerden de rızıklandır da, bununla sana da şükretsinler” diye duada bulundu.
İbrahim Aleyhisselam duası hakkında,
İmam-ı Gazali malumat veriyor: " İbrahim aleyhisselam sabahladığı vakit şöyle buyuruyordu: « Ey Allah'ım. Bu gün yepyeni bir yaratılıştır. Binâenaleyh bugünü tâatinle benim için aç, mağfiret ve rızanla kapat! Bugün de bana nezdinde kabul olunacak haseneyi ihsan eyle. O haseneyi geliştir ve benim için onu kat kat artır. Ve bugünde işlemiş olduğum günahları benim için affeyle. Çünkü bolca affeden ve her nimeti kullarına ihsanda bulunan, kullarını şiddetle seven, daha istemeden evvel onların isteklerini bilip takdir eden sensi » . Râvi diyor ki: Bir kimse Hz. İbrahim'in duasıyla sabahladığı takdirde o günün şükrünü edâ etmiş sayılır.
İbrahim (a.s.)’ın bu duası bereketiyledir ki, et ve su o sıcak belde de Mekke-i Mükerreme deki kadar, hiçbir kimsenin sıhhatine uygun düşmez. Burada hâsıl olan mübarek meyveler, başka yerde bulunmaz. İşte Halil İbrahim bereketi buradan gelmektedir. Cümlemizin sofrasını Rabbimiz bu bereketle bereketlendirsin. Âmin. (devam edecek)