Mustafa Özyurt

Ebu Said Muhammed Hadimi K.S:Nün Efendimiz S.A.V İle Müşerref Olmuştur

Mustafa Özyurt

Değerli okuyucularım Hz. Hadiminin mektuplarında mümkün mertebe aslına sadık kalmaya çalıştım. Bu bakımdan ve mevzuun tasavvufi, manevi cephesi de olunca birçok kelimeyi Arapça olarak kullanmak mecburiyetinde kaldım. Ümit ederim ki bu gibi mevzuları sık sık okursanız meleke kesb edersiniz (alışkanlık kazanmak) ve anlamakta zorluk çekmezsiniz. Bu mektupların en güzel manada anlaşılmasını dilerim.
Hadimi hazretlerinin Rasülullah s.a.v. ile manen nasıl mülaki ve müşerref olduğu, kendi el yazma eserinden, torunlarından Müftü Ahmed Efendinin not defterinde) şöyle yazılmaktadır:
Mana âleminde, H.1160 senesi Ramazanı şerifin 22. günü, Ravza-i Mutahhere de Cibril kapısından girdim. Yürüyerek kuddamı sadrı saadetin (göğüs hizasına) doğru yürüdüm. Haddim olmayarak mübarek ayakucuna durmak için yöneldim. Sallallahü aleyhi ve sellem kendi yüzüne doğru gelmemi taleb etti.
Efendimizin hilminin genişliği, günahkârlara kereminin bolluğu, kusurlulara ita’sının bezli etmesi (verdiklerini döşemesi), hatırımdan geçince, yüksek makamlarına salât ve selam getirerek şübke-i şerifin önüne geçtim ( Rasülüllahımızın Ravzasında bulunduğu yerin ön kısmında en yakınına). Marakabeye başladım, daldım. Şübke açıldığı zaman, Sandıka-i Latifenin önüne dâhil oldum.
Saadetli Efendimiz, saadet sahibi s.a.v.: Beni kendine çekti. Göğüs hizamı sadrı şerifleri hizasına. Ön tarafında ayakta durur vazıyetteyim. femi şerifleri ağzıma doğru (Ağız ağıza); sanki lezzet ve rahat içerisinde gark oldum (battım). Ve ben kedisinden şefaat rica ettim.
Buyurdular ki: Sana şefaat edeceğim. Sonra ben, validem için şefaat istedim. Buyurdular ki hemen:
-Nasıl şefaat etmem, o valideniz bize hürmet de bulundu hassaten. Sonra babam için şefaat talep ettim.
Onun için de: Ben ona nasıl şefaat etmem, o babanız Huddamı Has (İslam’ın has hizmetçilerinden)dir. Sonra dedim ki; Filan misafir sizin muhibbinizdir. Bize çok uzak mesafeden geldi.
Buyurdular ki: Ona da, senin ehli beytine, senin akrabalarına, sana hizmet edenlere, sana güzel muamelede bulunanlara şefaat edeceğim” buyurdular.
Sonra buyurdu ki: Yakında Hızır (a.s.) vasıtası ile bize mülakı olacaksın.
Caferi Sadık r.a.) ın müridlerinden birini benim için davet etti. Caferi Sadık r.a. tahkık hazır oldu. Ve buyurdular ki ona: “Ya Cafer, bu senin evladındır. Sana onun hakkı sebkat etti. Onun terbiyesi ile sen alakalan”.
Onunla beraber git buyurdular.-Caferi Sadık r.a. ile beraber Abbas r.a. ın Kubbesine vardık. Orada, kalabalık Rical var. Zikir için halka olmuşlar. Beni onların arasına koydu. Sonra aniden gayb oldu. Sanki kabrine girdi. Bihayli zaman geçtikten sonra, ona nida ettim!
Bana, LEBBEYK buradayım hazırım diye cevap verdi. Ben dedim ki: Nebi a.s. Efendimiz beni sana teslim etti. Sen ise benden ayrıldın.
Buyurdular ki: Ben senden uzaklaşmadım. Sen zikredenler ile beraber Allah’ı zikrediyordun. Ve sen mücahede hakkı ile Allah için cihad et, dediler....Bu menkıbe burada son bulmuştur.
Hadimi merhum, gördüğünüz gibi şefaat talebini sırf kendisi için yapmamış. Baba ve annesine istediği gibi misafirlerine, sevenlerine, ilminden istifade edenlere ve o, sevgili resulümüzün sünneti şeriflerine hizmette bulunanlara da şefaat talep etmiştir. Yüce Allahımız sevdirsin bize sevdiklerini, buldursun bize sevdiklerini…Gelecek yazımızda ismi geçen Caferi Sadık r.a.ı anlamaya anlatmaya çalışacağım. (Devam edecek)
 

Yazarın Diğer Yazıları