Fatih Sultan Mehmed ve Ali Kuşçu
Mustafa Özyurt
Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan, Ali Kuşçu’nun Tebriz’e gelmesi üzerine ona büyük itibar gösterdi. Ailesi ile birlikte 1469 yılında Tebriz’e yerleşen ve burada ilmî meclislere katılan Ali Kuşçu, Uzun Hasan ile Fatih Sultan Mehmed arasında süregelen anlaşmazlıkların halledilmesi için Uzun Hasan tarafından elçi sıfatıyla, diplomatik bir görev ile İstanbul’a gönderildi. Kalabalık bir elçilik heyetiyle İstanbul’a gelen Ali Kuşçu, Fatih Sultan Mehmed tarafından büyük bir merasimle karşılandı. Fatih Sultan Mehmed, ününü önceden duyduğu ve daha ilk görüşmesinde takdir ettiği bu bilim adamına hizmetinde çalışması için teklifte bulundu. Bunun üzerine Ali Kuşçu Tebriz’e gider ve Uzun Hasan’dan izin isteyerek tekrar İstanbul’a döner.
Risale fi Hall-ü Eşkal el Kamer adlı eserinden
Ali Kuşçu İstanbul’a gelmeden önce astronomi konusunda Risâle der İlm-i Hey’e ve matematik-cebir konusunda Risâle der İlm-i Hisâb adlarında iki Farsça risale (küçük kitap) kaleme almıştır. İkinci eserini İstanbul’a gelirken biraz genişleterek, Arapça’ya çevirir, el-Muhammediyye adını vererek Fatih Sultan Mehmed’e sunar. Bundan sonra Risâle der İlm-i Hey’e adlı birinci eserini genişleterek Arapça’ya çevirir ve bunu da 11 Ağustos 1473 Çarşamba günü Otlukbeli Meydan Savaşı’nın kazanıldığı gün tamamlar. Zaten sefere birlikte gitmişlerdir. Savaşın kazanılması hatırasına el-Fethiyye ismini verdiği eseri aynı gün Fatih Sultan Mehmed’e sunar.
Fatih savaştan döndükten sonra Ali Kuşçu’yu gündeliği ikiyüz akça ile Ayasofya Medresesi’ne müderris tayin eder. Yaklaşık bir sene kadar burada astronomi, matematik ve diğer fen ilimlerinde dersler veren Ali Kuşçu’nun buradaki en önemli faaliyeti bütün Osmanlı medreselerindeki ders programlarını düzenlemesidir. Bu konuda kendisine Müderris Molla Hüsrev yardımcı olur. Ancak Ali Kuşçu, bir sene sonra 16 Aralık 1474 tarihinde vefat eder.
Esas olarak astronomi, matematik, kelâm ve Arapça grameri gibi dört temel bilim dalında çalışmalar yapan Ali Kuşçu’nun eserlerinin çoğu küçük risâleler halindedir.
Ali Kuşçu’nun Eyüp Sultan’daki mezarı (Ayvansaraylı Hüseyin Efendi eserinde “Eyüp Sultan Türbesi haremindedir. 1230-1235 senelerine gelinceye dek bâkî idi, sonra kayboldu” dediğine göre 1815-1819 senelerine gelinceye kadar kabri muhafaza olunmuş, fakat daha sonra yerine bir başkası defnedilmiştir.)
Yaklaşık 2 yıl gibi bir süre kaldığı Osmanlı’da, astronomi ve matematik çalışmalarına ciddi bir düzen getiren Ali Kuşçu’nun ortaya koyduğu çalışmalar, daha sonra Mîrim Çelebi (torunu) ve diğer pek çok büyük bilim adamının yetişmesine vesile olmuştur. Ali Kuşçu bütün bu çalışmalarının yanında şiirle de uğraşmıştır.
Terazi elinde olan bakkalın sûretine hayran oldum
Ey müşteri beri gel de Kameri mîzan burcunda gör. (devam edecek)