Mustafa Özyurt

Gizliden Gizliye Hayır Yarışı

Mustafa Özyurt

Sultan Abdülmecid Han’ın annesi Bezmialem Valide Sultan'ın 1845 yılında yaptırdığı hayır eserlerinden en önemlisi "Gureba-i Müslimin Hastanesi" (Vakıf Gureba Hastanesi) Türkiye'nin modern anlamda ilk hastanesi özelliğini taşıyor. Ömrü boyunca İstanbul'a çeşme, köprü, hastane, mektep gibi kamu yararına çok sayıda hizmet binası yapılmasını sağladığı gibi Medine-i Münevvere'nin su yollarının yenilenmesini sağladı.

Bezmialem Valide Sultan ayrıca dönemin salgın hastalıklarından korunmak için Beyoğlu Nisa Hastanesi'ni yaptırdı.

İlk çocuk hastanesi

Şişli'deki Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi ise 2. Abdülhamit'in 8 aylıkken ölen kızının hayrı için yaptırıldı. Bu hastane ise İstanbul'daki ilk çocuk hastanesi özelliğine sahip.

Müslümanlıkta yaygın kabul gören ve halkın gözündeki en önemli camilerden olan İstanbul'un temel camileri "Selatin Camileri"nin ilk kurucusu, Sultan 3. Murat'ın annesi Nurbanu Sultan oldu.

Üsküdar'ın sağlık hizmetlerini günümüze kadar sürdürebilmiş en eski sağlık kuruluşu ve İstanbul'un ilk özel hayır kurumu Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi yine kadın eli değen hayır kurumlarından. Hastane, Zeynep Hanım ve Yusuf Kamil Paşa tarafından özel mülklerinde hastalara ücretsiz hizmet vermek amacıyla yaptırıldı.

"Şahsi servetleriyle hayır eserlerini yaptırdılar"

Sanat tarihçisi Süleyman Faruk Göncüoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, özellikle kadınlar tarafından kadınlar için yaptırılmış ve vakfedilmiş hastanelerin, medeniyetin önemli bir parçası ve dünya tarihindeki ilk örnekleri olduğunu belirtti.

Bu nevi uygulamaların Batı dünyasında ancak yüzyıllar sonra görülebildiğini, bu sebeple İstanbul ve dünya kadın tarihi açısından önem arz ettiğini anlatan Göncüoğlu, "Altı çizilmesi gereken nokta şudur; valide sultanlar başta olmak üzere saray mensubu kadınlar sahip oldukları şahsi servetlerini kullanarak bu hayır eserlerini yaptırmışlardır. Sıradan kadınlar da kişisel mal varlıklarını özgürce kullanabiliyor, ister vakıf ister ticaret yapmak için sarf ediyorlardı." diyor.

İstanbul'un kurulduğu tarihten bu yana her daim su sorunu ile karşı karşıya kaldığını, bu müşkilatın İstanbul için bir sıkıntı olmakla beraber yeni bir imara, mimari örneklere ve hayra vesile oldu Hanım Sultanların eserleri.

İstanbul'un su ihtiyacını gidermek ve hayırlara vesile olmak amacıyla pek çok İstanbullu kadının yarış içerisine girdi.

"Saray mensubu bir kadının yaptırdığı çeşmenin kitabesi, dönemin padişahının yaptırdığı çeşmenin kitabesiyle aynı görkeme sahiptir. Yapılan araştırmalar sonucu, İstanbul'da yapılan ilk eserin Sultan 2. Beyazıt'ın kızı Hatice Sultan tarafından Edirnekapı'daki Çukurbostan mevkisinde, cami ve mektebiyle birlikte inşa edilen küçük bir çeşme olduğunu biliyoruz. İstanbul'a damgasını vuran çeşmelerin sayıları bugün tam olarak bilinmemektedir. "(Devam edecek

VAKIF ANLAYIŞINI DÜNYAYA ÖRNEK

Toplumsal hayatın başlamasıyla insanlar için yardım çalışmaları da arttı. Türk-İslam devletlerinde vakıf kültürü toplumun önemli unsurlarından biriydi.

Osmanlı Devleti, vakıf müessesinin en yaygın ve etkin olduğu dönem olarak biliniyor. Osmanlı, kendinden önceki devletlerin kurumlarından faydalanırken, daha önce kurulan vakıf anlayışını dünyaya örnek olacak şekilde mükemmelleştirdi.

Özellikle 14. ve 16. yüzyıllarda sultan merkezli olarak teşekkül ettirilen vakıflara, 16. yüzyıldan sonra dikkate değer büyüklükteki kadın vakıfları eşlik etti.

Yaşanan bu süreç Osmanlı'nın vakıf anlayışında yaşanan değişikliği gösterirken,

17. yüzyılda devletteki saltanat sistemi değişikliği de kadın merkezli vakıf anlayışının gelişmesine katkı yaptı.

İlk vakfiye bir kadına ait

Osmanlı'da hayır işlerinde kadınların etkisi gözle görülür derecede büyük. O dönemlerden günümüze ulaşan ilk vakfiyenin bir kadına ait olması da bunun en önemli örneklerinden.

Bu eser Bizans İmparatoru 3. Andronikos Palaiologos'un kızı olan ve Orhan Gazi ile evlenen Asporça Hatun'a ait. Vakfiye 1323'te düzenlendi. Vakfedilen mülklerin gelirlerine ilişkin de bazı şartlar konuldu. Bunlar ise şöyle sıralanıyor:

"Pazartesi ve cuma geceleri üç hafızın Asporça Hatun ve çocuklarına Kur'an okuması, Ramazan ve Kurban bayramlarında fakirlere yemek dağıtılması, her yıl okunacak mevlidin kendisi ve çocuklarının ruhuna bağışlanması, kandil gecelerinde kandillerin yakılması."

HAYIR İŞLERİNDE ADI DUYULAN KADINLAR

Osmanlı'da vakıf kurmada ve hayır işlerinde en çok adı geçen kadınlar: "2. Bayezid'in validesi Gülbahar Hatun, 2. Bayezid'in oğlu Şehşinşah'ın annesi Hüsnüşah Hatun, Yavuz Sultan Selim'in annesi Gülbahar Hatun, Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi Hafsa Valide Sultan, kızı Mihrimah Sultan, eşi Haseki Hürrem Sultan, 3. Murat'ın annesi Nurbanu Sultan, 3. Mehmet'in annesi Safiye Sultan, 1. Ahmet'in eşi 4. Murat ve Sultan İbrahim'in anneleri Kösem Mahpeyker Sultan, 4. Mehmet'in annesi Hatice Turhan Sultan, 4. Mehmet'in eşi Rabia Gülnuş Emetullah Sultan, 1. Mahmut'un annesi Salih Sultan, 3. Mustafa'nın eşi Mihrişah Sultan, 2. Mahmut'un eşi Bezmialem Sultan, Sultan Abdülaziz'in annesi Pertevniyal Sultan."

Padişah eşi ve annesi olan kadın banilerin (kurucu) en çok bilinenleri ise Haseki Hürrem Sultan, Bezmialem Sultan, Kösem Mahpeyker Sultan ve Pertevniyal Sultan. (Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları