Mustafa Özyurt

Çok mühim dört temel nasihatleri

Mustafa Özyurt

Bundan önceki yazımızda nasihat ve vasiyetlerinden bahsetmiştik. Bu girişten sonra Hz. Hadimi, “Vesaya mutlaka: Mutlak yani umumi vasiyetler” başlığı altında şunları zikretmektedir.
“Sana evvela, ilk önce lazım olan, heva ve bid’at ehlinin ( Bozuk fırkalarının) itikatlarının zıddı olan, sahih (doğru) bir itikat, sonra şartlarına uygun sadık (samimi) bir tövbe ki buraya kazaya kalmış farzların kazası, nezirlerin (adakların) ve keffaretlerin edası (yerine getirilmesi), hasımlarla helalleşme, hakları ifa etme ve onları razı etme, sende bir tek kimsenin bile hakkının kalmamasını sağlayıncaya kadar çalışma dâhildir.
Bundan sonra, ahiret işlerinin mütevakkıf olduğu ilimlerin tahsili, bundan sonra da, ibadat, diyanat, muamelat veya adiyattan hangisi ile alakalı olursa olsun, bütün işlerde, zaruret ve ihtiyac olması müstesna, şer’i ruhsatlarla değil, azimetlerle amel etmek gelir. Her amel de evla, efdal (en faziletli) ve ahfat (en ihtiyatlı) olanı yapmandır.”
Bu dört temel tavsıyeden sonra, nasihatlerine şöyle devam etmektedir:
“Haramlardan çekindiğin gibi, şüphelilerden de kaçınmalısın. Kat’i haramlardan kaçtığın gibi, tenzihi mekruhlardan da ictinap etmelisin. Mühim şeylerin kaçırılmaması için ma-la-ya’niden kaçmalısın. Hakkında beis yoktur denilen (terki evla olan) şeylerden, fuzuli söz söylemekten kaçınmalısın. Sakınmalısın. Şeriatların esahhı (yani en doğru hüküm) ile sünnetlerin en kıymetlisi ile amel et. Beğenilen haller, güzel ahlak ve iyi siret sahibi ol. Kötü alışkanlıklardan, çirkin, zemmedilen hasletlerden kaçın. Kalbinden geçen niyetlerinde ve fiillerinde sırf Allahü Tealanın rızasını talep etmeye çalış. Dünya da maksudun, Allahü Teâlâ’dan başkası olmasın. Zaten ehlullaha göre, kelime-i tevhidin mazmununda da bu vardır.”
Bunu müteakiben şöyle demektedir: “Eğer kazanç sağlama ve ticaret yapma durumunda kalırsan, onlarda, güzel maksatlara, niyetlere sahip olmalısın. Şöyle ki, kendinin helalden yemesi, ehlü ıyale (aile efradına) helal rızık yedirme ve ihtiyaçlarından artanları, hayrat ve hasenatta harcamaya niyet etmelisin...”
Mubahlarda bile iyi niyet taşımanın mühim olduğunu da vurgulayan Hadimi rahimehullah “uykuda, ibadet için kuvvet bulmağa niyet edeceksin. Çünkü her kese niyet ettiğinin karşılığı vardır. Hatta müminin niyeti amelinden hayırlıdır” dedikten sonra, vaktin değerlendirilmesi mevzuunda çok önemli bir tavsiyede bulunmaktadır:
“Boş vaktini muhafaza et. Çünkü dünün geçti. Onun geri gelmesi muhaldir. Bütün Melikler (Padişahlar) hazinelerini sarf etseler de bu ebediyen mümkün değildir. Yarını idrak edeceğin ise şüphelidir. İdrak ettiğini düşünsek bile, onu nerede harcayacağını bilmiyorsun. Çünkü sen nefsinden emin değilsin. O halde elinde, sadece bu günün kaldı.
Onu ma-la-yani’de ve Mevlanın kad’ıyyen razı olmayacağı şeyler de zayi etmekten sakın, tekrar sakın. Fani olan anında, elbette gelecek olan yarının için, en hayırlı azığı hazırla. Bu günün dününe nisbetle muhakkak ilerlemiş olmasına çalış. Nitakim Hasen-i Basri’nin bir sözünde, “iki günü bir birine eşit olan aldanmıştır, zarardadır, ziyandadır(H.Ş.). Bu günü dününden daha kötü olan kimse noksandadır. Kim de noksan içinde olursa, ölüm onun için daha iyidir.” Buyrulmuştur. (Devam edecek)
 

Yazarın Diğer Yazıları