
ÇOK MÜHİM MALUMATLAR
Mustafa Özyurt
Ayeti celilesinde Rabbimiz; Allaha Teâlâ mukaddes olduğu gibi onun bütün isimleride mukaddestir. Yine Allhü tealanın kitapları, peygamberleri, velileri, İslami ibadetleri ve İslam mabetleride mukaddestir. Bütün Müslümanlar mukaddesata son derece hürmetle mükelleftir.
Rabbimizin isimlerini yazarken, zikrederken c.c., süphanellah demeliyiz. Herhangi bir işe başlarkende Besmele ile başlamalıyız. Hadisİ Şerifde buyurulduğu gibi… Besmele çekilmezse, o iş sonsuzdur, kolu bacağı kırık gibidir. Efendimizin isimleri zikredilince s.a.v. diye yazar ve okuruz. Diğer peygamberler için ise a.s., ashabı kiram için radıyellahü anh, diğer alimler için r.a. ve İmamı azam gibi Allah doslarını k.s. Diye yazar ve zikrederiz. Bütün bunlar islamın adaplarındandır.(2005 1 Ocak f.t.)
KURANI KERİM
Babası Ertuğrul gazinin yerine geçen Osaman Gazi, atasının yolunu tuttu, meydanlarda savaştı, âlimlere ve din büyüklerine inanır, zamanını din büyüğü Ş. Edebali k.s. un hizmetinde bulunur ondan dua ve manevi destek alırdı. Bir gece tam bir teslimiyetle” ya rabbi gösterdiğim gayretim hakkın doğuşuna sebep olabilirse gecemi ve gündüzümü aydın eyle. Beni tedbirde hakikatlere yakın eyle. Dini islamın parıltıları apaçık görünsün. Din düşmanların dirisi toprağa batsın, kâfir askerleri, benim kuvvetimle perişan olsun. Sen benim kılıncımı din yolunda kandil, hak yolunda çarpışanlara rehber eyle. Lütfuna ereceğin yere ulaştır beni. Ey keremi ve ihsanı bol olan Allahım, rızanı kazanabilmem için bana yol göster.
Peygamber a.s.v. emrini yolunu bana rehber eyle. Bana haz alma ve iftihar etme nimetini ihsan eyle”. Deyip niyazda bulundu ve secdade ağlayıp uyudu! Rüyasın da ufukda bir dolunay doğmakta olduğunu gördü. Bu Dolunayın durağı şeyhının makamıydı. Sonra gelip Osmanın karnının üstünde durdu. Osmanın karnından bir ağaç büyüdü. Buöyle bir ağaçtı ki, Osmanın temiz göbeğinden büyüyp bütün cihanı sarmış, bahtiyarlık onda meyve vermişti. Kökleri sarsılmaz yerleri kavramış gövdesi ise büyüyp yükselerek ta göklere ulaşmıştı. Yapraklarının her birisinin gölgesi ayrı bir ülkenin üzerine düşüyordu. Gölgeliğinin altına yüce dağlar ve tepeler sığıyordu. Her dağ eteğinde ise pınarlar akıyordu. Bu pınarlara bölük bölük insanlar gelipbazısı bostanlara su veriyor bazısı ise bu suları Ab-ı hayat gibi içiyordu. Bazısı bağında bahçesinde ekin ekip biçiyor, bazısı ise bunlara çeşmeler hayırlar yapıyordu. Bir kısmı ise bu çayırlarda Safalara dalıp eğleniyordu.
Derken Osmanın, gözü bahtı gibi uykudan açıldı. Hemen şeyhine gidip rüyasını anlattı. Tabir etmesini arzetti. Şeyh Edebalı:” Ey talihi bahtı parlak civan sen çocoğunla çoluğunla hakan oldun. Tuğ, sarık, sancak ve asker sahibi Sultan oldun! Bu rüya, aynı zamanda bana damat olman için verilmiş bir berattır. Her zaman şükür sahibi ol ki, sana bunları ihsan eyleyen yüce Allahtır c.c.” diyerek rüyasını tabir ederek ona nasihatler eyledi. Kızı, Mal Hatun ilede nikâhladı.
Osman Gazinin devletinin 600 yılı aşkın ayakta kalmasını kök sırrı, Osman gazinin, Ş. Edebalını evinde misafir kalıp kuranı kerim asılı olduğundan ayaklarını uzatıp yatmayışının ve hürmetle, tazimle muhabbeti olmuştur.(Yedikıta 2009 Şubat)(Devam edecek)