Mustafa Özyurt

Gani Baba

Mustafa Özyurt

Çayların geldi, Ali yüzbaşı dalgın, düşünceli.

"Hayırdır oğul daldın? Uykusuzluktan mı? Yoksa bilmeden seni üzdük mü?"

"Estağfurullah beyamca." diyebildi Ali Yüzbaşı. Taaa, beş, bilemedin altı yaşında iken, dedesinin, dizine oturtup, "Töre ve misafir kutsaldır." diyerek anlattıklarını.

"Eyi Eyi o zaman. Misafir kutsaldır. Bizde misafirimizi üzdük mü yoksa diye kaygılanmıştık." diye açıkladı yaşlı adam. Ve ekledi: "Kurtboğanı nerden tanırsın?"

"Uzun hikaye be amca." diye cevapladı. Hiç anlatmamıştı başından geçenleri.

"Olsun be evlat." dedi Gani Baba. "Paylaşmak büyüklüktür. Bildiğini kendine saklamak sa eksiklik."... "Hem, bizim epey vaktimiz var daha diye ekledi.

Ali Yüzbaşı:

Gani Baba, Müsaade edersen ben de sana Gani Baba diyebilir miyim? Sağol.

Ben, geçen Temmuza kadar Bolu komando birliğinde idim, Gani Baba. Bilirsin komandolar, muharip sınıfların en önünde gelir ve dahi askerliğin gerçek şeklidir.

Görev emrim geldi. "Mersin üzerinden Kıbrıs'a." İlk çıkan birliklerin arasında idik. Çocuklarımdan üçte birini kumsalda bıraktım. Şehit düştüler. Peşinden Beşparmak'ta görev aldık. Zaten Kurtboğan'ı da orda gördüm. İkinci gündü. Mevzilenmiş Rum-Yunan askerlerine karşı savaşıyoruz. Zordu. Görünmeyen düşmana karşı açıktan saldırmak durumundaydık. İnan Baba, o çocuklarımızın gözlerini kırpmadan nasıl atıldıklarını görmeni çok isterdim. Epey şehit te orda verdik. Bu arada ben de bacağımdan yaralandım. Kurşun aha bu sağ bacağımdan girdi, arkadan çıktı. Yürüyemiyordum. Bir ara baktım çevremde kimse kalmamış. Yukarlardan habire ateş yiyorum. Değil dağı tutmak, kıpırdamam bile mümkün değil.

Bir ara ağaçların arasından birinin seslendiğinin duydum "Dayan Yüzbaşım." Birkaç dakika sonra şiddetli bir patlama ile Rum makineli siperinin havaya uçtuğunu gördüm. Toz duman içindeyken sırım gibi bir çavuşun geldiğini gördüm. Derinleşmiş yüz çizgileri, iki üç günlük sakalı, elinde G3'ü. Hayatımı o kurtarmıştı. "Gazan mübarek olsun yüzbaşım." dedi. Elleriyle yaramı sardı. "Gitmem gerek; Yapacağım işler var." diyerek yanımdan ayrılırken aklıma geldi ve kim olduğunu sordum. "Amasya'lıyım. Adım Hamza, ama Kurtboğan diye bilirler." dedi. Kendisini tekrar nasıl görebileceğimi sordum; "Amasya'da kime sorsan gösterirler." diye cevapladı. Sessizce uzaklaştı. Bana o anda örnek bir asker gibi gelmişti.

Kıbrıs'ta görev bitince; Kendisini bulmak ve teşekkür etmek için buralara kadar geldim.

Küçük bir camiin önünden geçerken, "Geldik" dedi Gani Baba. Camiin avlusuna dönüverdi. "Gel Can!" diye ünlendi.

Şaşırmıştı Ali Yüzbaşı. Sabah namazı geçeli epey olmuştu. "Kurtboğan'ın bu saatte camide ne işi olabilir?" diye düşündü. Ona rağmen çağrıya uydu. Camiin kapısını yavaşça açarak içeri süzüldüler. Gani Baba mihmandardı. Sabahın er ışıklarının aydınlattığı son cemaat yerinde duvardaki levhalar ve yazılar dikkatini çekti. Okumak isteği duydu. Gani Baba içeri girdiğinden, sonraya bıraktı.

Üzerinde, Arapça yazıların bulunduğu yeşil örtü ile kaplı türbe.

"Kurtboğan Hazretleri burada yatmaktadır" diye açıkladı yaşlı adam.

Şaşırmış, ürkmüş Ali Yüzbaşı kekeledi: "Ama Gani Baba...Bu türbe.... çok çook eski....gibi "Evet oğul" diye açıkladı Gani Baba." Beşyüz yılı aşmıştır."

Dizlerin bağının çözülmesi deyiminin ne manaya geldiğini o anda anladı, Ali Yüzbaşı. Ayakta duramayacaktı. Göçercesine çöktü. Sessizce ama boşalırcasına, ağlamaya başladı.

Gani Baba,"Ağlamaktan çekinme ey oğul! Erkekler ağlamaz diyenler mânâdan fakir olanlardır. Gönül gözünden gelen yaş, pası siler, Yiğide erdemdir."

Mırıldandı: "Namaz kılmalıyım Baba....Abdestim yok."

"Dışarda, sağ tarafta şadırvan var. Orda alabilirsin"

Üç beş dakika geçmişti. "Benim gitmem gerek, oğul." dedi, Gani Baba. "Yapılacak işler var. Kal sağlıcakla." Sesi çok daha farklı geldi Ali Yüzbaşı'ya. Sanki bir başka dünyadan konuşuyordu.

"Sağol Baba." diye cevapladı. Ve ekledi: "Seni tekrar nerede görebilirim?"

"Amasya'da, Suluca'da, Merzifon'da kime sorsan gösterirler. Yolun düşerse beklerim" cevabını, farkına varılamayan süzülüş ve kapının açılıp kapanma sesi izledi.

Beynindeki uğultudan, gönlündeki boşalmadan dolayı önce fark edemedi. Dış kapının kapanma sesi ile birlikte ayıldı. "Kime sorsan gösterirler." Beşparmak'ta Kurtboğan'ın kendisine kullandığı ifadenin aynısıydı.

Yerinden fırlayıp Gani Baba'ya yetişmek istedi. Koşar adımlarla camiden çıktı. Dört tarafına bakındı. Camiin avlusunda uçuşan sararmış yapraklardan başka ne bir hareket görebildi; Ne de bir canlı. Sanki avlu birden boşalmıştı. Yazar; Kenan Erzurumlu) Not : Gani Baba Hz. türbesi Amasya Suluova'da bulunan bir Allah (cc) dostu, evliya zat idi. (Devam edecek)

Yazarın Diğer Yazıları