Mustafa Özyurt

Gayrimüslim Çocuklarının Halleri

Mustafa Özyurt

Varlıklar içerisinde en seçkin yeri olan, insandır. İnsanın gerek fiziki ve gerekse ruhi yönden en güzel şekilde yaratılması, başta akıl olmak üzere sayısız nimetler verilmesi, insanın üstünlüğünü ve Allah katındaki değerini göstermektedir.
Öyle ise, en güzel ve en değerli varlık olan insanoğlu, bu değerini birbirine olan sevgisiyle gösterecektir. Yaratıcımız, bizlere değer vererek yarattığı için bizler bu kıymetin farkında olmalı ve İlah-i rızayı kazanmak için birbirimizi sevmeliyiz. Yaratılan her insan sevgi ve itikadden taviz vermeyen hoşgörüye layıktır.
Yunus’un deyişiyle, “Yaratılanı severiz, yaratandan ötürü” anlayışı, dinimizin insan sevgisine vermiş olduğu değerin çok güzel bir ifade şeklidir. Ve Hadimi merhum, gayri Müslim çocuklarının cennettemicehennemdemi olacaklarını şöyle izah etmektedir:
Onlar İslam fıtratı üzerine aslen tabiîyyetleri olduğundan veyahut mükellef olmadıkları için cennettemidir?
Suyuti’nin nakline göre: 8 söz vardır. 1. Cennettedirler. 2. Ehli cennetin hizmetçileri olacaklardır. 3. Cennet ve cehennem beyninde (arasında) bir berzah da kalacaklardır. 4. Allahın iradesindedirler.
5. Ahırette imtihan olacaklardır. 6. Toprak olacaklardır. 7. Cehennemde olacaklardır. 8. Vakf, yani bekleyeceklerdir. Divani de Cennet de olacakları nakledilir. İmamı Azam r.a) a sormuşlar, susmuş cevap vermemiş. Vallahü âlem doğrusuda budur. (b.s.286)

SİHİR VE İSABETİ AYN

Sihir, insanlara yönelik olarak tabiatüstü gizli güçlerin yardımı ve aracılığıyla belli bir maksadı gerçekleştirmek ve belli bir gayeye ulaşmak için uygulanan ve etkili olduğu kabul edilen eylemdir. Bir şeyin veya olayın gerçek huviyetinden uzak olarak başka bir halinin gösterilmesidir. Sihir, İslam'ın kesin olarak yasaklayıp redettiği bir inanç ve işlem olup tabiat kuvvetleriyle insanlara bir takım etkilerin yapıldığı söylenen ilkel bir anlayış ve olgudur.
Esrarengiz, gizli sebep ile incelik, dış görünüşü itibariyle çekicilik ve bir de kötü maksat sihrin niteliğini belirler. Sihir, herşeyden önce kendi özünde bir harika değildir. Sebebi herkes için bilinmediğinden, olay bir harika gibi tahayyül olunmaktadır.
Bunun içindir ki, sebebi herkes için bilinmeyen herhangi bir gerçek dahi, halkı aldatmak için kullanıldığı zaman bir manada sihir olur. Bu sebebin nazarî olarak açıklanabilir bir halde bulunması şart da değildir. Az çok taklit ile meydana getirilebilmesi de kâfidir.
Hz. Hadimi, Sihir, kâhin ve tenasuh üzerinde durarak onları şöyle açıklamaktadır: Sihir vardır. Ama yapmak haramdır. İsabeti ayn, göz değmesi demektir. Hadisi şerif de: “İsabeti ayn haktır” buyurulmuştur.
Denilmiştir ki: Göz değmesi haktır. Onu şeytan ve âdemoğlunun hasedi hazırlar. Diğer bir hadisi şerif de: İsabeti ayn ( yani halk arasında nazar denilen şey) ”Yüce bir dağı sallar” buyurulmuştur. Bundan anlaşılan, şeytan orada hazır olur ve âdemoğluna haset eder.
İsabeti ayn, kişiyi kabre koyar, deveyi kazana koyar. Onun için, sünnet olan, kendisinde isabeti ayn olan kişinin “Maşaallah lahavle ve lakuvvete illa billâh” demesidir. Sonra onu mübarekler derki; “Barekallahüfike ve aleyke” diye söyler. Böyle söylemek sünnettir. (b.s.288)

KÂHİN

Masıyeti kâhin: Küçük büyük olsun masıyeti (günahları isyanı) helal kabul etmek, helal saymak, şer’î şerifin hükümlerinden herhangi birini hafif görmek, hafife almak, Allahın rahmetinden ümit kesmek, azap ve felahından emin olmak ve kâhini tasdık küfürdür. Kâhin, gaibden haber verenler demektir. Hadisi şerifle sabittir. (Berika c.1.s.291).
İyilik ve kötülüğün kime maledileceğiniMevlamız Nisa s.a.79)da: “Mealen: Sana isabet eden şey bir haseneden ise Allahtandır. Kötülüklerden bir şey isabet etmiş ise senin nefsindendir” buyurmuştur.

TENASUH

Ruhun bir cesedten diğer bir cesede intikali manasınadır. Hz. Ali Efendimizin ahfadından (torunlarından, evlatlarından) on iki zatın ruhlarının diğerine intikal ettiğini Rafizi’ler söylemişlerdir.
Bunlar, Hasan, Hüseyin (radıyallahüanhüma), Muhammed Bakır, Caferi Sadık, Musa Kazım, Aliyyürrıza, Muhammed Taki, Ali bin Muhammed Taki, Haseni’l-askeri ve Muhammed Muntezır el-Mehdi r.a. (bunların hepsi ehlisünnettirler). Ama Rafiziler kendilerine maletmek istiyorlar. Ve Tenasuh meselesinde iftira etmektedirler. Böyle inanmanın küfrüne hükmetmişlerdir. Yani böyle bir şey asla olmaz ve yoktur.
Yine Rafiziler! Vahiy hususunda: Göya Cebrail a.s. vahyi getirirken yanılmışda (Hâşâ) Hz. Ali ‘ye getireceği yerde Muhammed a.s.a getirmiş. Onlara göre Hz. Ali Nebidir. Bu işaret edilen kimseler İslam milletinin dışında olduğuna hükmedilmiştir. (b.s.298) (Devam edecek)
 

Yazarın Diğer Yazıları