Mustafa Özyurt

Dünya

Mustafa Özyurt

Hadimi, dünyayı tarif ederkende buyuruyor ki; Dünya Ahıretin muhalifidir. Dünya fanidir. Zevale doğru hızla gidendir. Hakikat da harap, ebedi kalmak muhaldir (mümkün değildir).Yine bunda da kitap ve sünnet mutabıktırlar. İzzeti yani şerefi (dünya da elde edilen makam mevki haşmet, mallar hepsi hakikatte zelilliktendir.
Zira ibadet için, güzel amelleri kazanmak için yaratılan aziz ömrünü, kabayih(çirkin) ve seyyiat’la zayi etme vardır fani dünyada. Bundan dolayı nimetlerin mihneti (imtihan için gelen bela) vardır. Yani sırf dünya nimeti olacak düşünen için böyledir. Amma dünyalığı, ahireti elde etmeğe sarf edilirse o nimet dünyevi olmaz uhrevi olur.
Sahife 23’deki hadisi şerif de”Onun lezzetli içecekleri serap’tır (Serap, uzakta sanki su gibi görünüp yaklaşınca su diye bir şey görünmez). Dünya lezzeti ve içeceklerinin aldatıcılığı kast edilmektedir.
Muhakkat ahiret darı hayatı ebedidir. Burada Dar, kelimesi dünya için değil ahiret için kullanılmıştır. Çünkü geçici bir hayattır. Dar’ın manası, ebedi hayatın tahakkuk edeceği yerdir. Dünya zevali seri olan bir hayat, ahıret ise ebedi hayatın tahakkuk edeceği yer olunca akıllı insan tercihini yapmalıdır. Müttekıler için vaaz edilmiştir.
Hz. Allah (C.C.)“ Allah indinde en değerliniz, en çok korkanınızdır” hucurat s.a. 13, ayeti celilesinden istifade edildiği gibi.
Ahiretin izzeti, şerefi, dünya izzetinin aksine bakidir, ebedidir. Her türlü dünya kederlerinden safidir, sermedidir. Yani ebedidir. Meşrubatı haram ve masıyetten halidir(uzaktır). Şarabı (içecekleri) tahirdir, temizdir) mai Kevserdir (kevser suyudur). O Cennet hayatında boş oyalayıcı sözler yoktur.
Kıyamet s.a.22,23 de “ O gün, bir takım yüzler Rabbilerine bakıp parlayacaktır.” Yine ayeti celile de “ kalpler ancak Allah’ın zikriyle mudmein olur (Rad s.a.28).
Bazı müfessirler, kalpler Allah Allah diye zikrederse mutmein olur, huzur bulur demişlerdir. Yine: Allahı’ın ahdini ve emir ve tavsıyelerini ifa eden mü’min yüzler diyerek, tefsir olunmuştur. O yüzler müttekılerin Rabbi’lerin den razıye(hoşnut olma) vardır. Sevap ve verdikleri hayır ve hasenatlarla Rabbilerinden onlar razi oldular. Bu kelamı Rabbimizin” (Beyyine suresi ayet 8 de) ayeti celilesinden me’hüzdür.
Meali: Allah onlardan razı, onlarda Rabbilerinden razı (mumnun) durlar. Onlar o yüzler şükredicidirler. Eğer denirse ki, Şükür, hz. Allah’ın verdiği nimetlerin hepsini rızasına uygun sarfetmesidir. Bu da ahirette söz konusu olamaz çünkü orası teklif yeri değildir.
Biz deriz ki: Cennet de ibadet lezzeti almak vardır, teklif için yotur.
Bazı Arifler, nakletmişlerdir ki: Şükür, hakiki ru’yetüllah(Allahı görmek şerefi) nimeti ve lezzeti uzma, feyiz ve felah(ebedi kurtuluş) ve saadeti Kübra (saadetlerin en büyüğü) budur. Mun’ım (nimeti veren) i görmektir. Nimeti görmek değildir. Nimeti itiraf şükürdendir. Zahir olan bu nimetler Ru’yetüllah ve Allahın rızasıdır. Zira bu nimete karşı Cennetin diğer nimetleri, dünyanın nimetlerine karşı cennet nimetleri gibidir. Burada nimet için işaret Ahiret nimetleri de olabilir. (b.s.23) (Devam edecek)
 

Yazarın Diğer Yazıları